İlk Kitabı Anlatmak: Azimet Avcu | Adnan Gerger

Şubat 24, 2023

İlk Kitabı Anlatmak: Azimet Avcu | Adnan Gerger

İlk kitabı Anlatmak, söyleşilerimizin bu haftaki konuğu Terrarium (Epona) Yayınları’ndan  çıkan “Denenmiş Şeyler” adlı kitabıyla Azimet Avcu.

“Denenmiş Şeyler’deki şiirler; bir dönemin toplumsal hafızası ve bu dönem içinde kendini var etmeye çalışan benin şiiridir. Buradaki ben çoğaltılabilir. Çünkü bu olayları, ilişkileri, kavgaları tek başıma yaşamadım. Toplumda öteki olmak zordur, Türkiye’de daha zordur.”

Azimet Avcu kimdir?

1992 yılında Giresun’un Şebinkarahisar ilçesinde doğdum. 17 Yaşına kadar orada yaşadım. Lise sona kadar eğitim hatayım bu ilçenin çeşitli okullarında geçti. Lise sonda İstanbul’a taşındık. Üniversitede ilk lisansımı İktisat bölümünde tamamladım. Uluslararası Ticaret ve İşletmecilik üzerine Yüksek Lisansı tez aşamasında yarıda bıraktım. Geçtiğimiz yıl ise ikinci lisans olarak Sanat Tarihi okumaya başladım ve eğitim hayatım devam ediyor.

Taşradaki yaşamımla İstanbul’daki yaşamım birbirine ters şekilde süregelmiştir. Taşrada sessiz sakin, İstanbul’da yerinde durmayan; taşrada çamur içinde yüzen, İstanbul’da toprağı unutan; taşrada sessizliğe koşan, İstanbul’da sessiz yerde duramayan karaktere büründüm. Sıkılmamak üzerine programlıyım. Her şeyden kaçarım. Sıkıntım dahi beni yakalayamaz. 

Şiir ailemizde herkesin yazdığı ama yarıda bıraktığı bir disiplindi. Ben buna sarılıp bırakmayarak ailemin tersine gittim. 

Sesim güzeldir, yani bazen. Bunlar dışından biraz da görsel olarak kendimi tanıtayım. Gözlerim eladır. Boyum 185 cm ve 13 yıldır 81 kiloyum. Devamlı yürüdüğüm için bacak kaslarım gelişmiştir. Hafif kambur dururum. Uyumlu birisiyim. Dinlemekten çok konuşmayı severim. İnsanlarla sıcak ilişki kurar hayatıma insanları çok zor alırım. Yolda yürürken tanımadığım insanlarla göz teması kurmaktan hoşlanırım. Tek başınayken ciddi, çoklu ortamda heyecanlı ve dikkat çekici olmayı isterim. Koç burcuyum.

Denenmiş Şeyler, ilk kitabınız…  Yazarken sizi zorladı mı? Kitabınızın yazma sürecinden yayınlama sürecine kadar duygularınızı, düşlerinizi ve düşüncelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?

