“Yegâne”: “Ayrıl da gel!” | Burak Soyer

Ekim 6, 2025

“Yegâne”: “Ayrıl da gel!” | Burak Soyer

Alsem Roidi’nin, önce tefrika hâlinde yayımlanan ve sonrasında 2017 yılında okuyucuyla buluşan ilk romanı “Yegâne” ikinci baskısıyla tekrar okur karşısında. At yarışlarının fon olduğu bir atmosferde, “Yegâne” adlı bir atın doğumuyla beraber bütün hayatları değişen “namlunun ucunda” yaşayan insanların hayatlarından kesitler sunan roman, sağlam dili, kurgusu ve karakterleriyle de dikkat çekiyor.

Hâli hazırda Perşembe günleri ekranlarda seyirciyle buluşan sezonun iddialı dizilerinden “Veliaht”ta, babasının intikamını almak için Kars’tan İstanbul Esenler Otogarı’na gelip, burada bir otobüs firması açan, Erkan Kolçak Köstendil’in şahane performansıyla can verdiği “Yahya” karakteri, kardeşten öte arkadaşı Recep’le Esenler Otogarı’na tepeden bakan bir manzarada dertleşirken aralarında aşağı yukarı şu anlama gelen bir konuşma geçer: Yahya, “bir şehri anlamak için onun meydanlarına bakmak gerektiği” lafını ortaya atar. Recep de “Doğru demişler,” diye onaylar. Ancak Yahya, kendi ortaya attığı görüşü, deyişi değiştirerek reddeder, “Bir şehri anlamak için onun otogarına bakacaksın,” der ve ekler, “Burası İstanbul’un göbeğidir.”

Aynı şey hipodromlar için de geçerlidir. Hipodrom hayallerin mekânıdır. Yarış günleri “dersini çalışıp” gelmiş binlerce kişi bir öğünlük yemeğinden artırdığı kupon parasıyla voleyi vurmanın derdindedir. Ortada büyük paralar vardır. Büyük paranın olduğu her yerde olduğu gibi hipodromların “arka bahçesi” görünen yüzünden farklıdır. Nice bitirimleri yiyen hipodromlar zenginin eğlencesiyken, garibanın umududur. Bir at etrafında türlü entrika döner. Paralar kazanılır, kaybedilir. Ocaklar söner, zevk puroları yakılır. Şans oyunu değil, bildiğin kumardır. Ve kumarda değişmeyen tek kural, kasanın kazanmasıdır. Kasa çizer oyuncuların kaderlerini. Onlar da el mahkûm uyar bu kadere. Tıpkı Alsem Roidi’nin Kaplumbaa Kitap’tan ikinci baskısıyla kısa süre önce okurla tekrar buluştuğu “Yegâne” romanının kahramanları gibi… 

İlk olarak 35 hafta tefrika hâlinde yayımlanan “Yegâne” sonrasında 2017 yılında okuyucuyla buluşur. Yegâne isimli bir yarış atının doğmasıyla birlikte etrafındaki herkesin kaderini değişmesini anlatan roman, “atçıların” hayatlarından gerçekçi kesitler sunarken, birbirine pamuk ipliğiyle bağlı yaşamları merkezine alır. Kendisi de “atçı” olan Alsem Roidi, büyük ölçüde hipodrom ve çevresinde kurduğu hikâyesini birçok karakterlerle pekiştirir ve her birinin öyküsünü bolca flashback kullanarak anlatır. Okur bu sayede geçmişle hikâyenin geçtiği zaman arasında gidip gelerek olayların kökenine inerken, diğer yandan da roman katman katman açılarak merak unsurunu hep taze tutar. Karakterler attıkları her adımda kaderin çarkını kendi elleriyle çevirirler. Hayatla ortak yaptıkları kuponun tutması da bir anlamda bu çevirdikleri çarka bağlıdır “Yegâne”de. Uçlarda yaşayan tiplerle, romanın olay örgüsünü zenginleştiren Alsem Roidi, sürekli değiştirdiği plan geçişleriyle kurguyu diri tutar ve okur da bu tempoya ayak uydurabilmek için mevzuya ayık olma durumundadır.

“Yegâne”, at yarışlarına sırtını yaslayarak karakter çeşitliliği, olay örgüsü ve kurgusuyla sinematografik bir atmosfer yaratıp Alsem Roidi’nin çok iyi kullandığı ortamın diliyle birlikte okurun nazarında sağlam bir yere oturur. Ucundan tutulan hayatların nasıl ucuza gittiğini sert ve cüretkâr bir dille anlatan “Yegâne”, Türk edebiyatında çok fazla üzerinde durulmamış bir konu üzerinden okura farklı bir dünyanın kapılarını aralıyor.

Yorum yapın