Mehmed Sarı politik sebeplerden dolayı 1981 yılında Türkiye’yi terk etmek zorunda kalan şairlerden. Şair, 32 yıldır yurtdışında yaşamasına rağmen yüreği ülkesinde atmaya devam ediyor.
“Dünyanın öbür ucunda” yaşayan Mehmed Sarı’nın aklı, yüreği, bilinci ve gözleri buradaki toplumsal olaylarda ve şiirlerini şekillendiren de bu oluyor. Geçtiğimiz aylarda yayımlanan yeni şiir kitabı Yaşamın Hası Özgürlük Kavgası’nda tüm bunlar fazlasıyla görülüyor.
Yaşamın Hası Özgürlük Kavgası hayatın günlük akışından süzülerek geliyor bize. Bu şiirlerde hayatı her gün yeniden üretenlerin ve özgürlük kavgası verenlerin türküleri yüksek sesle söyleniyor. Kaygı ve özlemleriyle, acıları ve sevdalarıyla hep umutlu olanların şiiri. Şair günümüzde unutulan, yüz çevrilen bir akımdan; sosyalist gerçekçilikten beslenerek üretiyor. Sürgün acısından hapislere ve ölümlere dek uzanan ve yaşamın hasını özgürlük kavgasında bulan çıplak ve yalın şiirler. İnsan bu şiirleri okurken, ben bu duyguları yaşamadım, bu hayalleri kurmadım, bu yollardan geçmedim diyemiyor. Her bir şiirin yarattığı anlamda bir yer buluyorsunuz kendinize. Uzun bir yürüyüşün özlü şarkıları var bu kitapta; sızlanma ve yakınma yok. Sarı’nın şiirleri, işçi eylemlerinden Dersim Dağları’na, 15-16 Haziran günlerinden 12 Eylül’e, Deniz Gezmiş’lerden Hrant Dink’e kadar uzanıyor.
Kitapta dikkat çeken şiirlerden biri Milyon Kere Milyon. Bu şiir tehcirden sonra sağ kalan ve avukat Fethiye Çetin’in anneannesi “Heranuş Ana ve milyon kurbanın anısına” ithaf edilmiş. Tanrı Düşmanı Bir Kırmızı Gül isimli şiir ise İran rejimi tarafından idam cezasına çarptırılan ve kendisinden haber alınamayan Zeynep Celaliyan için. Kitabın ortalarında peş peşe gelen altı şiir ise “Güler Zere İçin” üst başlığını taşıyor ve Güler Zere’nin hem hastanede yaşadıklarına hem de hapishanedeki tutsaklığına tanıklık etmeye çalışıyor. İthafen yazılan şiirlerden bir diğeri de Gün Gelir adını taşıyor ve “Hrant’ın anısına” yazılmış.
Günümüzde salgın bir hastalık gibi yaygın olan unutmanın ve çürümenin karşısına umudun ve emeğin gücüyle dikiliyor şair. Şiirleriyle yaşamın hası nedir ne değildir, bunun kapılarını aralıyor. Mehmed Sarı dost sıcaklığında bir yürekle ve gerçekçilikle sunuyor şiirlerini.
“yaşamın hası / yepyeni umutlarla / yepyeni bir dünyaya / kanayarak açandır./ … / Yaşamın hası / denizde meltem / dağda fırtına havasıdır, / yaşamın hası / emek ve özgürlük kavgasıdır.”
Çağlar Mirik – edebiyathaber.net (18 Ekim 2012)
Sağolasın bu güzel tanıtımdan ötürü genç kardeşim Çağlar.
DEMİRCİ KAWA DESTANI
Körüklendi öfke zulmün kanlı kırbacıyla
halkın ağıtları vurdu yüreğe
demir tava geldi
çocukların çığlıkları
ve feryatlarıyla bağrı taşlı anaların,
Ardımızda
ölüm karanlığında
çekilmezliği budanın, brahmanın,
Demir tava geldi
eridi kar
tarlaları ekin bürüdü
gönüllere sevgi yürüdü
Örste balyoz
yürekte köz oldu yaşam
Gülümsedi özgürlük çiçeği
mavi göğün altında kanayan ellere
Yaratan kolların kudretince görkemli
acılı, sevdalı ve utkun bir bayrak gibi
dalgalandı esintisi kawanın alevden önlüğünün
can çekişirken cesedi yerde geçmiş günün…
Ne efsaneler bir nefeslik yaşam sundu
yaratan gücün esenliğine
ne tanrılar, dinler ezilen insanlığın geleceğine
Ülkeler kan gölekleriydi
kralların gözüdoymaz mülkiyet hırsından
insanlar kölesi toprak hırsızlarının
çocuklar turfanda kurbandılar,
Zulmun kırbacıyla inlerdi dağlar
Ateş dile geldi günün birinde
sular kükredi yıkarak bendini
önümüzde kara kanlı barikatları
musa, isa, muhammed mavallarının
bizde cenaze matemleri, onlarda şaşalı düğün
oturduk orta yerinde çırılçıplak ertesi günün….
Dört yan düşmandı
kan deryalarında yüzerdi
şatafatlı gemileri tanrıların, cumhurların
etimizde kızgın demir tünelleri daha
acıyla, ağıtla kabardı yürek
sevdası vurdu güneşin alınlara
ilk neşter atıldı ocağına kara körlüğün
ve körüklendi ateşi özgürlüğün…
13/10/2012