Varlık dergisinin Temmuz 2025 sayısı çıktı.

Tanıtım bülteninden:
Varlık dergisi olarak 1933’ten günümüze özenle sürdürdüğümüz ‘edebiyatımıza yeni değerler kazandırma’ çabası, 92. yılımızda da edebiyatseverleri yeni imzalarla buluşturuyor.
Şiir dalında Zeynep Uzunbay, Nilay Özer, Seyyidhan Kömürcü, Ali Özgür Özkarcı ve Mehmet Erte’den oluşan şiir seçici kurulu yaptığı değerlendirme sonucu oy çokluğuyla ödülü Bilgehan Tuğrul’un “Aşk Şiirlerinin Unutulmaz Yönetmeni” adlı dosyasına verdi; Gül Ebrar Ataş’ın “İlkah” ve Merve Gülçin Koçakoğlu’nun “tekrar-sandıkları” adlı dosyalarını ise ‘dikkate değer’ buldu.
Öykü dalında Nursel Duruel, Kerem Işık, Nil Sakman, Selçuk Orhan ve Birgül Oğuz’dan oluşan öykü seçici kurulu, oy çokluğuyla ödülü Levni Hakan Şahin’in “Sen Hiç Merak Etme” adlı dosyasına verdi; Elif Yeşilkaya’nın “Böyle Şeyler Beni” adlı dosyasını ise ‘dikkate değer’ buldu.
Ödül alan ve dikkate değer bulunan isimleri kutluyor, söyleşi, şiir ve öykülerini Temmuz sayımızda yayımlıyoruz.
Dosya: “Gözetim ve Gösteri” – Hüseyin Köse, Merve Zeynep Sarıbek, Tuba Pırlant Yılmaz
Yazı: Dag Solstad’ın İronik Olmayan Anlatısı (Bülent Ayyıldız) – Ali Özgür Özkarcı’nın “Sonra Konuşuruz”unda Ben, Başka ve Travmanın İzleri (Engin Fırat) – Hungaroloji Nasıl Anlatılır: Sevgi Can Yağcı Aksel ile Söyleşi (Mine Bican) – Thomas Bernhard Varyasyonları [II] (Zehra Betül Yazıcı) – Ayla Kutlu’nun Yapıtlarında Hatay (Abbas Bilgili) – Çağdaş Sanat: Jennifer İpekel ile Söyleşi (Fatma Berber) – Hayatı İdrak Teşebbüsleri: Yaralar ve Yamalar [20] Murat Batmankaya – Türkçe Günlükleri (Feyza Hepçilingirler) – Rüzgâr Odası (Yavuz Özdem) – Yeni Şiirler Arasında (Şeref Bilsel) – Yeni Öyküler Arasında (Jale Sancak)
Şiir: Levent Karataş, Gülümser Çankaya, Emrah Pelvanoğlu, Berat Korkmaz, Zemzem Gül, Samet Cevher, Ayşenur Andaç, Fazıl Furkan Hız
Öykü: Ceylan Yayla, Yavuz Yavuzer, Merve Şit
Desen: Özge Ekmekçioğlu
Kitaplar Arasında: Tuğrul Tanyol ile “Geçmiş Uzak Bir Ülke” Üzerine Söyleşi (Şerif Mehmet Uğurlu) – “Saf – Suya Anlat” – İsmail Güzelsoy (Kahraman Çayırlı) – Barış Selim Uzun ile “Kuzey Odanın Canavarları” Üzerine Söyleşi (Uğur Ugan) – “Suçlu Doğmak” – Trevor Noah (Ali Bulunmaz) – “O Gün İçin Bir Şemsiye” – Wilhelm Genazino (Hikmet Temel Akarsu) – Başak Arslan ile “Sardunyalar Güneşe Bayılır” Üzerine Söyleşi (Çilem Dilber) – “Taşların Ardında: An ve Arşiv” – Tuğçe Diri (Hıdır Eligüzel) – Enver Topaloğlu ile “Yaşadığım Çağa Blues” Üzerine Söyleşi (Turgay Kantürk) – İktidar ve Hiyerarşiden Rahatsız Bir Kitap: “Yaşadığım Çağa Blues” (Engin Turgut) Edebiyattan resme, felsefeden sanat tarihine, fotoğraftan sinemaya geniş bir alanda yazılar, söyleşiler yayımlayan Varlık bu ay da Çağdaş Sanat, Nasıl Anlatılır, Türkçe Günlükleri, Yeni Şiirler / Öyküler Arasında köşeleri ve yeni kitapların tanıtıldığı Varlık Kitaplığı bölümüyle okurlarıyla buluşuyor.
Editörden
Varlık, 92 yaşında!
