Mark Twain’in kaleme aldığı Kral Leopold’un Kendi Kendine Konuşması, Emir Burak İşler çevirisi ve Oku Yayınları etiketiyle raflarda yerini aldı.
Bu kitabı elinizde tuttuğunuzu sanıyorsunuz ancak Leopold ve adamları tarafından tembel olduğunuz için eliniz kesildi. Kongo büyük bir soykırıma sahne oldu, Belçika Kralı II. Leopold 20 milyona yakın insanı tembel oldukları, yeteri kadar kauçuk toplamadıkları için öldürdü. İnsanların elleri, ayakları kesildi ve dünya bu olaya karşı büyük bir sessizlik içinde kaldı. Yaşananlar o kadar sarsıcıydı ki Kongo’da kısa süreliğine olanlara tanık olan Joseph Conrad hiçbir zaman suçluluk hissini atamadı, bu vahşet üzerine “Karanlığın Yüreği”ni yazdı.
Ancak Mark Twain’in kitabıyla bu olaylara doğrudan dikkat çekilebildi, ve tarihte ilk kez uluslarası insan hakları kampanyası başlatan kitap oldu. Kitap, siyasi hiciv türünde bir kurgu olsa da Mark Twain, dönemin raporları ve tanıklıklarına da yer vererek belgesel niteliği de taşıyan ve Kongo vahşetini ya da daha doğrusu insanın para hırsını anlatan en önemli kitaplardan birini kaleme almış oldu. Emperyalizm karşıtlığını ve sivri dilini sakınmadan saldıran Mark Twain, hepimizin aklında olan bir fikri; bir diktatörün etrafında olan biteni kontrol edemeyince odasında nasıl krizler geçirebileceğini akıldan çıkmayacak bir biçimde canlandırıyor.
120 yıl sonra, Kongo katliamlarına dair özel fotoğraflar ve Oku Yayınevi’nin notlarıyla ilk kez Türk okurla buluşuyor.
“Kaba kuvvet övünülecek şey değil, çünkü ona sahip insanın gücü sadece diğerlerinin güçsüzlüğünden kaynaklanan bir tesadüftür.” – Joseph Conrad
Kısaca Tanıtım
Kitap, 5 Şubat 1885’te Kongo’nun Kral II. Leopold’un özel mülkü ilan edilmesiyle başlayan ve 1908’te sona eren Kongo halkının kıyımına dikkat çekmek için bizzat İngiltere’de kurulmuş Kongo Reform Birliği tarafından Mark Twain’den istenmiş yardımın sonucudur. Bu özelliğiyle ilk uluslararası insan hakları kampanyasını başlatan çok önemli bir kitaptır.
“Kral Leopold’un Kendi Kendine Konuşması” siyasi hiciv türünde bir kurgu, neredeyse unutulmuş bir tür ve bu türe ait bir kitabı yayınlayarak yeniden canlandırdığımız için mutluyuz. Kitap boyunca aslında tam olarak hepimizin aklından geçen bir düşüncenin yansımasını okuyacaksınız; bir diktatör etrafında olan biteni kontrol edemezse odasında nasıl krizler geçirir? Mark Twain, Leopold’un öfkeli öfkeli kendi kendine konuşmasını o kadar akıcı ve süratli yazmış ki aklınızda canlandırmakta hiç sorun yaşamıyorsunuz. Tabii sadece hiciv olmaktan öte, bir barbarlığı insanlığa duyurma görevi de yüklendiği için zaman zaman türün dışına çıkarak ve dönemin önemli raporlarından, tanıklıklarından alıntılar yaparak adeta bir belgesel işlevi görüyor.
Bu kitabın sadece emperyalizm ve onun karanlık suçlarını ortaya saçacağını değil aynı zamanda bir başka edebiyat eserinin de daha iyi anlaşılmasına yol açacağına umuyoruz, Joseph Conrad’ın 1899 tarihli “Karanlığın Yüreği”. Altı ayını Leopold’un yönetimi altındaki Kongo’da çalışarak geçiren Conrad, gördüğü olaylar karşısında elinden hiçbir şey gelmediği gerçeğinden o kadar zarar görür ki kendini bu sistemin çalışmasına neden olan biri olarak görür ve suçlu hisseder; bunun sonucunda da “Karanlığın Yüreği”ni yazar.
