İşte, deniz kenarında okumak için birkaç kitap önerisi!

Temmuz 27, 2020

İşte, deniz kenarında okumak için birkaç kitap önerisi!

Oggusto, deniz kenarında okumak için birkaç kitap önerdi.

Jon Kabat-Zinn, Yeni Başlayanlar İçin Farkındalık

“Her şey bize tamamen anın içinde olma olasılığını anımsatarak o anın öğretmenine dönüşebilir: havanın tenimizi usulca okşayışı, ışık oyunları, birinin yüzündeki ifade, vücuttan gelip geçen bir kasılma, aklımıza gelen bir düşünce. Herhangi bir şey. Her şey. Tabii eğer farkındalıkla karşılanırsa.” – Jon Kabat-Zinn. Bilim insanı ve doktor olan Jon Kabat-Zinn, bu kitap ile farkındalık uygulaması üzerine her güne bir ders niteliğinde rehber sunuyor.

Ferzan Özpetek, Bir Nefes Gibi

Ferzan Özpetek, okurlarını Roma ile İstanbul, şimdi ile geçmiş arasında bir yolculuğa çıkartıyor. Birbirine çok yakım iki kız kardeşin yıllar önce meydana gelen bir olayla yollarını ayırmasını anlatıyor. Bir Nefes Gibi, tutkularına esir düşenleri, kadere meydan okuyanları, sevgiyi, ihaneti ve her şeye rağmen yılların tüketemediği umudu anlatıyor.

Normal İnsanlar, Sally Rooney

Sally Rooney’nin ikinci romanı olan Normal İnsanlar, yayımlandıktan sonra uzun süre Çok Satanlar listelerinde üst sıralarda yer almaya devam etti. 2018 yılında yayımlanan roman, geçtiğimiz aylarda televizyona aktarılmasıyla tekrar gündem konusu haline geldi. İrlanda’nın küçük bir şehrinde başlayan kitap, birbirinden her anlamda oldukça farklı iki okul arkadaşı olan Marianne ve Connell’in hikayesini konu alıyor. Karakterlerin tam da çocukluktan yetişkinliğe geçtiği bir dönemde geçen hikaye, Marianne ve Connell’in aşkı ve dostluğu birlikte keşfetmesini anlatıyor.

Mülksüzler, Ursula K. Le Guin

Ütopik bir bilim kurgu romanı olan Mülksüzler, Ursula K. Leguin tarafından 1974’te yazılmış ve bir sonraki yıl bilim kurgu dünyasının en prestijli ödülleri olan Hugo ve Nebula’yı kazanmıştır. Birbirinin tam tersi olan ikili bir dünya sisteminde geçen roman, temelde bu iki dünyayı birbirinden mülkiyet kavramına yüklenen anlam ile ayırıyor. Yazarın başyapıtı olarak nitelendirilen kitap, sadece bir bilim kurgu romanı olmanın ötesine geçerek felsefe, sosyoloji ve siyaset bilimi gibi alanlara da dokunuyor.

Körlük, Jose Saramago 

Bilinmeyen bir kentte, arabanın direksiyonunda trafik ışığında bekleyen bir adam bir anda kör olur. Ancak karanlıklara değil, bembeyaz bir boşluğa gömülür. Arkasından, körlük salgını bütün kente, hatta bütün ülkeye yayılır. Yönetim ve düzenin tamamen çöktüğü yerde, karantinaya alınan insanlar neler yaşayacaktır?

Işık Ülkesinden, Zeynep Göğüş 

Zeynep Göğüş’ün ilk romanı olma özelliğini taşıyan Işık Ülkesinden, dönüşen kimliklere, dönüşerek direnenlerin hikayesini anlatıyor. Cumhuriyet’in kurulmakta olduğu yıllarda geçen roman, büyük bir aile olan Bayraktarlar’ın yaşadıkları üzerinden yeni rejimin inşasını ve kat edilen yolları konu alıyor.  Bir yandan da eskiden vazgeçemeyenler ile yeniye hızlıca uyum sağlayanlar arasında yaşanan çatışmayı gözler önüne seriyor. Kimlik meselesini edebi bir yaklaşımla irdeleyen Işık Ülkesinden, oldukça başarılı bir ilk roman.

