Kalemi kayısı kokulu yazar: Necati Güngör | Tacim Çiçek

Mart 4, 2024

Kalemi kayısı kokulu yazar: Necati Güngör | Tacim Çiçek

Necati Güngör, 1949 Malatya doğumlu. İ.Ü. Hukuk Fakültesinde öğrenciyken yayımlanır ilk öykü kitabı. ‘Ah yeni bir kitabı yayımlansa da okusam, dediğim yazarlarımızdan biri de o,’ diyor sevgili yazar Adil İzci. Ben de okuduğum birkaç kitabındaki dili, kendine has anlatımı yüzünden ve ayrıca doğduğu yerin çevresini de neredeyse avucumun içi gibi bildiğimden ona kalemi kayısı kokulu yazar demek isterim. O sadece bir yazar ve gazeteci değil. Yayınevlerinde redaktörlük, editörlük, gazetecilik ve reklam yazarlığı yapmış. Yer­yüzünde İki Gölge (1982) adlı kitabı nedeniyle sıkıyönetim mahkemesinde yargılanmış, kitabı toplatılmış. 1990’da TRT İs­tanbul Radyosunda altı ay süreyle Edebiyatçılar Edebiyat Öğretmenlerini Anlatıyor adlı haftalık program hazırlamış. Bir özel televizyon kanalında haber redaktörü olarak çalışmış. Çok yönlü biri olan Güngör, sevdalısı olduğu İstanbul’da gerçekleştirmiş bunları.

Öykü, anlatı-röportaj, çocuk kitabı, derleme ve yayına hazırlama alanında yayımlanmış eserleri yirmiden fazla. Yunus Nadi Öykü Ödülü, Türk Dil Kurumu Öykü Ödülü, Ömer Seyfettin Öykü Ödül Abdi İpekçi Barış ve Dostluk Ödülü de dâhil pek çok ödülün sahibi. İlk öyküsü 1968’de, Malatya’da çıkan Oluş dergi­sinde yer almış. Öykü ve yazıları sonraki yıllarda Yansıma, Yeni Dü­şün, Yeni Dergi, Negatif, Hürriyet Gösteri, Türkiye Defteri, Yaşasın Edebiyat, Cumhuriyet ve Hürriyet gibi dergi ve gazetelerle, sanat sayfalarını hazırladığı Politika ve Aydınlık’ta yayımlandı. Ko­nularını çocukluğunun geçtiği yörelerin gerçek yaşamından alır. İşlek bir dil ve duyarlı bir anlatımla yansıtır içselleştirdiği o yaşanmışlıkları… Bu açıdan bakıldığında yetkin bir çocuk edebiyatının akla gelecek isimlerinden biridir Necati Güngör. Sanatçıların Çocukluk Öyküleri alt başlığını da verdiği Karanlıkta Parlayan Çocuklar adlı kitabı Aralık 2023’te Metinlerarası Kitap etiketiyle okurla buluştu. Yazar, bu kitabıyla beni iki açıdan şaşırttı. 150 sayfada kimi yazar, kimi şair, kimi ressam, kimi sahne sanatçısı, kimi karikatürist, kimi aydın, kimi sporcu, kimi de sinemacı ve tiyatrocu kadın ve erkek 90 kadar kişiyi anlattığı kitabını, benzerlerinden biri sandım,  gelişigüzel karıştırıp baktığımda; ilki bu. Diğeri de okuyup bitirdiğimde hiç de öyle olmamasıydı…

