İlk Adımlar: Ruhsan Çarpadan | Hande Emekçi

Ekim 3, 2025

İlk Adımlar: Ruhsan Çarpadan | Hande Emekçi

Söyleşi serimizin yeni konuğu, Everest Yayınları’ndan çıkan, 2024 Seyhan Livaneli Öykü Yarışması kazanan öykülerinin yer aldığı “Taşıyamadığım Yük” adlı ilk kitabı ile Ruhsan Çarpadan.

Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?  Kitaplarla ve yazmakla olan ilişkiniz nasıl başladı?

Bayburt’da doğdum İstanbul’da büyüdüm. Psikoloji alanında lisans ve Yüksek Lisansımı Amerika’da tamamladım. Halen Amerika ve Türkiye arasında yaşamımı sürdürüyorum.

Kitaplarla ilişkimden bahsetmeden önce okumakla olan ilişkimden bahsetmek daha doğru olur. Annemin söylediğine göre henüz dört yaşımda okumayı öğrenmişim. Çocukluğuma dair hatırladığım anılarımda ise bulduğum her şeyi okuduğumdu. Eve gelen kese kâğıtlarını yapışkanlarından ayırır heyecanla okumaya başlardım. Çünkü benim için kese kâğıdının içine saklanmış haberler tamamen sürpriz yumurta gibiydi. Bazen bir magazin sayfası denk gelirken bazen de spor sayfası açılıveriyordu önümde. Ayrıca Ağabeyimin okul kitapları inanılmaz ufuk açıcıydı benim için. Bu hiç bitmeyen okuma döngüsü evden dışarı çıktığımızda dükkânların üstünde asılan tabelaları, deterjan kutularını, araba plakalarını okumakla sürüp gidiyordu.  Okuduklarımdan hiçbir şey anlamasam da sanırım bana keyif veren kısmı okuma eylemiydi. Sonraki yıllarda ise kitaplarla, dergilerle tanıştım. Yazmak ise hep yapabilmeyi arzuladığım ama nereden, nasıl başlayacağımı bilemediğim bir arzu idi. Hep bir yol göstericiye ihtiyacım olduğunu düşündüm. Pandemiyle birlikte çevrimiçi atölye çalışmaları başlayınca benim de yolum çizilmiş oldu. Birkaç atölyeye katıldım. Ancak itiraf etmeliyim ki bana en yakın olan öğrenme şekli teoriden çok pratik üzerinden teoriyi anlama haliydi. Yazdıklarımın yorumlanması daha iyiye ulaşmak için önüme açılan kapılar oldu. Aslında bütün dünyaya korku salan salgın benim yaşamımda muhteşem bir pencere açtı.

Kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdiniz, yazma sürecinde neler yaşadınız?

Katıldığım atölyelerde yaptığımız pratiklerle öykü yazabileceğimi gördüm. İlk birkaç çalışmadan sonra kalemim işlemeye başladı ve kendi başına bağımsız öykülerde dile geldi.  Kitabın ortaya çıkışı ise kendiliğinden oldu. Kitabın ismini ise hem bir öykümün hem de bütün öykülerin ana fikri olduğu için “Taşıyamadığım Yük” olarak belirledik. Yazma süreci ise bambaşka bir serüven zira Tanrısı siz olduğunuz, başını ve sonunu sadece sizin bildiğiniz bir olay var ve başkalarıyla ne kadarını paylaşacağınıza, karakterlere ne yaşatacağınıza siz karar veriyorsunuz. Kimi zaman onlarla birlikte hüzünlenip gözyaşı döküyorsunuz, kimi zaman karakterin neşesine bürünüyorsunuz, kimi zaman da yaşadığı hayal kırıklığının içinde siz de yuvarlanıyorsunuz. Eşsiz bir deneyim.

Kitabınızı tamamladıktan sonra yayınevi bulma süreciniz nasıl geçti? Kitabınızı basmaya karar veren yayıneviyle yaşadığınız süreç nasıldı?

