Müge İplikçi’den “Saklambaç”

Ekim 1, 2013

Müge İplikçi’den “Saklambaç”

Müge İplikçi’nin gençlere yazdığı “Saklambaç” adlı roman, ON8 Kitap tarafından yayımlandı.

“Ahmet Amca onları mağaraya sakladı. Diğer sağ kalanlarla orada buluştular. Komşu köyün insanlarıyla. Gökten mermiler o zaman yağdı. Kimisi mağarada kalmayı tercih etti, kimisi yürümeyi, devam etmeyi. Hayatta kalanlar bir tren istasyonuna kadar gidebildi; istasyonsa başka yollar demekti. Uzun, çok uzun sürdü yolculuk. Nedense aklında en çok o sarı vaşak kaldı. Belki bu yüzden, sonraki hayatı o kedi benzeri vaşağın ona çizdiği yol oldu. Hem var, hem yok. Benim dedemdi o. Ne tuhaf değil mi, hayatını hiçbir kitap yazmadı.”

“Gerçek yorar insanı. Yalandan beslenenleri ürkütmemek lazım! Yalan, bu dünyada gerçeğin kendisinden daha hükümlüdür,” diyor Funda’nın dedesi Sami Bey. Her şey, istenilen “çerçevede” cevaplanmamış bir sınav sorusuyla başlıyor ve umulmadık bir anda beliren bir suç şüphesi, ortalığı bir günde birbirine katıyor. Funda, içinde yaşadığı tüm bu okul, aile ve kimlik cenderesinden bir çıkış yolu ararken, sessizce es geçilmeye çalışılmış bir geçmişin silik ayak izlerini takip ediyor. Bu yol, izlenme rekorları kıran bir televizyon programının AVM’den bozma stüdyosuyla kesiştiğindeyse, belleğin zamansız ve kuralsız oyunları başlıyor.

Unutturulmak istenmiş gerçekler, medya uyuşturucusunda çözünmeye bırakılmış acılar… Bazen tatsız bir oyun, bu saklambaç. Hele ki senden istenen, hafızanı susturmansa. Müge İplikçi, yeni romanında, resmi söylemlerin kalın perdesiyle ihlal edilen gerçeklerin izini sürerken, birbiriyle kavgalı iki dönemin arasına sıradışı bir bellek koridoru açıyor.

1966’da İstanbul’da doğan Müge İplikçi, İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Aynı üniversitede Kadın Sorunları ve Araştırma Bölümü’nde ve Ohio Eyalet Üniversitesi’nde (ABD) uzmanlık öğrenimi gördü. Özellikle kadınların çağımızdaki konum ve ilişkilerini ele aldığı Perende (1998), Columbus’un Kadınları (2000), Arkası Yarın (2001), Transit Yolcular (2002) ve Kısa Ömürlü Açelyalar (2009) adlı öykü kitaplarıyla tanındı. Toplumsal duyarlılığın ön planda olduğu öykülerinde, iç yolculukları da gözardı etmedi; duyguların burgacına dalmanın yarattığı başdönmesinden kaçınmadı. 1996 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri birinciliğini ve 1997 Haldun Taner Öykü Ödülü üçüncülüğünü alan İplikçi, Kül ve Yel (2004), Cemre (2006), Kafdağı (2008) adlı romanlarında çağını sorguladı. Hem yazar hem de gazeteci kimliğiyle “gençlik” ve “suç” kavramları üzerine düşündü, düşündürdü. İlk resimli çocuk kitabı Uçan Salı’yı (2010), taş attığı için dört duvar arasına konan çocuklar üzerine yazdığı Yalancı Şahit (2010) adlı ilkgençlik romanı izledi. Koşuyolu: Dünyalar Kadar’da (2010) İstanbul’un semt tarihi dizisi kapsamında, çocukluk anılarını anlattı. Öyküleri, yurtiçinde ve dışında çeşitli seçkilerde yayımlanan İplikçi’nin romanları da yabancı dillere çevrildi. Civan (2012, roman) ve Tezcanlı Hayalet Avcıları’nın (2013, öykü) ardından yazdığı gençlik romanı Saklambaç (2013), saklanmak istenen gerçekler konusunda ironik bir yaklaşım.

edebiyathaber.net (1 Ekim 2013)

Yorum yapın