Mazarin Mavisi: Bir değişim/dönüşüm hikâyesi | Meltem Dağcı

Nisan 4, 2020

Mazarin Mavisi: Bir değişim/dönüşüm hikâyesi | Meltem Dağcı

Cem Kalender’in “Mazarin Mavisi” romanı Gerçek bir hikâyeden diye söze başlıyor. Handan Kara karakteriyle karşılaştığımda trans kadın Hande Kader’in yüzü ve yazmaya çalıştığım (yayımlanmamış) bir köşe yazım belirdi gözümde. Benzer hisler içerisinde kitabın başındaydım ve bu kitabın başlangıcındaysa Tuna vardı.

Romanda Tuna, Handan ve Nurten karakterleri bize eşlik ediyor. Bambaşka hayatların kesitleri, karakterlerin ruhu, bedenin altındaki kimlik ve “öteki ” kavramının altına sıkıştırılmış Handan ile bütünleşiyor adeta. LGBT+ bireylerin iç dünyasını, yaşadıklarını ve kullandıkları jargon diline kadar gözlenmiş ve ince detaylara çalışılmış olduğunu anlamak mümkündür. Kitabı samimi, yalın bir dille ve akıcılıkla okumuş olmanın yanında atmosferi okura yansıtabilmek de büyük bir özveri. Önceki romanlarında da ele aldığı farklı toplumsal olaylardan da biliyoruz ki Cem Kalender kalemini ürkek tutmuyor, hikâyeyi temel aldığını düşündüğüm romanlarında cesaretle ilerliyor.

Tuna sakin, biraz daha içe dönük karakter. Farklı, kendi dünyasını yaratmaya çabalayan bir çocuk. Tuna’nın kelebeklere olan ilgisi başta aileyi tedirgin ediyor. Kelebekleri seven Tuna, onlarla kendini bağdaştırıyor. Benliğini kelebeklerle hayal eden Tuna, bir değişim/dönüşümü ruhunda yaşamaya başlıyor. Handan ise bir başına çocuk yetiştirmenin zorluğuyla karşı karşıya kalır. Anne-çocuk düzleminde bazı gerginliklerin yaşanılması da kaçınılmaz olmuştur. Nurten ise biraz daha oğlu Özgür’e düşkün bir kadındır, evcimendir. Annelerin sergilemiş olduğu klasik tavırları Nurten de görmemiz hiç zor değildir. Sevginin aşırı sahiplenme, koruyup kollamanın yasak getirmeye varan tutumların doğruluğu tartışılır. Sadece oğlunu sevdiği için yaptığını ya da Özgür’ün kız arkadaşının ona yakışık kalmadığını düşünmesinin sebebi sevgi değildir sanırım.

Mazarin Mavisi, Beyoğlu’nun ünlü sokağı Küçük Bayram’da geçiyor. İstanbul merkezli roman tarih olarak biraz daha eskilere götürüyor bizi. 80’lerin sonuna. Lubunya dünyasında görülen devlet baskısı bir mücadeleyi doğuruyor. Handan’ın çocukluktan itibaren kurduğu hayal bir polis baskınıyla sona eriyor. Ötekileştirilmenin sınırı, devlet baskısının zorbalığıyla kamçılanıyor. Güçsüzleri yıkmaya dayanan bir dünyanın kendilerini azınlık ya da çoğunluk diye sınıfsal olarak ayrım yapmak zorunda bırakılan bireylerin olağanüstü yaşamlarıyla karşılaşıyoruz. Handan ve arkadaşları için zorlu bir varoluş çabası içerisinde bırakılmaları soyut bir biçimde yüzümüze çarpabilir ama hissetmek sanırım daha yoğun duygular yaşatır. Bir nevi LGBT+  mücadelesinin içerisinde buluyor kendini Handan.

“Mazarin Mavisi” bir trans çocuğun ailesi ve kasabasından koparak kendi “özgür” yaşamının peşinden gidenleri ele alıyor. Cem Kalender okuru sıkmadan,  konunun özünden kopmadan ve çarpıklaştırmadan sakin sulara bırakıyor dönüşüm hikâyesini.

edebiyathaber.net (4 Nisan 2020)

Yorum yapın