Kurt Vonnegut Jr.: Gerçekle hayali, delilikle bilgeliği harmanlayan yazar

“Bazen sanatın ne işe yaradığını düşünürüm kendi kendime. Kömür madeni dehlizlerindeki kafeslerinde havayı solumaya çalışan serçelerin haline benzetirim sanatçıları. Sanatçılar hassas oldukları için toplumlara gereklidir. Hatta aşırı hassas. Madenlerde çalışan kaslı, yapılı, koskocaman adamların farkına varamadığı öldürücü gazların varlığına dikkati çekmek için oradadırlar çoğu kez…” 1922 yılının 11 Kasım sabahı Amerika’nın Indianapolis kırsalında bir çocuk … Read more

Haruki Murakami: Postmodern edebiyatın çekik gözlü Dali’si

“Neyin en iyi olduğunu kim söyleyebilir? İşte sırf bu nedenle, mutlu olma şansı nerede karşınıza çıkarsa çıksın, başkalarını hiç umursamadan yakalayın onu. Zamanla anladım ki böyle bir şans hayatta iki, üç defadan çok çalmıyor kapımızı ve eğer onu elimizden kaçırırsak ömür boyu pişmanlığa mahkûm oluyoruz.” II. Dünya Savaşı’nın yaralarını sarmaya çalışan Japonya’nın Kyoto şehrinde bir … Read more

Fanzin: Aykırı gelen | Hülya Apaydın

Uzun, ince bedenimin otobüsün camındaki yansımasını seyrettim. Saçlarıma düşen akları, yüzümde beliren çizgileri saymazsam, dokuz yıl önce, İstanbul’a giderken de böyleydim. Yaşamımda, devrim yaratansa düşüncelerim oldu. Doğduğum ortamdan bambaşka biriydim. Çocukluğumdan beri, etrafımda olup biteni eleştirir; kendimi hep başka yere ait hissederdim. İnsanların her hareketinde incelik, güzellik arardım. Doğduğum, Karadolu ilçesi, kasaba havasında bir yerdi. … Read more

Fanzin: Enstantane | Yasemin İlkay

Hastaneden çıkalı nerdeyse bir saat olmuştu. Eve gitmek istemiyordu. Hem güneşin batmasına daha vardı. Karnı da pek aç değildi. Arabasını evinin önüne park edip, yürümeye başladı. Kırmızı ışıkta dönmek için bekleyen, sıkışıp kalmış birkaç aracın arasından sıyrılıp yolun karşı tarafına geçti. Hızlı adımlarla yürüdüğünde Kuğulu Park’a birkaç dakika içinde ulaşabiliyordu. Büfenin önünden geçerken bir paket … Read more

Öykü: Elveda | Fazilet Özkan Por

Uçuşu 14.30’daydı. İki saat önce alanda olmak gerekiyordu; yurt dışı uçuşlarında. Leyla ile kocası Tuncer bırakacaklardı havaalanına.  Önceden kararlaştırmışlardı evden çıkış saatini ama… Mart ayında havanın böyle kötü olacağını hesaplamamışlardı ki!. Sabah on diye konuşmuşlar, bembeyaz karla uyanmışlardı. ‘Yol kapanabilir erken çıkalım’ diyerek; yarım saat önce gelmişlerdi sevgili  komşuları,.. Duyarlı komşularını çok bekletmemek için hazırlıklarını … Read more