Bu iki sonucu da, her dış uyaranın insana kendine benzer şeyler anımsatmasına bağlıyorum. Meşhur Olan Fakir Çocuklar adında Saliha Şahan ve Recep Şükrü Apuhan’ın da, başkalarının da kitapları var. Bu gibi kitapların temel ve ortak noktası yetişkinlerden çok ilköğretim ve ortaöğretim öğrencilerine seçtikleri yerli-yabancı kimi örnek hayatlar sunmalarıdır. Ekonomik koşullarından yakınan, umutsuzluğa düşen, hatta her şeyden vazgeçenlere, yapanlar nasıl yapmış tarzı bilgiler aktarmalarıdır. Tanınmış isimlerin türlü zorluklarla geçen çocukluk, ilk gençlik yıllarının biraz da kurgulanarak anlatılmalarıdır. O hayatlardan öğrenileceklerin olduğu düşüncesinin sonucudur bu tür kitaplar. Bu alandaki kitaplar sadece dediklerim ve bezerleri de değil, Asi Kızlara Uykudan Önce Hikâyeler ve Asi Delikanlılara/Erkeklere Uykudan Önce Hikâyeler başlıklı çeviri ve taklit kitaplar da var. Okuyup bitirdiğimde bunlar gibi olmadığını görmek beni sevindirdi doğrusu, Sanatçıların Çocukluk Öyküleri alt başlığı bana yaşattı o iki şaşkınlığı. Keşke bu alt başlık olmasaymış… Anlatılan kişilerin ‘örnek hayatlar’ çizgisinde ele alınmış çocukluk ya da ilk gençlikleri değil çünkü. Alanlarındaki yeteneklerini ortaya çıkaran anekdotlar, anlatılar var. Şairlerin, yazarların birbirine el vermesi, paylaşımları yanında çok azının çocukluk ve ilk gençlik anıları da var. İnsanın burnunun direğini sızlatan anlatılara pek fazla değinmeyeceğim ama kitap hakkında ön bilgi edinmek isteyen olabilir diye kısa birkaç örnek vereceğim.     İlk başlarda şiirlerinin görünür olmasını istemeyen Cemal Süreya, yazarın hakkında en çok yazdığı kişi. TRT’nin açtığı müzik yarışmasında Mustafa Sağyaşar birinci olduğu için ikinci olup elenen Muzaffer İzgü, belki de mizah yazarı olmayacaktı birinci olsaydı. Muzaffer Buyrukçu’nun yazarlık yolundaki çıraklığı sabrın ne kadar gerekli olduğunun kanıtı. Fatih Terim ve Ahmet Erhan… İkisi de Adanalı.  Ahmet, Adana Erkek Lisesinde ve Adana Demirspor’un genç takımında 6 numalı oyuncu.  Fatih de A Takımı’nda…  Ahmet, Adıyamanspor’la oynadıkları maçta, karşı takımın sağbek’i kaval kemiğini kırınca bırakmış futbolu ve has bir şair olarak nam saldı. Fatih Terim ise spor camiasında bilinen biri… Kemalettin Tuğcu’nun engelini aşma ve kendini yetiştirme hikâyesi burnumun direğini sızlattı. Kerim Korcan’ın yazar olma tutkusu, azmi de bir o kadar etkili…  Aziz Nesin’in ta çocukluktan beri sürdürdüğü Doğrucu Davut’luğu… Hababam Sınıfı’nın yazarı Rıfat Ilgaz’ın anlattığı öğrenciler gibi olması… Ayrıcalıklı olmayı sevmeyen İlhan Selçuk’u… Atını, kurt çemberinden kurtarıp Garip Tatar nam-ı diğer Ümit Kaftancıoğlu’nu…  Acı elma tohumu sayesinde hayatı değişip iyi ve has bir yazar olan Osman Şahin’i… Nuran Damcıoğlu ile aynı sahnenin tozunu yutan yazar arkadaşım Savaş Ünlü’yü… Ve çocukluğunu, kaçırılmış bir trene benzeten iyi yazar, dergici ağabeyim Burhan Günel’i ve de yerli-yabancı başkalarıyla ilgili yetenek serüvenlerini öğrenmek isteyenlere şiddetle okumalarını tavsiye ederim. Özellikle de yazar, sanatçı, futbolcu vs. olmak isteyenlere… Çünkü yetişkinlerin de gençlerin de okuyabileceği bir eser ortaya koymuş Necati Güngör.

edebiyathaber.net (4 Mart 2024)

Yorum yapın