İlk şiirim ortaokulda okul dergisinde yayınlanmıştı. Şiire taşrada daha mekanik yaklaşıyordum. Şiir yazılmak için yazılırdı. 2010’lu yıllarda bu algım değişti. İlk kitabım olmasına rağmen içindeki şiirler uzun zamana yayılan şiirlerdir. Kitapta yer alan sözlük dışında bütün şiirler farklı dergi ve mecralarda yayınlanmıştır. Bu kitap bir konu üzerine yazılan değil de farklı zamanlarda farklı deneyimleri bir araya getiren bir toplamdır. Çok farklı mecralarda çok farklı editörlerden geçtiği için ayrıca çok editörlüdür. Kitap haline getirme fikri ortaya çıktığında dönemin somut ve olağanın dışında olan şiirlerimi bir bölümde kalanları ise farklı bölümde değerlendirmek istedim. Bunları o yüzden “Ters ve Düz” olarak ikiye böldüm. Kitabın ismi ise kendi kendine oluştu. “Denenmiş Şeyler” kalıbı kafama yaklaşık 4 yıl önce yerleşti. Bununla ilgili bir kılavuz mu yoksa sözlük mü hazırlasam diye düşündüm. İlk olarak Kılavuz daha yayınlanabilir ve kabul edilebilir geldi. Onu yazdım ve yayınlandı. Çok iyi tepkiler aldım. Sıra sözlüğe gelmişti. Şiir kitabında sözlüğün ne işi vardı, diye düşünebilirsiniz. Bazı yazarlar için yazdığı şiirlerinde kullandığı kelimelerden yola çıkılarak kitaplar hazırlanıyor. Örneğin çağdaşım ve yaptığı işlere hayranlıkla baktığım İlker Şaguj’un bu konuda “Metin Eloğlu Sözlüğü”, “Hulki Aktunç Sözlüğü” gibi çalışmaları var. Ben bu defa tersten gitmek istedim. Şair kendi sözlüğünü yazsın, okur bunları kafasında toparlasın istedim. Bu serüvende kelimelerin anlamlarını bozdum, yeni kelimeler türettim, çağrışımları değişen kelimeleri yeniden tanımladım. Bu fikir dahi bir kitap olmayı hakediyordu. Bu çalışmalar ve buna hizmet eden diğer şiirlerle birlikte bir araya gelerek nitekim bir kitap olmayı başardılar. 

Denenmiş Şeyler kitabınızda yer alan şiirleriniz sizin için ne anlam ifade ediyor? Şiirlerinizin okurda bir etki bırakmasını istediniz mi? 

Denenmiş Şeyler’deki şiirler; bir dönemin toplumsal hafızası ve bu dönem içinde kendini var etmeye çalışan benin şiiridir. Buradaki ben çoğaltılabilir. Çünkü bu olayları, ilişkileri, kavgaları tek başıma yaşamadım. Toplumda öteki olmak zordur, Türkiye’de daha zordur. Ülkemizdeki konjonktürün etkisiyle tüm bireyler bir kesimin ötekisi olmaktayken bu şiirlerin de onlarda bu bağlamda etki bırakmasını istedim. Bunun karşılığını da zamanla alıyorum. 

Şimdi beklentileriniz neler?

Türkiye’de yayıncılık sektörü ekonomik kriz ve popüler kültürün etkisiyle çok kötü günler geçiriyor. Bunların içinde şiir ise son 30 yılla süregelen ötekileştirme ve görmezden gelmeyle bu olumsuz dönemden daha fazla nasibini alıyor. İlk kitabım bu olumsuz koşulların ortasında yayınlandı. Kitabın satışı sadece internet üzerinden yapılabiliyor. Yayıncının da yazarın da başka çaresi yok zaten. Bu kısıtlı alandan okura ulaşmaya çalışıyoruz. Akademi şiiri 70 yıl geriden takip ediyor. Kitabevleri ise sadece çok satanların peşinde. Çağdaşlarımı da düşününce çok yalnız bir grubuz. Bir yerlerde tanıdığımız yoksa söyleşiye, sempozyuma veya imza gününe davet edilmiyoruz. Beklentilerim bunu biraz olsun zamanla değiştirmek ve bunun için çabalamak. Kendimi kitaptan önce de şair olarak tanımlıyordum şimdi de öyle tanımlıyorum. Sadece artık kitabı olan bir şairim, peygamberler gibi. 

Bu ülkede şiir yazan çok. Bunların arasında bir yer aralamayı düşünüyor musunuz? Nasıl bir yol izleyeceksiniz? 

