Woolf’un ve H.G. Wells’in kadının kültür dünyasındaki yerini ve insan haklarının temelini tartıştıran kitapları raflarda

Ağustos 20, 2021

Woolf’un ve H.G. Wells’in kadının kültür dünyasındaki yerini ve insan haklarının temelini tartıştıran kitapları raflarda

Virginia Woolf’tan Kendine Ait Bir Oda ve H.G. Wells’ten İnsan Hakları Can Yayınları etiketiyle yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

İnsan Hakları, dünya savaşının sarstığı toplumlarda köklü bir değişime ihtiyaç olduğu inancıyla yazılmış ve daha sonradan Birleşmiş Milletler’in kurucu metinlerinden biri olmuştu. Kendine Ait Bir Oda ise dünyada eli kalem tutan her kadına bir özgürlük reçetesi sunmuştu. Virginia Woolf’un ve H.G. Wells’in kadının kültür dünyasındaki yerini ve evrensel insan haklarının temelini tartıştıran bu iki başyapıtı bu ay Kısa Modern’de.

İnsan Hakları

Dünya savaşlarının yarattığı şiddete ve tahribata şahit olan H.G. Wells, toplumların yaşamında köklü bir değişime ihtiyaç olduğuna inanır. Bu devrim niteliğindeki değişim ancak “var olan bu durumun her yönüyle ve tüm olasılıklarıyla en eksiksiz ve en amansız biçimde tartışılması”yla gerçekleşebilecektir. Yazarın dünyadaki adaletsizliklere dikkat çekmeyi amaçlayarak kaleme aldığı İnsan Hakları, Birleşmiş Milletler’in kurucu metni niteliğinde olan, geçerliliğini günümüzde de yitirmemiş bir çağrı.
 
#ingilizmodernleri #insanhakları #birleşmişmilletler #barış #uygarlık #özgürlük
 
Yazar: H.G. Wells
Çeviri: Celâl Üster, Ayla Ortaç
Dizi: Kısa Modern
Tür: Deneme
Sayfa sayısı: 128
Fiyat: 15,50 TL
 
H.G. WELLS, 1866’da doğdu. Edebiyattan gazeteciliğe, toplumsal eleştirmenlikten tarihçiliğe pek çok alanda yüze yakın yapıt verdi. 1900’lerin başlarında mizaha yönelerek Aşk ve Bay LevishamBay Polly’nin Tarihi gibi romanlarında aşağı-orta sınıftan insanların beklentilerini, düş kırıklıklarını işledi. Bugün en çok Zaman Makinesi, Doktor Moreau’nun Adası, Görünmez Adam, Dünyalar Savaşı gibi bilimkurgu romanlarıyla tanınan Wells’e “bilimkurgunun Shakespeare’i” nitelemesi yakıştırıldı. Her zaman insanlığın geleceğini baş kaygısı edinen Wells zamanda yolculuk, dünya dışı varlıkların istilası, görünmezlik, biyoloji mühendisliği gibi kavramlara döneminin çok ötesinde, ileriyi gören bir yaklaşım getirdi. Mizahi yapıtlarında olduğu gibi geleceğe ilişkin öngörüler üstüne kurulu yapıtlarında da toplumsal sorunları gündeme getirmekten, döneminin toplumuna eleştirel bir bakışla yaklaşmaktan geri kalmadı. Barışçı bir sosyalist ve bir dönem Fabian Derneği üyesi olan Wells, Uluslararası PEN’in kurucuları arasında yer aldı. Eşitlik ve insan hakları üstüne çok sayıda makale kaleme aldı. 1940’ta yayımlanan İnsan Hakları adlı kitabı Birleşmiş Milletler’in 1948 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin temelini oluşturdu. 1946’da öldü.
 
CELÂL ÜSTER, İngiliz Erkek Lisesi ve Robert Academy’yi bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenim gördü. Uzun yıllar Cumhuriyet gazetesinin Kültür Servisi’ni yönetti; ilk döneminde Cumhuriyet Kitap‘ın yayın yönetmenliğini yaptı. Can Yayınları’nın ve P Dünya Sanatı Dergisi‘nin genel yayın yönetmenliğini üstlendi. George Thomson’ın Tarihöncesi Ege adlı yapıtının çevirisiyle, 1983’te Yazko Çeviri dergisinin Azra Erhat Çeviri Ödülü’ne değer görüldü. Robert Louis Stevenson, Jaroslav Hašek, H.G. Wells, George Orwell, Juan Rulfo, Roald Dahl, Maurice Sendak, Oliver Jeffers, Iris Murdoch, Jorge Luis Borges, Mario Vargas Llosa, John Berger gibi yazarların yapıtlarını dilimize kazandırdı. Körün Taşı ve Bir Çevirgen’in Notları adlı kitapları yayımlandı.
 
