Psikoterapinin kadim yolculuğu: “İnsanı Anlamanın Tarihi” | Çağrı Ayaksız

Şubat 4, 2020

Psikoterapinin kadim yolculuğu: “İnsanı Anlamanın Tarihi” | Çağrı Ayaksız

Homo Sapiens Sapiens, düşündüğünü düşünen insan olarak türümüzün, bu yeteneği doğrultusunda mesai harcadığı en önemli mevzulardan birisi de kendini anlama ve yaşantısını anlamlandırma süreci olmuştur. Bu süreçleri temel alarak oluşan psikoloji bilimi bireylerin ve toplumların ruh sağlığını açıklamada büyük bir değişim ve gelişim kaydetmiştir. Sigmund Freud’un “İnsanları mutluluğa götürebilecek pek çok yol vardır ama insanı mutluluğa götüreceği kesin olan hiçbir yol yoktur.” sözü de günümüzde bir bilim dalı olarak kabul edilen psikolojide birçok ekolün ortaya çıkış sebebini açıklar niteliktedir. Alandaki bu metotların tarihsel süreçte kimler tarafından, ne zaman, nasıl öne sürüldüğü konusunda geniş bir yelpaze sunan kaynakların azlığı, İnsanı Anlamanın Tarihi kitabını bir basamak yukarı çıkaran mühim bir husustur. 

Fatih Pulat ve Mehmet Emin Sarıkaya’nın yazdığı İnsanı Anlamanın Tarihi, 2019’da Kanon Kitap tarafından Psikoloji-Araştırma etiketi altında neşredildi. Yazarlarımız, psikoterapi alanında öncü olarak kabul edilen 16 kişinin tedavi yöntemlerini ve kuramlarını, yazdıkları eserlerden yola çıkarak okura aktarmayı hedefliyor. Psikanaliz ve psikoterapinin babası olarak kabul edilen, günümüzde ise yoğun şekilde eleştiri oklarının hedefindeki Sigmund Freud ile açılışı yapılan eser Melanie Klein, Margaret  Mahler, Irvin Yalom, Hanna Levenson gibi ruh sağlığı alanının unutulmaz isimlerini de bünyesinde taşıyor. Ülkemizden Tahir Özakkaş’ı da listeye eklemeyi unutmayan yazarlarımız, yerlilik ve milliliğin büyük anlamlar ifade ettiği bugünlerde yüreklere su serpmeyi başarıyor. Her bölümün sonunda verilen öneri kitap listesiyle de okurunu savaş sahnesinde teçhizatsız bırakmak istemeyen komutan görevini üstleniyorlar.

Kitabın önsözünde Bilişsel Davranışçı Terapi’nin dünyadaki en önemli temsilcilerinden biri olan Frank Dattilio’dan yapılan alıntı, alan içi okurların böyle bir derlemeyi neden elzem olarak görmesi gerektiğini de gözümüze sokarcasına belirtmektedir: “Ustalar çeşitli konularda tamirat için eve geldiklerinde hep yanlarında bir alet çantası vardır kocaman. Terapistler olarak bizim de büyük bir alet çantasına ihtiyacımız var.” Alan dışı bireylerin de kolaylıkla hazmedebileceği bir üslupla yazılmış olan kitap Türkiye gündemi karşısında su kaynatmış okuruna psikolojik bir cephane sağlamış olması açısından da gözle görülür bir başarıya imza atmış diyebiliriz.

Meşhur bir Afrika atasözü olan “Bilge her şeyi bilmez, yalnızca ahmaklar her şeyi bilir.” vecizesine hiçbir değer atfedilmeyen günümüz Türkiye’sinde ruh sağlığı uzmanlarının haricinde herkesin gönül rahatlığıyla fikir beyan ettiği bir konu haline dönüşen insan psikolojisine gereken hassasiyetin tanındığına birebir şahit olmak ise sevinç uyandıran başka bir taraf.   Buna rağmen içerik konusunda gösterilen özenin tam karşıtı bir şekilde tasarlanan kitap kapağı ise hayal kırıklığı yaratıyor.

Normal şartlarda klinikte çözülmesi gereken patolojik durumlara soğuk algınlığı muamelesi yapılması ülkemizin can sıkıcı problemlerinden biri haline gelmiş durumda. Binlerce kişisel gelişim safsatasının peynir ekmek niyetine tüketildiği, psikolojinin kıraathane konusuna dönüştüğü bugünlerde, İnsanı Anlamanın Tarihi’ni ruh sağlığı konusunda yol alırken karşınıza çıkabilecek birkaç faydalı tabelayı bir araya getiren nefis bir kolaj çalışması olarak nitelendirebiliriz.

Çağrı Ayaksız – edebiyathaber.net (4 Şubat 2020)

Yorum yapın