Kitabım Everest Yayınevinden çıktı. Doğruyu söylemek gerekirse kitap fikri doğduğunda aklımda birkaç yayınevi vardı ama Everest ilk sıradaydı diyebilirim. Onlar tarafından dosyamın basılacağını öğrendiğimde çok mutlu oldum. Öykülerimin gerçekten kıymetli olduğunu, basıma değer bulunduklarını hissetmek bir ayrıcalıktı elbette. Kitap basılana kadar uzunca bir süre geçti diyebilirim. İnanılmaz yoğun çalışan bir yayınevi. Acele etmektense sabırla bekleme yolunu seçtim. “Yaşamda her şeyin bir zamanı vardır,” derler eskiler, ben de kitabımın kendi zamanını beklediğini düşündüm.

Kitabınızdan biraz bahsedebilir misiniz? Kitapta sizi en çok etkileyen bölüm hangisi?

Kitap üç bölümden oluşuyor; Taşıyamadığım Yük, Keşke Bugün Kendimle Karşılaşmasaydım ve Kambur. Toplam sayfa sayısı 118. Editörlüğü Sevgili Beyza Ertem tarafından yapıldı. Düzeltmen: Yılmaz Akan, Kapak Tasarımı Barış Dorak, Kapak Resmi Ercan Arslan ve Sayfa Tasarımı Simge Sunar tarafından tamamlandı. Öykülerin hepsi biraz hüzün, biraz keder barındırsa da hepsinin kendine ait ışıkları var. Bir bölümü diğerlerinden ayırmak mümkün değil benim için. Hepsinin hikâyesi, derdi, tasası kendine özgü.

İlk kitabı yayımlamanın en büyük heyecanı ve en büyük zorluğu neydi? Kitabınız yayımlandıktan sonra aldığınız tepkiler nasıldı?

Öykü dosyam yayınevine ulaştıktan sonra onların kararını beklemek biraz zorlayıcıydı. En büyük heyecan ise yayımlanacağını bildirmeleriydi. Kitap yayımlandıktan sonra ve şu ana kadar aldığım yorumlar çok olumlu. Öyküler üstüne ayrı ayrı yorum yapanlar, ya da kendileri için öne çıkan öyküleri yazıp o öykülerin kendilerinde bıraktığı duyguları paylaşanlar, bir çok öykünün öncesini ve sonrasını merak ettiklerini ve bir roman olarak okumak istediklerini  belirtenler, yeni kitabın ne zaman basılacağını soranlar….Rahatlıkla bütün yorumlar son derece incelikli ve yapıcı diyebilirim.

 İlk kitabınızı yayımladıktan sonra yazarlık konusunda düşünceleriniz değişti mi?

Henüz kendime yazar diyemiyorum ancak yazan olarak düşüncelerimde bir değişiklik olmadı. Yine aynı hevesle ve heyecanla yeni yaşamlara eşlik etmek istiyorum.

Yeni bir kitap için çalışmalarınızı sürdürüyor musunuz? Henüz kitabı yayımlanmamış yazarlara tavsiyeleriniz neler olur?

Elbette. Hali hazırda bitmiş üç roman dosyam var. Yeni yazmaya başladığım dördüncü romanım ve tamamlanmayı bekleyen bir öykü dosyam var. Yazmayı sevenlere nasıl bir tavsiye verebilirim bilmiyorum. Çünkü derdi ve söyleyecek sözü olan yazıyor zaten. Yazmak sürekli emek isteyen disiplinli çalışma ve ciddiyet gerektiren bir iş. Yazma halinden zevk almak, yolculuğa çıktığımız karakterlere kulak verip, bizlere yol göstermelerini beklemek sürprizlerle dolu anlar sunuyor insana. Gerçekten yazmayı sevenlere vazgeçmemelerini, her türlü eleştiriye açık olmalarını, kendilerini geliştirmeye devam etmelerini ve yenidünyalar kurmanın keyfine varmalarını tavsiye edebilirim.

Yorum yapın