Kazuo Ishiguro’nun Beni Asla Bırakma Romanı Üzerine Kısa Bir Deneme | Eylem Hatice Bayar

Ekim 8, 2025

Kazuo Ishiguro’nun Beni Asla Bırakma Romanı Üzerine Kısa Bir Deneme | Eylem Hatice Bayar

Sinop’ta bir okuma grubumuz var. Aslında ismi kitap kulübü ama ben okuma grubu diyorum. Herkes bir kitap önerisinde bulunuyor ve kitaplar listelenip sırayla okunuyor. Herkes okuduktan sonra o ay okunan kitap üzerine tartışılıyor. Hoş bir etkinlik. Bunu metropollerde para karşılığında yapıyorlar. İşte bir taşra güzelliği!

Ben bu seneki etkinliklere katılamadım, ancak son kitap benim önerimdi. Kazuo Ishiguro’nun Beni Asla Bırakma romanı. Kitabı daha önce okumuş çok beğenmiştim. Benim önerim olduğundan son toplantıya katıldım. Ve katılmadan önce hızla tekrar okudum kitabı. İlk okumamda da bu sonuncuda da genel kanıyla ters düştüğümü gördüm. Okuyanların çoğu nasıl ve kimden klonlandıklarını bilmeyen ve klonlanma amaçları “insanlar”a organ bağışlamak olan bu klon insanlara acıyordu. Ben ise acınacak bir şey göremiyordum bir türlü. Göremiyorum. Benim gördüğüm hayat. Evet tüm çıplaklığıyla hayat. Ama önce kitabın konusunu biraz daha açmam gerek. Anlatıcımız Kathy’nin kendini tanıtmasıyla başlıyor kitap. Onun anlatımıyla Hailsham adlı okula gidiyoruz. Bu okuldaki çocuklar “insan”lara organ bağışlamak yani onların ömürlerini uzatmak için klonlanmıştır. Bunu bilerek özenle yetiştirilirler. İçe kapalı bir topluluktur burası. Dışarıyla tek bağlantı Madam adlı bir kadındır ve dışarıdan satış için getirilen nesneler. Madam öğrencilerin sanatsal üretimlerini galeri için toplamaktadır. Ancak Madamın bunu ne için yaptığı çocuklar için bir muammadır. Evet bu çocuklar klonlanmıştır fakat Hailsham’daki yaşantıları bir yatılı okul yaşantısından çok da farklı değildir. Dışarı çıkamazlar ancak içeride kendi aralarında kurdukları dünyada onlar da ergenliğin ve büyümenin sancılarını, kafa karışıklığını, kendi özel durumlarının yarattığı kaygılar ve düşüncelerle birlikte yaşarlar. Kathy, Ruth ve Tommy ekseninde dostluk ve sevgililik ilişkilerine tanık oluruz. Bağışçı Ruth ölmeye yaklaştığı bir zamanda sonradan bakıcısı olan Kathy’e Tommy ile Kathy’i onların çok iyi anlaşacaklarını bile bile kendisinin ayırdığını itiraf ettiğinde, aralarında sahici bir ilişki kurulur. Klondurlar, ancak hepsinin karakteri farklıdır. Kathy gerçekçidir, Tommy öfkeli, Ruth ise kıskanç.

Bir de sergiler ve takaslar var. Yılda dört kez düzenlenen sergilerde öğrencilerin yaratımları sergilenip satılıyor ve karşılığında takas kuponları alınıyor. Bunlarla beğenilen şeyler satın alınıyor. Bir de satışlar var. Bir kamyonetle dışarıdan gelen eşyalar yine kupon karşılığı satılıyor. İşte romanın adı olan “Beni Asla Bırakma” Kathy’nin bu satışlardan aldığı kasetteki bir şarkının adı. Kathy bu şarkıyı çok seviyor. Kucağında bir yastıkla -ki onu bir bebek olarak düşünüyor- dinliyor bu şarkıyı. Şöyle diyor;

“Dinlerken çocuğu olmayan bir kadın hayal ederdim, bütün hayatı boyunca çocuk istemiş bir kadın. Sonra bir mucize eseri kadının bebeği olur. Bebeğini kucağında sımsıkı tutar ve yürürken şarkı söyler. “Bebeğim, beni asla bırakma.”” Kathy bunu yaşadığı sırada asla çocuk sahibi olamayacağını bilmemektedir. O, bu düşüncelerle yavaşça dans ederken birden kapıda Madamın olduğunu fark eder. Madam ona bakarak ağlamaktadır. Daha sonra anlayacağımız üzere Madamın ağlama nedeni Kathy’nin düşünceleriyle bağlantılı değildir. Madam kötüleşen dünyaya ağlamaktadır.

Bu arada yayılan bir söylentiyle birbirlerine gerçekte aşık olan çiftlerin birkaç yıl erteleme alacaklarına dair bir inanç yayılır. Buna göre aşkları yarattıkları sanat eserleriyle kanıtlanacaktır. Ancak Kathy ve Tommy bu amaçla Madamı ziyarete gittiklerinde bunun böyle olmadığını öğrenirler. Erteleme söz konusu değildir.

Genelde romanların sonlarını unuturum. Ancak bu romanın sonu zihnime kazındı diyebilirim. Kathy, İngiltere’nin doğusunda kimsenin uğramadığı, çöpler ve dallara takılmış naylon parçalarından başka hiçbir şeyin olmadığı Norfolk’ tadır. Gözlerini kısıp çocukluğundan bu yana kaybettiği her şeyin oraya sürüklendiğini hayal eder. Ve şöyle der;

“şimdi burada, hepsinin önünde duruyordum ve yeterince beklersem, tarlaların ötesinde, ufuk hattında ufacık bir figür belirecekti, onun Tommy olduğunu görene kadar yavaş yavaş büyüyecek ve bana el sallayacak, belki seslenecekti. Hayalim bundan öteye hiç gitmedi- buna izin vermedim- ve gözyaşlarım yüzüme aksa da ne hıçkırarak ağladım ne de kontrolümü kaybettim. Sadece biraz bekledim, sonra arabaya döndüm; nerede olmam gerekiyorsa oraya gitmek için.”

Evet işte böyle bir hikaye. Çözemediğim yerler var hala. Kitabın ismi mesela. Bir de nedense Deniz Gezmiş’i ve Kenan Evren’i düşündüm okumayı bitirdikten sonra. Biliyorsunuz biri çok genç yaşta öldü, idam edildi. Diğeri uzun yaşadı ama ne fayda. Sanırım bu kitap bu durumla ilgili bir şeyler söylüyor.

Not: Yedi sene önce yazdığım bu yazıyı tekrar okuduğumda anladım ne demek Beni Asla Bırakma. Kalan aşk ve dostluktur. Gerisi yalan.

Yorum yapın