AYLA ORTAÇ, ortaokul ve liseyi Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nde okudu. New York’ta New School for Social Research’te ve Boğaziçi Üniversitesi’nde sosyoloji öğrenimi gördü. 1981-1994 arasında Anadolu Yayıncılık’ta ve Ana Yayıncılık’ta telif ve çeviri ansiklopedilerin yayın kurulunda çalıştı. 1994’ten bu yana çalışmakta olduğu Sosyal Araştırmalar Merkezi’nde çok sayıda toplumsal-siyasal araştırmanın tasarım, yönetim ve raporlama sorumluluğunu üstlendi. Yayımlanmış başlıca çevirileri tarih ve sosyal bilim çalışmalarıdır.
 
Kendine Ait Bir Oda

Neden kadınlar değil de erkekler her yerde söz sahibi olmak zorundaymış? Woolf eli kalem tutan tüm kadınlara seslendiği bu metinde kadının toplumdaki yerini ve kişisel değerini tartışıyor. Shakespeare’e kendisi kadar yetenekli bir kız kardeş yaratarak onun döneminde mahkûm edileceği sessizliği hayal ediyor ve bir özgürlük reçetesi yazıyor: Her kadının yazmaya oturabileceği kendine ait bir odası olmalı! Kendine Ait Bir Oda, kültür dünyasının kapılarını yumruklayan yürekli bir manifesto.
 
#ingilizmodernleri #kadınhakları #feminizm #yazarlık #özgürlük
 
Yazar: Virginia Woolf
Çeviri: Berrak Göçer
Dizi: Kısa Modern
Tür: Deneme
Sayfa sayısı: 120
Fiyat: 15,50 TL
 
VIRGINIA WOOLF, 25 Ocak 1882’de Londra’da, şehrin edebiyat ve yayıncılık dünyasına kökten bağlı bir ailede dünyaya geldi. Çocukluğu ve gençliği önce Hyde Park yakınlarında, annesinin ölümünden sonra da ailenin Bloomsbury’de taşındığı evde geçti. Küçük yaştan itibaren yazan Woolf, 1905’te edebiyat eleştirileri yazmaya başladı. İlk romanı Dışa Yolculuk‘u 1915’te yayımladı. Beş yıl öncesinde evlendiği Leonard Woolf ile 1917’de Hogarth Press’i kurdular. Kendi yazdığı ve çevresindeki yazarlara ait kitaplar bu yayınevi tarafından yayımlandı. Gece ve Gündüz (1919) ve Jacob’un Odası‘ndan (1922) sonra Mrs. Dalloway (1925) ve Deniz Feneri (1927) gibi modern edebiyatın en güçlü romanlarından birkaçını ustalaştığı “bilinç akışı” tekniğiyle kaleme aldı. Cambridge Üniversitesi’nde verdiği bir dizi konuşmadan yola çıkarak yazdığı Kendine Ait Bir Oda, cinsiyet eşitliği ve medeni haklar konusundaki en önemli yapıtlardan biri oldu. Kendisinin ve kocasının da kurucu üyeleri olduğu Bloomsbury Grubu toplumsal cinsiyet ve cinsel yönelim konularında özgürlük yanlısıydı. Woolf’un da Vita Sackville-West ile uzun ve tutkulu bir ilişkisi oldu. Bu düşüncelerini cisimleştirdiği Orlando (1928), üslubu kadar konusuyla da Virginia Woolf’un en yenilikçi ve devrimci eserlerindendir. Olgunluk dönemindeki diğer yapıtları arasında Dalgalar (1931), Yıllar (1937), Üç Gine (1938) sayılabilir. Hayatı boyunca ruhsal ve bedensel hastalıklarla mücadele eden Woolf, 28 Mart 1941’de ceplerini çakıltaşıyla doldurarak evinin yakınlarındaki Ouse Nehri’nde intihar etti.
 
BERRAK GÖÇER, 1986’da İstanbul’da doğdu. 2007’de New York Üniversitesi Medya, Kültür ve İletişim Bölümü’nden mezun oldu. Dünya edebiyatı editörlüğü, edebiyat ve kültür sitesi editörlüğü gibi çeşitli görevler üstlendiği yayın hayatını çevirmenlik yaparak sürdürüyor. Çevirileri arasında Kaygılarımızın Kışı (John Steinbeck), Paris ve Londra’da Beş Parasız (George Orwell), Biz Hep Şatoda Yaşadık (Shirley Jackson), Bul Beni (André Aciman), Anlaşıldı, Tamam (Roald Dahl) ve Evlilik (Jane Austen) sayılabilir.

edebiyathaber.net (20 Ağustos 2021)

Yorum yapın