
31 Mayıs 2006, Çarşamba
Güne Yazmak, Günü Okumak
Burada oluşturduğum yazı mekânından yazmayı seçiyorum…
Okuduklarım, düşündüklerim yansısın istiyorum.
Dün Şemsa (Yeğin) ile telefonda konuştuk… Yoktu. Pakistan, ABD yolculukları onu mutsuz etmiş iyice. Bugün de yazdığı iki yazısını (“Kapitalizm Çöktü, Şimdi Ne Olacak?” , “Fabrika”) gönderdi.
Oturup yazmasını, anılarını/tanıklıklarını anlatmasını istiyorum. Ama çözülen evliliği, oğlunun uzaklığı mutsuz kılıyor onu. Bunları uzun uzun konuştuk.
İki küçük defter açtım. Birinde günün çalışmaları, diğerinde üzerinde çalıştığım kitapların seyri var…
Gözümün önünde olmaları iyi.
Bugün Aksanat’ta söyleşim olacak. Birkaç gündür basında da yer aldı. Bakalım neler anlatacağım.
Hürriyet Gösteri’de Tülay Ferah’ın yaptığı söyleşi çıktı. Hami (Çağdaş), güzel hazırlamış… “Bellek Labirenti”nden üç metin de var.
***
1 Haziran Perşembe
Dünkü Aksanat söyleşisi iyi geçti. Birbuçuk saatte o kadar çok şey konuşuldu ki…
Dönünce “Yaşamın Göstergeleri” ni yazmaya koyuldum. Alain Badion’nun “Sonsuz Düşünce”sini okumaya da başlamıştım.
Bir kitap yazacak boyutta konu başlığı belirledim. Tümü de bu konuşmam da sözünü ettiklerime dairdi.
***
Nermin Mollaoğlu ile görüştük. Üç yıllığına anlaştık. Kitaplarımın içte/dışta yayın temsilciliğini üstlenecek… Böylece yayıncılarla yüz yüze gelmekten de kurtulacağım.
Bunun için arşivi/çalışmalarımı, web sayfasını hızlandırmalıyım.
***
Nermin’den ayrıldıktan sonra Cafe Tramvay’ da oturup yemek yedim.
İstanbul üzerine yazmak gelip çatmıştı…
Aldığım defteri alınlık kılarak yazmaya koyuldum:
“Benim İstanbul Çağım”
Yazmayı sürdürmeliyim İstanbul’u…
***
Güne döndüm…
Gazeteler… Her gün okumak, notlar alıp biriktirmek…vazgeçilmezim benim. Bazen külfetli olsa da yapıyor, kestiğim küpürleri biriktiriyorum…
Karşılaşmalara kapadım kendimi.
Geçen gün Radikal Kitap’ın kokteyli vardı, gitmedim…
Öykü Günleri’ne, Ankara’ya da istemeyerek gidiyorum…
***
Bekir Coşkun’u okuyorum…Damıtılmış yazıların ustası… “Bizi Kim Çaldı” yazısında anlattığı gerçeklik öylesine, ustaca kaleme alınmış ki… Hiçbir fire yok; hem düşüncede hem de dilde.
***
“Kenti Görenler, Gösterenler” >Küreselleşmenin kentlerin, özellikle İstanbul’un kimliğini nasıl değiştirdiğini anlatmalı böyle bir yazıda.
***
2 Haziran Cuma
Bugün gazete yazılarını tamamlayıp gönderdim. Sonra üzerinde çalıştığım kitapların dökümünü yaptım. Tam 43 kitap… Yarısına yakını hazır…
Nermin’e ilettim… Çalışmaları hızlandırmalıyım.
Ajansla çalışmanın iyi yanı da bu olsa gerek…
Romanları bitirebilmek için böylesi bir ivme de gerek bana…
Yarın sabah Ankara yolcusuyum…Pazar/Pazartesi…
Gitmek iyi geliyor…Yazmak/okumak için de bir yol…
***
Dönüp bakıyorum da; ne çok şeyle çevrelemişim kendimi…
Bir hayat duruşu…Ama kırmak lâzım bazılarını da…
Sonra kölesi oluyoruz bunların. Sığlıyoruz kendimizi… Kendimiz olmaktan çıkıyor, yitiriyoruz gerçek benliğimizi…
İlle de bir yaşama felsefesi gerek… Bazı şeylere karşı durmak, gitmesini bilmek için…
***
Yazarak sağalıp, bir o kadar da kapanıyorum hepsi bu!
***
Bundan böyle bu defteri YAZI/KİTAP ÇALIŞMALARI’na ayıracağım…
Her gün bir/kaç konuda yazmayı da deneyeceğim.
Önümde toparlanmayı bekleyen kitaplar var. Bunlara da bir bir el atmalıyım.
Her şeye dağılma/çözülmenin önünde durmak gerek…



















