Fanzin: Uğursuz Oyuncak | Mustafa Çöçelli

Yaz sıcağının yakıcılığını yitirmeye başladığı eylül ayının son günlerinde, “14. Geleneksel Ayancık Panayırı” kasabanın hemen dışındaki vadide kurulmuştu.  Kasaba halkının efsaneleştirdiği panayırın kimine göre yüzüncüsü düzenleniyordu. Türlü türlü yiyeceklerin, giyeceklerin satıldığı tezgâhlardan tutun da atış poligonlarına, hokkabazlık gösterilerine, kutu açma oyunlarına varana dek, her türlü eğlenceliği bulmak mümkündü. Kadınlar satın almayacakları eşarpları, yelekleri, entarileri denemekle … Read more

Fanzin: Küheylan | Sibel Gögen

Rüzgâr, önce yavaşça doğruldu ön bacaklarının üstünde. Şöyle bir gerinip, arka bacaklarını esnetti. Birkaç kez ağır ağır çevresindeki kalabalığın ortasında döndü. Neşeli bir akordeon sesiyle şaha kalktı eyerindeki ağırlıktan kurtulmak istercesine. Müzik hızlandıkça Rüzgâr da coştu. Şimdi yıllar öncesinin o geniş alınlı simsiyah Arap tayıydı uçsuz bucaksız bir ovada dörtnala uçan. İpeksi yelesi simsiyah bir … Read more

Fanzin: Su Testisi | Erdem Can Özdemir

Mayıs ayının onaltısıydı… Tüm kasabayı darmadağın eden çetin kış ayları, yerini yemyeşil ağaçlara ve etraftaki matem havasını kırmak için adeta çabalayan kuş seslerine bırakmıştı. Güneş yeryüzünü ısıtıyordu elbette, fakat bu bile Ömer’in içinde kopmaya devam eden fırtınalara engel olamıyordu. Uzun zaman önce nice acılarla bırakıp gitmek zorunda kaldığı memleketine yıllar sonra tekrar dönmüştü. Arabadan inerken … Read more

Fanzin: Buluşma | İrem Üreten

Sophie,  Seine Nehri’nin neminin havaya karıştığı soğuk bir akşamüstü, babasıyla buluşmak üzere St Germain Bulvarı üzerindeki tipik Fransız kafelerinden birine gelmişti. Burası aynı zamanda, Paris’in her yanına serpiştirilmiş sayısız kafe ve restorana fark atan bir üne sahipti. Kapısından sıcak salonuna adım attığınız ilk anda; köşeli bir kolonun iki yanında, tavana çok yakın yüksek bir noktada … Read more

Fanzin: Bay G. | Sibel Gögen

Eylülün başları, pastırma yazındayız. Dikimevi metro istasyonundan hastaneye yürürken ter içinde kalıyorum. Eski taş binadan içeri girince biraz ferahlıyorum. Birinci katta hocanın odasının kapısında beklerken tedirginlikten tırnaklarımı kemirmeye başlıyorum. Bembeyaz fırça gibi saçlı, olduğundan daha yaşlı gösteren hoca kapalı erkek katında çalışacağımı söylüyor gözlüklerinin üstünden bakarak. Sesimi çıkaramıyorum, yutkunuyorum. Elime demir bir kapı kulpu ve … Read more

Fanzin: “Bu şehrin tebessümü bize değil Osman!” | Hande Yavuzkanat

Bu sene de okula başlayamamıştı Osman. Abilerinin arkasından camdan bakmakla yetindi yine. Her sabah aynısı olurdu. Ebubekir ve Ömer gelir, okulun aslında düşündüğü kadar güzel olmadığıyla ilgili konuşur ve giderlerdi. Kapının karşısındaki dolaba sakladığı çantayı yavaşça aldı. Sessizliğine tek düşman, her adımında yerden duyulan gıcırtılardı. Yine de annesine yakalanmadan çıkabilmişti evden. Pencereden görünmeyene kadar koştu. … Read more

