Sevgi, bir yanıyla, aynı yöne bakmaktır.
Bir insanın kendine verebileceği en güzel hediye, yarım kalan hayallerini tamamlamasıdır bana kalırsa. “Sevgi” hakkında sıklıkla düşünen biri olarak bu konu hakkında yazmak istememin tohumları uzun zaman önce içime düştü. Böylece bu yazım da, kendi zamanını kendi belirleyerek, bu zamanlarda ortaya çıkmayı uygun buldu.

“Sevgi”, insanlar arası ilişkilerimizde en temelde, en etkileyici ve en güçlü olan duygu benim için. Bu duygunun büyüyüp yeşerebilmesi için ilişkiyi yaşayan kişilerin ortak katkıları gerekiyor tabii, ama bu konuda nasıl bir denge sağlanabilir ve “sevgi” dediğimiz en güçlü bu duygu nasıl sağlam bir dayanağa bağlanıp oradan beslenebilir?
Yazımın başlığı “Lekesiz Sevgi”. Yazıma bu başlığı seçerken aslında üzerinde durmak istediğim iki sözcük var. Bunlardan biri “sevgi” diğeri de sevginin “saf, kirlenmemiş, başkasına hiçbir karşılık beklemeden verebileceğimiz” hali. Bu nedenle ben, sevginin bu haline “lekesiz sevgi” demeyi uygun buluyorum.
“A-Mor”: Ölümün yokluğu
“Sevgi” hakkında düşünürken onun Latince kökenli “amor” sözcüğüyle bağı aklıma geldi. “Amor” sözcüğünün Türkçe karşılığı “aşk”; bunu sanırım çoğumuz zaten biliyoruz. Bir de, “amor” sözcüğünün anlamıyla ilgili ipucu yakalamaya çalışırken bu sözcüğün yapısına, etimolojik kökenine bakabiliriz. “A-mor”, “ölümün yokluğu” demek bir yandan da. Bu da, “seni seviyorum” demenin ne demek olduğunu açığa çıkarıyor. “Seni seviyorum” dediklerimiz için “senin ölmeni hiç istemiyorum, senin hep yaşamanı istiyorum” diyoruz aslında. “Sevgi”nin bu ifadesi, beni hep çok etkileyen ifadelerden biri. Böyle bakıldığında, “sevgi” dediğimiz bu güçlü duygu, yaşatan ve canlandıran, hepimizi hayata bağlayan, dahası bizi hayata bağlamakla kalmayıp hayatımızı katlanılabilir hale de getiren bir duygu olarak her birimizin yaşamlarının neredeyse bütün bölümlerini yönlendiriyor.
Sevgiyle baktığımız her şey büyür
Kalbimizi kurutmayan, içimizin sürekli ıslak ve sıcacık kalmasını sağlayan ve en azından benim için en güzel duygular sıralamasında birinci sırada yerini alan bir duygu sevgi. Dahası, yaşadığımız bu hayatta her yeni günle birlikte ve günlerin getirdiği her şeye rağmen hem kendimiz için hem de önce sevdiklerimiz sonra da başka insanlar için, hatta hiç tanımadığımız insanlar için bile, güzel ve iyi bir şey yapmamızın yolunu açıyor ve ilişkilerimizdeki her türlü derin bağın kurucusu olarak karşımıza çıkıyor bir yandan da. Böylelikle, kalbimizi genişletip her birimizin hem başkalarıyla hem de kendimizle güçlü, derin ve uzun süreli, belki de yaşam boyunca devam edecek, bağlar kurabilmemizi sağlıyor.
Sevgiyle baktığımız her şey büyüyor bana kalırsa aynı zamanda. Bu da, sevginin gelişme, olgun hale gelme, olgunlaşmayla da bir bağı olduğunu gösteriyor.
Sevgi, iki kişinin de karşılıklı olarak birbirlerine en doğal, en saf ve en yaralı yanlarını gösterdikleri bir duygu, bütün bunlara yer açan bir duygu. Böyle olunca, kişi-kişi ilişkisi olarak düşündüğümüzde, iki kişi de birbirlerinin bütün hallerine tek başlarına tanıklık ediyorlar. Birbirini gerçekten seven, aralarında derin ve yaşam boyunca süren bağlar oluşturmak isteyen iki kişi, en kırılgan, en acıyan yanlarını birbirlerine açtıklarında ve neyseler o olarak birbirlerinin gözlerinin içine baktıklarında böyle bir hal tabii ki her iki kişinin de aynı zamanda birlikte büyüyüp olgunlaşmasına karşılık geliyor. Bu hayatta benim için yaşanması gereken en güzel dönemler arasında böyle bir dönem yer alıyor.
Kişilerin hayatlarının bu döneminde her iki kişiyi de değiştirip dönüştüren, kişileri besleyen, onların birlikte büyümelerini sağlayan gerçek sevgi, birbirlerinin yaşarken karşılaşabilecekleri bütün hallerini gerçek anlamda taşıyan, o bütün hallere yaşamın tamamında katlanabilecek olan kişilerin karşılaşmasıyla ortaya çıkıyor bana kalırsa. Böyle karşılaşmalar rastlantıyla yaşanırlar çoğu kez, ama hayatımızın yönünü bütünüyle değiştirirler. İşte böyle karşılaşmalar yaşayarak deneyimlediğimiz sevginin bu hali, bana göre, “lekesiz sevgi”nin oluşmasının zeminini hazırlar.
Sevginin “saf, kirlenmemiş, başkasına hiçbir karşılık beklemeden verebileceğimiz” hali
“Lekesiz sevgi”, aslında, sevginin “saf, kirlenmemiş, başkasına hiçbir karşılık beklemeden verebileceğimiz” haline karşılık gelir bana kalırsa. Ben, “lekesiz sevgi”den böyle bir hali yaşamayı, bu hali deneyimlemeyi anlıyorum; başka hiçbir bozucu etkenin araya girmediği, böyle bir bağ oluşturulmak istenirken sadece sevgi duygusunun yaşanmak istendiği bir hali… Birbirini gerçekten seven iki kişinin hayatta birbirlerine verebilecekleri en güzel hediye de, birbirlerine bu hali yaşatmak bence.
Kalbimize değen çok güzel karşılaşmalar yaşamamız dileğiyle…

