Buna şöyle cevap verebilirim, bu ülkede 466 bine yakın lisanslı futbolcu var.  Bunun yanında binlerce sinema ve TV oyuncusu, binlerce şarkıcı var. Bunların hiçbiri çokluktan yakınmayıp daha iyisi için ne yapabilirim veya bu işi nasıl daha profesyonel sergilerim onun peşindeler. Şiir de böyle bir şey. Çok kişinin bir işi yapması o işin kıymetini ve değerini düşürmüyor. Ben aslında bu kalabalık topluluk arasında şairi çok az bir alanda görüyorum. Kalabalık gibi görünüp dar alana sıkışmış durumdayız. Ömer Şişman’ın döneminde yaptığı Türk şiirinin 300 okuru var tespiti ve bu 300 kişinin bir yönden şairleri de kapsadığını düşünürsek çok azız. Ben de kendimi bu alan içinde görüyorum. Şiiri bu sayının üzerine çıkarmak için uğraşıyorum. 

Niçin şiir yazıyorsunuz? Şiirinizin muhasebesini yapar mısınız?

Kendimi bulunduğum çevrelere ifade etmek için yıllarca uğraştım ama başaramadım. Bu yalnızlık ve konuşma hissi beni şiire götürdü. Şiir sayesinde dünyada kendime yer edindim. Onun sayesinde insanlara ve eşyaya bakış açım değişti. Akşam yatarken, yolda yürürken, yemek yerken, şehri izlerken bunları şair olarak yapıyorum. Boşluk bırakmadan. Şiirin de bu bağlamda muhasebesini yaparım. Şiirlerimin inşası aylara yayılır. Onları sanatçı edasıyla toplar, böler, çıkarırım. 

Okumakla yazmak arasındaki bağa inanıyor musunuz? Bu bağ siz de nasıl çağrışım yapıyor? 

Kesinlikle inanıyorum. Hatta sadece okumak değil; duymak, izlemek, koklamak gibi her türlü duyumsamayla yazmak arasında bağ kuruyorum. Kitabımda; okuduğum kitaplardan cümlelere, dinlediğim şarkıların sözlerine, izlediğim filmlerden repliklere… her şeye denk gelebilirsiniz. 

Etkilendiğiniz şairler var mı?  Bu etkiyi nasıl hissettiniz? 

Etkilendiğim şair saymakla tükenmez. Okurken zevk aldığım konusunda Ergin Günçe, Turgut Uyar ve Metin Eloğlu olabilir. Ama yazınıma etki edenleri soracak olursanız; Ahmet Güntan, Ömer Şişman, Fatma Nur Türk, Murat Nemet-Nejat ve İzzet Yasar gelebilir. Aynı şiiri elbette yazmıyoruz. Ama bugünün şiire nasıl girmesi gerektiğini en güzel onlardan öğrendim.   

Ona ulaşmak istediğiniz, keşke ben de böyle olabilseydim ya da olacağım şair var mı kim ve neden?

Belki Orhan Veli. Ama onun yazımı da erken yaşta ölmesinden dolayı yarım kalmıştır. Tamamlansa daha net olabilirdi. 

Bu soruyu herkese soruyorum ve samimi bir yanıt istiyorum. Günde kaç saat ve ne tür kitaplar okuyorsunuz? Okumaya inancınız nasıl?

Bunun net bir cevabı yok. Kimi günler kitaba hiç vakit ayıramazken kimi günler 3-4 saat okumayla vaktimi geçirebilirim. Süreklilik konusunda çok iyi değilim. Ama merak ve araştırma konusunda iyi bir okurum. Tür olarak en çok öykü ve şiir okuyorum. Bunda da önceliğim Türk yazar ve şairler. Bunun dışında roman, deneme, günlük en çok tercih ettiğim türler. Okumak ve yaşamak arasında çok büyük bağlarım var. Kendimi olur olmaz yerlerde bir roman, öykü veya şiir karakteri olarak konumlandırabiliyorum. Onların bana verdiği güç yadsınamaz. Hakikatimi okumakta arıyorum. Hakikatin geleceği de ancak okumayla gelecek. 

edebiyathaber.net (24 Şubat 2023)

Yorum yapın