Kafka’ya farklı bir gözle bakmanın vakti mi yoksa?

Mart 26, 2018

Kafka’ya farklı bir gözle bakmanın vakti mi yoksa?

Michael Löwy’nin “Kafka” adlı kitabı, Işık Ergüden çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden

Kafka’ya dair hâlâ yeni bir şey söylenebilir mi? Bu kitabın bu konuda bir iddiası var. Gerçekten de bence Kafka’nın eserinin büyüleyici itaatsizlik gücünü açıklamak için farklı bir gözle bakmanın vakti gelmiştir.

Walter Benjamin Kafka üzerine ünlü denemesinde (ne yazık ki pek dikkate alınmayan) bir uyarıda bulunuyordu: “Kafka’nın yazılarında ihtiyatla, sakınarak, kuşkuyla, el yordamıyla ilerlemek gerekir.”

Kafka üzerine yorumlar, sürekli büyümekte olan bir belge yığını halinde, hem karmakarışık dilleri nedeniyle hem de sonsuz açıdan ele alma teşebbüsüyle zaman içerisinde bir Babil Kulesi biçimini ve havasını almıştır. En ilginç Kafka okumalarının genellikle kadınlardan gelmiş olması bir tesadüf müdür? Hannah Arendt, Marthe Robert, Rosemarie Ferenczi ve Marina Cavarocci-Arbib gibi kadın yazarları anmak gerekir. Onların çalışmaları, Kafka üzerine “ikincil literatür”ün önemli bir bölümünün oldukça tekdüze ve belli belirsiz yığınından belirgin bir şekilde ayrılmaktadır. Ben onların analizleriyle her zaman hemfikir olmasam da, kendi düşüncelerimi bir başka yönde geliştirmek için onların kimi katkılarından geniş ölçüde destek gördüm.

M. Löwy

İlk 16 sayfa için>>>

Michael Löwy

Karl Marx, Che Guevara, Liberation Theology, Walter Benjamin ve Franz Kafka gibi pek çok çalışmanın altına imza atan Marksist sosyolog ve filizof Michael Löwy 1938’de Brezilya’da doğdu. Fransız Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi’nde (CNRS) toplumsal bilimler araştırmalarında yöneticilik yapan Löwy, Paris VIII Üniversitesi’nin yanı sıra, Los Angeles’taki California Üniversitesi ile Michigan, Stanford ve Pittsburg üniversitelerinde misafir öğretim üyesi olarak dersler verdi. 1985’lere kadar genel çalışma alanı sosyolojik ve tarihsel açıdan Marksist düşünce olan Löwy’nin 1985’ten sonraki ilgi alanı genellikle romantik anti-kapitalizm hareketler yahut Avrupalı Yahudilerin kültürel varoluşları gibi temalar olmuş; din ve siyaset arasındaki ilişkileri irdelemiştir. Çalışma alanı ziyadesiyle geniş olan Löwy’nin esas ilgisi Marksist düşüncenin tarihsel ve siyasal serüvenidir…

edebiyathaber.net (26 Mart 2018)

Yorum yapın