Sevgi ve dostluk üzerine bir öykü | Baran Barış

Ocak 31, 2020

Sevgi ve dostluk üzerine bir öykü | Baran Barış

2014 yılında Türkçeye kazandırılan, ödüllü kitabı Nefise Nine’den sonra Tagrid en-Neccar’ın üç kitabı daha Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı. Yazarın Kedi Dostu Cevahir Hanım adlı kitabı, A. Sait Aykut’un çevirisiyle okurla buluştu. Zeynep Feyzi’nin resimlerinin yer aldığı bu kitap, bir babaanne ile torunu arasındaki iletişimsizliğin, uzaklığın nasıl ortadan kalktığını anlatan bir öyküyü bize anlatır. Tek başına yaşayan, oğlu Hasan işi nedeniyle başka bir ülkede bulunan Cevahir Hanım, torunu Mansur’la internetten görüntülü görüşeceği için hafta sonlarını iple çekerken torunuyla arasında uzun süreli bir iletişim sağlamak konusunda zorluk yaşar.

Cevahir Hanım, bugüne kadar okuduğumuz kitaplardaki babaannelerden biraz farklıdır. Oğlu yurt dışında kendisinin ve ailesinin geçimini sürdürmek için çalışırken Cevahir Hanım da kitaplar çevirerek geçimini sağlar ve yaşı ne olursa olsun üretmeye devam eder. Çeviri çalışmalarına biraz ara verip hava almak ve sokak hayvanlarını beslemek için parka gittiği bir gün, bembeyaz bir kedi, diğer kedilerden daha fazla yakın davranır Cevahir Hanım’a. Kedinin adı Nusa’dır. Bir süre sonra aralarında güzel bir dostluk başlar. Cevahir Hanım, elbette Nusa’nın yemeğini, sütünü vermeye devam eder ama şunu da bilir: İnsanlar gibi hayvanların da gereksinimi olduğu tek şey, beslenme değildir. Sevgiye de bizim gibi gereksinim duyarlar.

Gel zaman git zaman sevginin sağladığı güvenle iletişimleri güçlenir. Birkaç gün ortalarda görünmeyen Nusa, bir gün ağzında yavrusuyla çıkagelir, peşi sıra dört yavru daha getirir. Onlara Cevahir Hanım’ın sunduğu güvenli bir ev ortamında bakmak ister; çünkü Cevahir Hanım’ın yavrulara bir zarar vermeyeceğinin farkındadır. Bu gelişme, Cevahir Hanım’la torunu arasındaki ilişkiyi de olumlu yönde etkiler, değiştirir, dönüştürür. İnternetten görüntülü konuştukları bir gün babaannesinin evindeki yavru kedileri gören Mansur, onlara ad vermek ister. İnsan, bir bağ kurduğu, yakınlık hissettiği varlıklara ad verme gereği duyar. Babaannesiyle birlikte kedilere ad verirler: Kaplan, Gece, Kayısı, Miyav ve Biber.

Cevahir Hanım’la Mansur’un görüntülü görüşmeleri artık haftada bir değil, her gündür. Mansur, okuldan dönünce mutlaka kedileri görmek ister ve tatilde ailesiyle birlikte babaannesinin evine gidecekleri günü iple çeker. Kediler, öncesinde uzun süre konuşamayan, aralarında çokça paylaşım olmayan bir babaanne ile torunu birbirine yakınlaştırır. Yalnızca kedileri değil, başka konuları da konuşmaya başlarlar. Mansur, babaannesine yaptığı resimleri gösterir, onun görüşlerini alır. Öykünün sonunda her türlü uzaklık ortadan kalkmıştır. Cevahir Hanım ile Mansur iki arkadaş gibidir. Aileleri ise yalnızca kendilerinden ibaret değildir artık. Kedilerle zenginleşmişlerdir.

Yazar, öykünün sonunda bize bir labirent bilmece sunar. O, bize öyküyü anlatmıştır. Bu öyküyü okumak, kimi dersler çıkarmak, hayvanların insanlarla nasıl güzel dostluklar kurduklarını ve bu öyküde olduğu gibi güzel gelişmelere neden olduklarını görmek, Cevahir Hanım ve büyük ailesinin dünyasını anlamak artık biz okurların elindedir.

Baran Barış – edebiyathaber.net (31 Ocak 2020)

Yorum yapın