Dergimizin Temmuz 1983 tarihli sayısı “Yeninin toplumdaki yerini belirleme çabasında 50 yıl” başlığıyla çıkmıştı. O sayıda Kemal Özer’in belirttiği gibi Varlık, 15 Temmuz 1933’te yayın hayatına “eski ile yeninin çatıştığı bir ortamda” bilinçli bir tavırla “yeninin yanında yer alarak” başladı. Yaşar Nabi Nayır, “İnkılâbın, her sahada, yokluktan varlıklar yaratmak işine girişmiş olduğu bir devirde acısı hissedilen bir boşluğu doldurmak”, “yaratıcı bir inkılap neslinin sanat sahasında da var olduğunu göstermek” istiyordu. Bunda da başarılı oldu. Varlık bu ülküye sadık kalarak, her döneminde –az veya çok– genç kuşaklarla dönüşerek dimdik ayakta durabildi. Ayrıca kuruluş amacımız ile Cumhuriyet’in tüm alanlarda gerçekleştirmek istediği yenilikler arasındaki bağ, 92 yıldır dergimizi –edebiyattan ödün vermeden– kültürel, toplumsal, siyasi gelişmelerin tanığı ve eleştirmeni kıldı. 2 Temmuz 1993’teki Sivas Katliamı’ndan 1999’da, 2023’te yaşadığımız depremlere, Refah Partisi’nin yükselişinden Irak’ın ABD tarafından işgaline, kentsel dönüşümden koronavirüs salgınına, sanat ekonomisinden dikkat ekonomisine, post-truth’tan prekaryaya, kartografik edebiyattan siberpunk’a, duygu politikasından 21. yüzyılda feminizme, post-Kemalizm’den post-hümanizme, teknofetişizmden nekropolitikaya, metaverse’den biyoasanata, solun yersizyurtsuzlaşmasından yanlış Doğululaşmaya, olağanüstü halden kültürel iktidara pek çok olayla, sorunla, kavramla sayfalarımızda karşılaşabilirsiniz. Çünkü özgürlükçü ve çoğulcu bir tutumla şairlerimizi, yazarlarımızı, okurlarımızı Türkiye ve dünya vatandaşı olmaya, sorumluluk üstlenmeye, edebiyat ve kültürün inşasına katkıda bulunmaya çağırdık hep. Bu çağrıya uyan ve yolumuza güvenle devam etmemizi sağlayan herkese teşekkür ederiz.
*
Temmuz 2025 sayımızın dosya konusu, “Gözetim ve Gösteri”. Dosyamıza katkıda bulunan yazarlar ise Hüseyin Köse, Merve Zeynep Sarıbek, Tuba Pırlant Yılmaz.
Hüseyin Köse, “İfşa Korkusundan Aleniyet Arzusuna Gözetim ve Onay Kültürü” başlıklı yazısında gözetim olgusunun geçirdiği tarihsel evrimi Bauman ve Lyon’dan Baudrillard ve Niedzviecki’ye uzanan geniş bir teorik çerçevede inceliyor. “Gözetimin diyalektiğinin, mahremiyetin gizliliğine karşı duyulan tedirgin edici arzudan dikizlemeye ve onay kültürüne, güvenlikçi politikalardan bireysel hak ve özgürlüklerin kasıtlı ihmali veya gaspına, görmezden gelinme korkusundan gözden kaybolmanın imkânsızlığına kadar” “birçok hayati tartışma durağı” içerdiğini vurguluyor ve “dijital medya uygarlığı çağının insanı, artık kendi ideal ve ironik imgesine gözden kaybolmayı bir türlü başaramadığı ölçüde erişiyor,” diyor.
Merve Zeynep Sarıbek, “Görünürlük Hapishanesi ve Gözetleyen Büyük Öteki” başlıklı yazısında sosyal ağların başlangıçta vaat ettiği özgürlükçü ve demokratik yapının aksine zamanla gözetim kapitalizminin hizmetine girerek bireyin yaşamını nasıl belirlediğine dair eleştirel bir tartışma sunuyor. Foucault’nun panoptikon modeli, Lacan’ın “Büyük Öteki” kavramı ve Zuboff’un gözetim kapitalizmi teorisi bağlamında meseleye yaklaşarak, dijital alanda bireyin hem gözetleyen hem gözetlenen bir özneye, makro iktidarın temsilcisi bir mikro iktidara dönüştüğünü söylüyor.
Tuba Pırlant Yılmaz, “Gözetimin Queer Teorisi: Normların Ötesinde İzleme ve İzlenme Pratikleri” başlıklı yazısında dijital gözetim teknolojilerinin toplumsal cinsiyet normları üzerindeki etkisini queer teori perspektifinden inceliyor. Foucault’nun gözetim kavramıyla Butler ve Halberstam’ın queer teorilerini birleştirerek, algoritmaların ve izleme pratiklerinin heteronormatif düzeni nasıl yeniden ürettiğini, gözetim teknolojilerinin kimlik sınıflandırma süreçlerindeki rolünü ve normatif olmayan kimlikler için direniş alanları yaratma potansiyelini sorguluyor.
Mehmet Erte
edebiyathaber.net (27 Haziran 2025)