Yazar Hakkında
Mark Twain, 30 Kasım 1835’te Missouri, Florida’da dünyaya geldi. Asıl adı Samuel Langhorne Clemens’di, Mark Twain adını bir denizcilik teriminden türetmişti, suyun derinliğini ölçen mürettebat “işaret ikide” diye bağırırdı ve bu suyun iki kulaç olduğu anlamına gelirdi. 11 yaşındayken babası ölünce okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldı. Yerel gazeteler için dizgicilik yaptı, sonrasında abisi Orion’ın sahibi olduğu yerel gazetede çalıştı. Daha sonra abisiyle beraber battı. Bundan sonra gezmeye başladı ve bu gezilerine dair yazıları çeşitli gazetelerde yayınlandı. Ve sonra Missippi Nehri’ndeki etkisi yıllarca sürecek gezilerine başladı ve kaptanlık ehliyeti aldı, bir süre buharlı gemilerde çalıştı. Amerikan İç Savaşı sırasında Missippi Nehri trafiğe kapanınca Nevada’ya altın ve gümüş aramaya gitti, ancak geçimini sağlayan yine yazı oldu. Nevada’daki deneyimini daha sonra 1872’de “Roughing It” adıyla kitaplaştıracaktı. Bir süre San Fransisco’da çeşitli gazetelerde yazdı ve burada hem ahlaki hem de mizahi üslübuyla kurumlara iğneleyici tarzda yazılar kaleme aldı, yerel polis departmanıyla onlar hakkında yazdığı bir yazı yüzünden başı derde girince burayı terk etmek zorunda kaldı. 1865’te “Jim Smiley and His Jumping Frog” adlı öyküsünün gazetelerde yayınlanmasıyla ilk büyük çıkışını sağladı. Seyahat yazıları yazması için işe alındı, Avrupa ve Orta Doğuya dahi seyahat gerçekleştirdi, bunları “The Innocents Abroad” adıyla kitaplaştırdı. 1873 yılında toplumsal eleştiriye kaydı ve Charles Dudley Warner ile birlikte “The Gilded Age” adlı romanı yazarak büyük şirketlere, Amerikalıların zengin olma takıntısına saldırdı. Daha güvenle para kazanabilmek için kendi yayınevini kurdu ve mizahi dilini kaybetmeden ırkçılığı sert bir şekilde eleştirdiği “Huckleberry Finn’in Maceraları” adlı eserini 1884 yılında buradan yayınladı. 1894 yılında yayınevi de batınca para kazanmak için seminerler vermek üzere dünya turuna çıktı, bu sırada Avrupa devletlerinin sömürge arzusuna tanık oldu, ayrıca Filipin-Amerikan Savaşı da patlak verince tamamen öfkeyle doldu ve Amerika’ya dönüp de işlerini rayına oturtunca kendini Anti-Emperyalist ilan etti. 1905 yılında “Kral Leopold’un Kendi Kendine Konuşması”nı yayınladı. 1901 yılından 1910’daki ölümüne kadar Anti-Emperyalistler Birliği’nin başkan yardımcılığını yaptı.
Çevirmen Hakkında
Emir Burak İşler, İstanbul’da doğdu. Psikoloji bölümünden mezun oldu. Kısa süreliğine ABD’de bulunan 988 İntihar ve Kriz Yaşam Hattı’nda çalıştı. Kitapçılık yapmaktadır. İntihara Ayrılan Zamanlar (2024) adlı bir romanı bulunmaktadır. Savaşa Karşı Savaş (Ernst Friedrich) ve Faşizmin Boyunduruğu Altında Sanat Yapmak (Beth Pickens) adlı eserleri Türkçeye çevirmiştir. Türkçeye eserler kazandırmaya ve yazmaya devam etmektedir.