Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın açılışını Türkiye Yayıncılar Bİrliği’nin Başkanı Kenan Kocatürk yaptı

Aralık 15, 2025

Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın açılışını Türkiye Yayıncılar Bİrliği’nin Başkanı Kenan Kocatürk yaptı

Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın açılışını Türkiye Yayıncılar Bİrliği’nin Başkanı Kenan Kocatürk yaptı.

Konuşma metni için:

Türkiye Yayıncılar Birliği olarak her yıl yayınladığımız kitap pazarı raporlarımızda sektörümüzün genel bir okumasını yapmaya çalışıyoruz. Bu konuda çok vaktinizi almayacağım ama şunu söylemekte fayda var: son birkaç yıldır artmakta olduğunu gördüğümüz üretim rakamlarıyla bile henüz ancak 2018 rakamlarına ulaşabilmiştik. 2025 yılının ilk 11 ayının verilerine baktığımızda, YAYFED’in açıkladığı bandrol rakamlarına göre, Türkiye’de kitap üretimi geçen senenin aynı dönemine göre 10 milyon azalmış. En fazla düşüş, inceleme-araştırma türünde görülüyor. Bunun sebebi, ne yazık ki bu alandaki kitapların bir kısmının akademik kaynak kitap olarak kullanılması ve hem fotokopi hem dijital korsanı olması. Eskiden nitelikli okurun en çok tercih ettiği tür inceleme-araştırma idi. Bu sebeple, yakın zamanda söylediğimi tekrarlamak durumundayım, bu düşüş özellikle okuma kültürü açısından alarm niteliğindedir.

ISBN Türkiye Ajansı’ndan aldığımız bilgilere göre, 2024 yılında atanan ISBN sayısı 92 bin 595 idi. Bunun 73 bin 482 tanesini basılı kitaplar, 17 bin 974 tanesini çevrimiçi ekitap ve sesli kitaplar oluşturmuştu. Derlenen basılı kitap sayısı 84 binin biraz üzerindeydi.

2025 yılına baktığımızda ise, yine ISBN Türkiye Ajansı’ndan edindiğimiz bilgilere göre, 11 Aralık 2025 itibarıyla, atanan toplam ISBN sayısı 92 bin olmuştur. Bunların 15 bin 49 tanesini çevrimiçi e-kitaplar, 888 tanesini çevrimiçi sesli kitaplar oluşturmuştur. Kasım sonu itibarıyla derlenen basılı kitap sayısı 73 bin 77, derlenen elektronik yayın sayısı ise 30 bin 322 olmuştur.

Sürekli artan dijital korsan, hızlı teknolojik gelişmeler, yapay zekânın fırsatları kadar tehditleri, yayınlama ve okuma özgürlüğü üzerindeki baskılar… Okurların alım gücünün düşmesi, basılı kitapta tüm üretim maliyetlerinin ithalata bağımlı olması ve maliyet artışları nedeniyle üretim, satış ve dağıtım kanallarındaki daralmalar… Bunların hepsi elbette yayıncılığı zorlamaktadır.


Ülkemizde özellikle son dönemde eğitim yayıncılığında Millî Eğitim Bakanlığı’nın özel sektörle doğrudan rekabet eder hale gelmiş olması da sektörümüzün hacmen yarısını oluşturan eğitim yayıncılığımız için büyük bir sorun oluşturuyor. Ders kitaplarının yanı sıra MEB artık kültür kitaplarını da kendisi üretip ücretsiz dağıtmaya başlamıştır. Bu yıl, okul öncesi için 21, ilköğretim için 157, ortaöğretim için 277, özel eğitim için 196 ve mesleki eğitim için 986 olmak üzere toplam 1.637 farklı dersten oluşan 184 milyon 455 bin 297 ders kitabı ve yardımcı kaynak MEB tarafından hazırlatılmış ve öğrencilere dağıtılmıştır. İlk kez 2003-2004 eğitim öğretim yılında uygulanmaya başlanan “Ücretsiz Ders Kitabı Dağıtımı Projesi” kapsamında bugüne kadar 4 milyar 322 milyon 651 bin 685 ders kitabının dağıtımı yapılmış.

Her zaman söylediğimizi tekrar vurguluyoruz: sosyal devlet anlayışı içinde öğrencilere ücretsiz kitap dağıtılması elbette son derece iyi bir uygulamadır. Ancak, çok nitelikli içerikler üreten, uluslararası standartlarda üretim yapabilen sektörümüzün gözardı edilmesi, hem rekabet koşullarını bozarak sektöre zarar vermekte hem de eğitim materyallerinin niteliğinin düşmesine sebep olmaktadır. Hele, sadece yapay zekâ kullanılarak, neredeyse çalakalem yapılan özensiz içeriklerle bezenmiş kitapların çocuklarımıza ve gençlerimize sunulması, bizleri daha da üzmektedir.

Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından 2005 yılından beri yürütülmekte olan TEDA Projesi’nden bahsetmek isterim. TEDA’nın açılımı “Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Dışa Açılımını Destekleme Projesi”. Bu proje, ülkemizdeki klasik ve çağdaş eserlerin Türkçe dışındaki dillere çevrilmesi, yayınlanması ve tanıtılması için yürütülen bir destek programı. Baskı – yayın ve çeviri için hibe sağlanan bu programda 2005 – 2025 yılları arasında, yani 20 yıl boyunca toplam 4.465 başvuru alınıp desteklenmiş. Geçtiğimiz Ağustos ayı itibarıyla da bunların 3.542 tanesi yayınlanarak okurlarla buluşmuş durumda. Dünyada 64 farklı dile çevrilmiş eserlerimizden bahsediyoruz. 

Yalnızca TEDA projesiyle bile dünyaya böylesine açılmış bir sektörümüz, çok kıymetli eser sahiplerimiz, uzman ve profesyonel yayınevlerimiz varken; eğitim yayıncılığında kamu kurumlarının kendilerinin kitap üretmesini anlamakta zorlanıyoruz. Yayıncılığımızın en iyi içerikleri üretmek için gerekli yetkinliği ve kapasitesi mevcuttur. Bu değerin görülmesini diliyoruz.


YAZILI KÜLTÜRÜ KORUMAK…

Sektörün başlıca sorunlarına önemli ölçüde çözüm getirebilecek olan, yıllardır çabaladığımız bir Yazılı Kültürü Koruma Kanun Taslağı çalışması var. Bu taslak üzerinde hem sektör paydaşları olarak hep beraber hem de kamu kurumlarımızla birlikte çalıştık ve şu anda artık taslağın Meclise sunulmasını ve desteklenmesini bekliyoruz. Kitabevlerinin ve kütüphanelerin sayısını artırmayı, niteliğini geliştirmeyi ve onları korumayı amaçlayan; yayıncılığı adeta bir kamu hizmeti gibi gören ve ticaret savaşlarına konu etmeyecek bir anlayışla sektörün düzenleyicisi olacağını ümit ettiğimiz bu yasa taslağının önümüzdeki dönemde kanunlaşıp yürürlüğe girmesi için el birliğiyle çalışmak gerekiyor.

2026 BEKLENTİLERİ

Hem dünya hem ülkemiz pek çok zorluktan geçiyor. Kitaplar, başta ekran süreleri olmak üzere, değişen okur alışkanlıklarıyla ve içerik formatlarıyla yarışmak zorunda. Bu yarışta kitabın ve okumanın galip gelmesi için, topyekûn hareket etmek ve özellikle okuma kültürünü ileriye taşımak için birlikte çalışmak zorundayız.

2026’da sektör olarak önemli beklentilerimiz ve hala umutlarımız var. Kitabın ve yayıncılığın değerinin daha iyi anlatılması, okuma kültürüne öncelik verilmesi, kamu-özel sektör ortaklığında projelerin hayata geçmesi ve kitabın neden önemli olduğunun yeniden hatırlanması geliyor. Okuma kültürü, keyif için okumanın güzellikleri ile derin ve uzun okuma pratikleri; hızlı ve özensiz içeriklerle boğulduğumuz günümüzde hepimizin zihinsel sağlığı, bireysel iletişimlerimiz ve toplumsal kalkınmamız için kritik önem taşıyor. Hatta kitap okumak dünyada artık demokrasilerin varlığı için dahi elzem görülüyor.

Önümüzdeki dönemde bizler;

  • Telif haklarının korunması için çalışmaya,
  • Yapay zekâ çağında insanı önceleyen yayıncılığı savunmaya,
  • Yeni okur kuşaklarına ulaşmaya ve okumaya ayrılan süreleri yeniden artırmaya,
  • Düşünce, ifade, yayınlama ve okuma özgürlüklerini korumaya,
  • Kitabın değerini yeniden hatırlamaya ve hatırlatmaya

Devam edeceğiz.

Yayıncılığın ve kitap ekosisteminin bir kamu hizmeti gibi görülmesi, devlet teşvik ve desteklerinin bu doğrultuda artarak sürmesi, kitabın yalnızca etiket fiyatına indirgenerek konumlandırılamayacak bir kültür varlığı olduğunun daha iyi anlatılması ve anlaşılması, özellikle çağımızın maddi ve manevi koşulları düşünüldüğünde bugünümüz ve geleceğimiz için büyük önem taşımaktadır.
Kitap fuarlarımız tüm bu çalışmaları hem özel sektör hem kamu yetkililerimiz hem de okurlarımızla bir araya gelerek konuşup çözüm ürettiğimiz alanlar olmaya devam edecektir.

Fuarımızın tüm meslektaşlarımıza, yazarlarımıza, çizerlerimize, çevirmenlerimize, yayın dünyasının çalışanlarına, emekçilerine ve elbette bütün okurlarımıza hayırlı olmasını diliyor, tekrar saygılarımı sunuyorum.

Kenan Kocatürk
Türkiye Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı
Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA) Yönetim Kurulu Üyesi

Yorum yapın