Fanzin: Dinamit | Mustafa Çöçelli

Şerit testere kendisine doğru yaklaşan kereste parçasını beklerken, avını parçalamak üzere olan vahşi bir hayvana benziyordu. Osman biraz sonra ortadan ikiye ayrılacak olan kereste parçasının yerinde olmak istemezdi. Ağustos ayının güneşi marangoz atölyesini kasıp kavuruyordu. Nerdeyse keresteler alev alacak ve dükkanı içindekilerle birlikte yok edecek gibiydi.  Osman, şerit testerenin keresteleri bölme işini oturup saatlerce izleyebilirdi. … Read more

Fanzin: Çamur | Berna Olgun

Birbirine bitişmiş, biri yıkılsa diğeri onun üstüne kapaklanacak hissi veren, sıvaları yer yer dökülmüş, eciş bücüş evlerin tek göz odalarından yayılan ölgün ışıklar, perdeleri lime lime olmuş camlardan silik birer toz bulutu gibi sokağa yansıyor, ama hiçbir yeri aydınlatmıyordu. Akşamın karanlığı ortalığı kaplayınca, kırık dökük sokak lambalarının cansız ışığında, umut yoksunu, yorgun bedenli gecekondu sakinleri; … Read more

Fanzin: Atlıkarınca | Emine Soysal Akman

Hava aydınlanmak üzereydi. Sabahın mavi tülü bu iki göz derme çatma evin duvarlarından usulca çekiliyor, giderek rengini kaybedip şeffaflaşıyordu. Açık pencerelerden içeri giren hafif esinti arada bir ince perdeleri şişirip dalgalandırıyor, günün ilk ışıkları eşyaların üzerinde biçimleri değişen gölgeler oluşturuyordu. Gamze uyandı, esneyip gerindi. Yattığı yerde sırtını duvara vererek döndü, bir süre uykulu gözlerle odanın … Read more

Fanzin: Aykırı gelen | Hülya Apaydın

Uzun, ince bedenimin otobüsün camındaki yansımasını seyrettim. Saçlarıma düşen akları, yüzümde beliren çizgileri saymazsam, dokuz yıl önce, İstanbul’a giderken de böyleydim. Yaşamımda, devrim yaratansa düşüncelerim oldu. Doğduğum ortamdan bambaşka biriydim. Çocukluğumdan beri, etrafımda olup biteni eleştirir; kendimi hep başka yere ait hissederdim. İnsanların her hareketinde incelik, güzellik arardım. Doğduğum, Karadolu ilçesi, kasaba havasında bir yerdi. … Read more

Fanzin: Ruhuma bir hediye | Berna Olgun

Uçak indiğinde akşam saat 9’du. İstanbul’un kavurucu temmuz sıcağından sonra Riga’nın, tenle dans eden ılık rüzgârı, bana öyle iyi gelmişti ki. Beyaz geceleri yaşıyordu şehir. Güneş; kasvetli, bol karlı kışa inat, bir türlü batmak bilmiyordu Riga’da. Kuzeyin kışları zordu. Yazları doyumsuz. İş nedeniyle çıktığım seyahatlerden biriydi. Süre kısa, iş çoktu. Havaalanı, otel, ve iş yaptığımız … Read more

Fanzin: Nazen | Zeyno Engin Vural

“Ahh be Nazlıcığım,” diyerek iç geçirdi Elif. “Yani böyle mi olacaktı? Böyle mi olacaktı?” diye sitem etti karanlığa doğru. “Bari bir yüzüme baksaydın… Bir gözünü açsaydın Nazlı… Nazlı! Tamam, sen konuşma… Ben anlatırım… Ama geçecek tüm bunlar, yine eskisi gibi olacak. İyileşeceksin. Doktor Amca öyle dedi, babam da dedi hem… ‘İyileşecek’ dediler. Benim başka arkadaşım … Read more