Çavdar Tarlasında Çocuklar, J.D Salinger 

Salinger’in ilk ve tek romanı olan bu kitap, çıktığı andan bu yana ilgi görüyor. Dünya edebiyatı listelerinde ilk sıralarda olan roman, ergenlik dönemindeki bir çocuğun dünyayı algılayış biçimini bize anlatırken, yetişkinlerin düzenine karşı olan isyanını da başarılı bir dil ile aktarıyor. 

Alaçatılı, Mehmet Culum

Her taş evinin kuşaklar boyu unutulmamış Rumlarla ilgili bir hikayesi, her ailesinde Rumlardan kalma kırık dökük birkaç eşyası bunun Alaçatı’nın bu hikayelerine tanık olmak ister misiniz? 19. Yüzyılın sonlarını da içine alan Alaçatılı ¨Kökler, taş ev, yasak aşk¨, Jane ve Ömer’in Alaçatı’daki küçük dükkanlarına müşteri olarak gelen George ile yollarının kesişmesinden başlıyor. Aynı zaman diliminde farklı hayatlar yaşan Recep ve Halima ile Yorgo ile Eleni’nin tanışması, aralarındaki bağlar ve gelişen olayları izlerken gözyaşlarınızı bile tutamayacaksınız. O zamanın coğrafyasında Sakız Adası ile Alaçatı arasında mekik dokuyan bu ailelerin hikayesini okurken, kimi zaman taraf olacak kimi zaman ise adeta onlarla yaşayacaksınız.

Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat – Stefan Zweig

Kısa öyküleri ve eserlerindeki derin psikolojik tanımlamalarıyla tanınan Avusturyalı yazar Stefan Zweig, Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dört Saat isimli öyküsünde, bir kadının, ruhunun en derinlerinde sakladığı tutku, acı, saplantı ve arzusunun itirafını anlatıyor.

Angeliki ile Mehmet, Yasemin Özek

Hikaye 1970’lerin Beyoğlu’nda geçiyor. Beyoğlu’nda bulunan Balık Pazarı’ndaki bir meyhanede çalışan Angeliki ve meyhanenin karşısındaki ciğercide çalışan Mehmet, zamanla birlikte birbirlerine aşık olur. Balık Pazara’ında başlayan bu büyük aşkın en büyük şahidi ise hanlarıyla ve pasajlarıyla Beyoğlu. Gezi Parkı’na Taksim Bahçesi denildiği ve insanların Taksim Sineması’na koşa koşa gittiği o dönemlerde geçen bu aşk hikayesi İstanbul’un güzelliğinide üstünde taşıyor. Yasemin Özbek, kitabının her bir bölümüne bir Türk sanat müziğinin ismini vermiş olup, aynı zamanda İstanbul’un her köşesinin eşsiz güzelliğinede hikaye boyunca yer vermiş. 

Siddhartha, Hermann Hesse

1946 yılında Nobel Edebiyat Ödülü sahibi olan Alman yazar Hermann Hesse’nin 1922 yılında kaleme aldığı bu başyapıt, özüne ulaşmak için ruhsal bir yolculuğa çıkan Siddhartha karakterini konu alıyor. Doğu gizemciliğini felsefi, tarihi ve dini yönleriyle el alan kitap nesillerdir kılavuz kitap olma özelliğini korumakta. “Bu kitapta; tüm dinlerde ve insanların benimsediği tüm inanış biçimlerinde ortak olan yanı, tüm ulusal ayrımları aşan, tüm ırkların, tüm bireylerin benimseyebileceği şeyi yakalamaya çalıştım.” diyen Hesse’nin bu romanında, dünyevi zevklerin ve şatafatın insanı  gerçeklikten ve kendi doğasından uzaklaştırdığını, bilgi öğretilse de bilgeliğin asla öğretilemeyeceğini vurgulanıyor.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Ahmet Hamdi Tanpınar

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın eserlerini okuduysanız, onun için zaman meselesinin çok önemli olduğunu bilirsiniz. Aklınıza gelemeyecek şeyleri dahi zaman ile ilgisiyle ele alan Tanpınar’ın bu romanında ise zamana bakışı diğer eserlerine kıyasla çok farklı… Kitabın asıl kahramanı Türk cemiyetidir. Son 50 yılda bu hayatı aşmak isteyen bir kahramanın öyküsü anlatılır.

edebiyathaber.net (27 Temmuz 2020)

Yorum yapın