Neştersiz bir anatomi dersi | Feride Cihan Göktan

Haziran 27, 2023

Neştersiz bir anatomi dersi | Feride Cihan Göktan

Yeni bir kitap. Üstelik ayağının tozuyla Sait Faik öykü ödülü almış. Kitabın adı Anatomi Dersi. Yazar. Ayşegül Devecioğlu. İçinde altı öykü var.

İlk dört öykü kadına ve kadınlığa dair. Daha çok bu coğrafyanın kadınlarına ait olduğu için okura daha yakın gelebilir. Bir kitap veya bir film “kadına dair” dendiğinde genellikle bir kadın çığlığı oluyor. Ataerkil toplumun şablonuna sıkışmış kadınlık halleri. Bu sıkışmışlıkta çığlık çığlığa kadın sesleri. Birçok sanatçı, yazar, çizer, müzisyen eserleriyle bu sesleri bu çığlıkları duyurmaya çalışıyor. Ayşegül Devecioğlu da bunlardan biri.  Bu kitapta bu seslerin ne kadarı duyurulmuş tabii ki her öykü kitabında olduğu gibi hem öykülerin derinliğine hem de okurun okuma tecrübesine ve algılama / hissetme yeteneğine göre farklı farklı olabilir. Okur tarafından bu çığlıklar bazen çok yüksek sesle bazen de bir iç geçirme şeklinde duyulabilir.

Dediğim gibi öyküler kadın sorunsalı üzerine. Ülkemizdeki gibi geleneksel muhafazakâr toplumlarda aşk ve cinsellik kavramlarının karmaşasında kalırız hepimiz. Bir ilişkinin nasıl şekillendiği veya şekilleneceğinin kaosunda hep bu her iki cinsin bebeklikten itibaren birbirinin tamamıyla zıttı “hanım kız / erkek adam” öğretisi vardır. İşte bu nedenle bu ikili ilişkilerin seyri genellikle sancılıdır. Ayşegül Devecioğlu ilk öyküsünde ara başlık olarak bu kaygısını soru olarak dillendirmiş: “bu aşksız bir ilişki mi, yoksa aşkın hallerinden biri mi?” diyerek.

Adını kitabın isminden alan bu öykü insan anatomisinin nesnel bedensel parçalarından ibaret olmadığını her bir beden parçasının içinde ruh denilen kemiklerimizin iliğine kadar işlemiş, beynimizin en ücra köşelerine yuvalanmış göremediğimiz duygularımızın olduğu üzerine. Bu öyküde böyle bir anatomik bir çalışma yapılmış gibi. Neşter yerine kelimelerle.

Kitabın en güzel öyküsü (ki grup olarak da bu öyküde karar kıldık) Siyah Moli. Bir ilişkinin anatomisi işlenmiş yine. Adına aşk denilen ama içten içe hem okurun hem öykü kahramanlarının hissettikleri o huzursuzluk ve derinlerdeki çatışmalar.  Rengarenk akvaryum balıklarının hayatları gibi bir fanusun içinde ve birbirine mecbur.  Öyküdeki isimsiz kadın kahramanımız kendini akvaryumun içindeki siyah moli balığı ile özleştiriyor.  Güney Amerika’daki bir nehirden gelip musluk suyunda yaşamaya devam eden uyumlu siyah moli balığı gibi. Yüzü de yaralı. İlişkinin açtığı derin bir yara ile akvaryumda dolaşan siyah moli balığı gibi. Ne yazık ki bu molileri kurtarmak için akvaryumun suyunu boşaltmak gerekiyor. Ölümleri yaşamalarından daha anlamlı olabilir çünkü.  Evet bu öyküsü diğerlerine göre oldukça dokunaklı ve derinlikli.

Emma Ceviz Ağacında isimli öyküde aile içi yabancılaşmış ilişkiler ve halı altına süpürülen gerçeklerin dillenmesi var. Mutsuz kadınlar ve sahte erkeklikler.  Bir ceviz ağacının gölgesinde oturmak gibi güvensiz birliktelikler.

Başı daima dik durmalı. Bence bu öyküde yazar bir şablon deyimi tekrarlayarak ve hatta absürt bir son kurgulayarak akılda kalıcı bir hale sokmaya çalışmış. Evet insanlar özellikle kadınlar başlarını hep dik tutmalı. Bu öykü için bu kadar söyleyebilirim.

Ayşegül Devecioğlu’nun yer yer öfkeli, yer yer üstü kapalı ve feminist bir damarla yazılmış bu öykülerini özellikle Siyah Moli’yi okuduktan sonra diğer öykü kitaplarını da eğer okumadıysanız okumak isteyebilirsiniz.

edebiyathaber.net (27 Haziran 2023)

Yorum yapın