
Çocuk edebiyatı, bireyin erken yaşta dil ve bilişsel becerilerini geliştirerek aynı zamanda kimlik algılarını, etik tutumlarını da biçimlendirir. Çocuklara estetik duyarlılık kazandırdığı gibi değerler eğitiminin de önemli bir aracıdır. (Sever, 2019) Bu bağlamda Feray Ünal’ın Yakın Yayınevi etiketiyle 2024 yılında okuruyla buluşan “Olduğun Gibi” adlı masalı çağdaş çocuk edebiyatı içinde kendisine dikkat çekici bir yer edinir. Masal, kendini ve başkalarını olduğu gibi kabul etme teması etrafında örülmüş ve sade anlatımıyla derin bir psikososyal sorgulama içerir. Görünüşün kimliğin önüne geçtiği dijital çağda, hem çocuklara hem yetişkinlere bir farkındalık çağrısı yapar.
Masal, doğayla uyum içinde yaşayan bir köyde geçer. Köyün sakinleri iş birliği ve dayanışma kültürü içinde tanımlanırlar. Bu pastoral ortam bireyin doğayla ve toplumla kurduğu sağlıklı ilişkiyi sembolize eder. Ancak anlatının ilerleyen bölümlerinde karakterlerin fiziksel farklılıklarına yapılan vurgular, okuyucuyu asıl soruya yönlendirir.
İnsanın dış görünüşü onun değerini belirler mi?
Kitabın arka kapağında da Gülay Pamuk benzer sorular sormuş:
Bizi biz yapan şeyler yalnızca fiziksel özelliklerimiz midir?
İnsanın boyunun kısa olması onun sevgi dolu yüreğinin büyüklüğünü gölgeler mi?
Ya da kilolu olması zarif ruhunu örter mi?
Kimin sorduğu önemli değil aslında bu sorgulamaların her biri çocukların empati ve özgüven gelişimini destekleyerek modern toplumun beden politikalarına eleştirel bir bakış getirir. Masalın dili yalın fakat alegorik olarak çok katmanlıdır. Köy mikrokosmos işlevi görürken; doğa unsurları (ağaç, kuş, dere)insanın öz benliğini temsil eder.
Eserin değeri sadece içeriğinde değildir. Çağının ruhuna verdiği yanıt da önemlidir. Günümüz gençliği, sosyal medyanın şekillendirdiği görünüş kültürü içinde bir kimlik inşa etmeye çalışır. Sosyal medyada filtrelenmiş fotoğraflar, kusursuz yüzler ve bedenler, düzenlenmiş benlikler ve ölçülebilir beğeniler bireyin öz değer algısını neredeyse biçimlendirir bir hale gelmiştir. Bu noktada “Olduğun Gibi” dijital çağın bu estetik baskısına karşı masalsı bir direniş metni olarak okunabilir. Feray Ünal, kendini olduğun gibi kabullenme ve özgün olma kavramlarıyla çocukları erken yaşta içsel değerlere odaklanmayı öğretirken yetişkin okura da toplumsal aynanın ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatır. İnsan davranışlarına ve toplumsal sonuçlarına eleştirel bir mercekten bakarız:
“Bu tozların değdiği köylerde tuhaf değişiklikler olmuş. Kiminin boyu kavak gibi uzamış. Kimi mantar gibi yere yapışmış. Bazıları koca bir varil gibi şişmiş. Bazılarıysa ip gibi incecikmiş. Hele tabak gibi kulağı patlıcan gibi burnu olanlara ne demeliymiş? Kimin hangi özelliğini beğenmemişlerse daha kötüsü gelmiş başlarına.”
Ünal’ın anlatımında sezgisel bir havada ilerleyen masal öğretmekten daha çok çocuğun hayata bağlanmasına, ailesi ve çevresiyle sağlıklı ilişkiler geliştirmesine ve iyimser olmasına yardımcı olur. Sever (2008) belirttiği üzere çocuk kitaplarının en önemli işlevlerinden biri “çocuğa kendini ve başkasını anlama fırsatı sunması” dır. Bu masal, çocuklara empati kurmayı kendini koşulsuz sevmenin önemini öğreterek bir bakıma bu işlevi de yerine getirirken bir yandan da onun düşünme ve öğrenme merakını artırır, gülüp eğlenmesini hoş vakit geçirmesini sağlar.
Olduğun Gibi’nin en dikkat çekici yönlerinden biri de genç çizer İdil Yılmaz’ın görsel diliyle Feray Ünal’ın sözel anlatımı arasındaki uyumdur. Yılmaz, illüstrasyonlarında anlatının merkezinde yer alan doğallık ve sadelik kavramlarını biçimsel olarak üreterek metinle hoş bir uyum yakalamıştır. Renk paleti, son derece yumuşak tonlardadır. Pastel dokular masalın samimiyetini desteklemiş ve masala sıcak bir atmosfer kazandırmıştır. Bu durum çocuk kitaplarında görsel anlatının metin kadar “anlam kurucu” olduğu gerçeğini de destekler. Kitapta doğa sahneleri, -örneğin; orman, dere, kuşlar, çiçekler- ilk bakışta bir arka plan unsuru gibi görünse de masalın dramatik yapısını destekleyen simgesel unsurlar olarak belirir. Dere, arınmayı ve sürekliliği; orman, yaşamın çeşitliliğini kuşlar ise özgürlüğü temsil eder. Yılmaz’ın masala uyum sağlayan bu sembolik yaklaşımı; çocuğun görsel algısına yönelik estetik duyarlılığını artırır, metnin felsefi yönünü de besler.
“Olduğun Gibi” masalı görünüş merkezli dijital kültüre karşı içsel güzelliği, dayanışmayı, kendini kabullenmeyi savunan çağdaş bir masaldır. Feray Ünal’ın öğretmen kimliğinden beslenen, yalın ama etkili diliyle İdil Yılmaz’ın duyarlı çizimleri birleşerek çocuk edebiyatımızda özgün estetik bir bütünlük oluşmuştur. Yazının başında sorduğumuz o sorunun yanıtını masalın bitiminde hep bir ağızdan söyleriz:
Gerçek güzellik kalpte başlar.!
“Olduğun Gibi” masalı yalnızca bir çocuk kitabı değil dijital çağın insanına yöneltilmiş sessiz ama güçlü bir kültürel eleştiridir.

















