İlk Adımlar: Ayşe Nilay Özkan | Hande Emekçi

Mayıs 16, 2025

İlk Adımlar: Ayşe Nilay Özkan | Hande Emekçi

Söyleşi serimizin yeni konuğu, Vacilando Kitap’tan çıkan  “Münzevi Sesler Korosu adlı ilk kitabı ile Ayşe Nilay Özkan.

Kendinizi kısaca tanıtabilir misiniz?  Kitaplarla ve yazmakla olan ilişkiniz nasıl başladı?

Merhaba Hande Hanım, öncelikle bana kendimi ifade etme fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. 1977’de Ankara’da doğdum, okullarımı okudum. Evimizdeki herkes benden çok büyüktü, sıkılırdım, dışarıda oynamama da annem çok izin vermezdi. Kitaplar bana arkadaşlık etti. Kendi fanusumda büyüdüm, çalışmaya başladıktan sonra hayat gerçek yüzünü bana gösterdi, işitme kaybım başladı. Kaybımın yasını tuttuktan sonra içimi dökmek için ve belki benim çektiğim sıkıntıları çeken birileri vardır diye bir blog açtım. Haftanın beş günü işitme kaybı, yaşadığım trajikomik olaylar ya da kendimce sorunlara bulduğum çözümlerden bahsettim. O dönemde yazmanın sağaltıcılığı hissettim. Yüzü aşkın blog metninin sonunda yazmaya âşık olduğumu fark ettim. Blog artık bana yetmiyordu, daha çok ve daha derin yazmak istiyordum. Kendimi geliştirmek için Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Derneği’nin Yazma Semineri’ne katıldım. Oradaki hocalarım ve tanıştığım kalemdaşlarımla yolum öyküye doğru kaydı.

Kitabınızın ortaya çıkış öyküsünü anlatabilir misiniz? Fikir nasıl doğdu, kitabın ismine nasıl karar verdiniz, yazma sürecinde neler yaşadınız? 

Kitabım olsun isteği kendimi bildim bileli vardı. Bir iz bırakma, ben buradaydım, deme güdüsü…Öykülerim belirli bir hacme ulaşınca hemen dosyamı hazırladım. İlk dosyamı internetten yaptığım araştırmada karşıma çıkan yayınevlerinin jenerik e-maillerine attım. Bazılarından otomatik olarak mailinizi aldık cevabı geldi, sevindim. Beklerken zaman uzadı uzadı…Ben öykü yazamaz oldum. Baktım zaman Tatar Çölü’ndeki gibi geçiyor, onu boşa harcamayayım, yazının başka türünü öğreneyim dedim. Senaryo atölyesine katıldım. Hikayesini ekip arkadaşım Bahri Şahin ile oluşturduğumuz ve senaryosunu benim yazdığım “Devrin Külleri” iki yılda bitti. Hâlâ bazı yayınevlerinden cevap alamamıştım. Gelen bir iki cevap da olumsuzdu. Senaryoda edindiğim deneyimle öykülerimi tekrar gözden geçirdim, yeni öyküler yazdım.

Kitabınızı tamamladıktan sonra yayınevi bulma süreciniz nasıl geçti? Kitabınızı basmaya karar veren yayıneviyle yaşadığınız süreç nasıldı?

Aldığım redlerden sonra azimle ikinci dosyamı hazırladım. Bu sefer karşımda bir ilgilinin olduğunu bildiğim yerlere gönderdim dosyamı. Ve sonunda yolum Vacilando ile kesişti. Editörüm Mustafa Okumuş ile son derece verimli, uyumlu ve yoğun bir çalışma yaptık. Sonrasında yayınevinin kendi programına göre biraz bekledi dosyam. Kitabın ismini de Mustafa Okumuş koydu. Yine de süreç aslında hızlı ilerledi, dosyam kabul edilişinin yıl dönümünde satışa sunulmuştu.

Kitabınızdan biraz bahsedebilir misiniz? Kitapta sizi en çok etkileyen bölüm hangisi?

Münzevi Sesler Korosu on iki öyküden oluşuyor. Münzevi olmayı seçmiş ya da başka şansı olmamış, kendisini kenarda köşede unutulmuş hisseden karakterlerin birlikte seslendirdiği bir kanon belki de. Zamanlaması ve frekansları farklı olan ortak bir şarkı var kitapta.

“Beni en çok etkileyen bölüm nedir,” sorusunu başkalarının kitapları için cevaplaması kolay…Münzevi Sesler Korosu’ndan etkilendim demek yani kendi yazdığım herhangi bir şeyden etkilendim demek beni utandırır. Hadsizlik etmiş gibi hissederim. Hepsine elimden geldiğince emek verdim, umarım okuyanlar kıymetli vakitlerini Münzevi Sesler Korosu’na harcadıkları için memnun kalırlar.

İlk kitabı yayımlamanın en büyük heyecanı ve en büyük zorluğu neydi? Kitabınız yayımlandıktan sonra aldığınız tepkiler nasıldı?

Benim ve beni seven yakın çevrem için büyük heyecan kaynağı olduğu kesin. Diğer taraftan bir yıl içinde basılan yüzlerce ilk kitap içinde sahildeki kum tanesi kadar görünmez. O sahilde üzerine güneş ışını düşüp parladığını ve birileri tarafından fark edilip içtenlikle sevildiğini yazarının öğrenebilmesi ise büyük nimet. Sosyal medya sağ olsun tepkilerin ilgilisine ulaşmasını kolaylaştırıyor. Bu anlamda güzel ve gözlerimi dolduran bazı tepkileri aldığım için çok mutluyum.

Edebiyat sayesinde öğrendiğim bir şey daha varsa o da sabır, eğer bir eser gerçekten iyiyse zaman içinde yerini sağlamlaştıracak, hatta farklı nesillerce okunacaktır. İleride buna şahitlik etme şansım olursa, evet gerçekten iyi tepkiler aldı Münzevi Sesler Korosu, sözlerini o gün geldiğinde özgüvenle söyleyebilirim.

 İlk kitabınızı yayımladıktan sonra yazarlık konusunda düşünceleriniz değişti mi?

Kitabımın çıkış süreci uzun ve zorlu oldu. Çok istediğim, hayalini kurduğum bir şeydi. Kitap yayımlandıktan sonra ise daha önceden hiç aklıma gelmeyen farklı durumlarla karşılaştım. Şu anda tecrübe ettiğim dönemin de kendi zorlukları varmış meğer. İçindeki kelimeleri kağıda döküp okurlarla paylaştıktan sonra iş bitmiyormuş, bunu anladım. Hala süreçteyim, kolay olmasa da deneyimleyebildiğim için kendimi şanslı sayıyorum.

Yeni bir kitap için çalışmalarınızı sürdürüyor musunuz? Henüz kitabı yayımlanmamış yazarlara tavsiyeleriniz neler olur?

Edebiyat benim omurgam, onsuz ayakta duramam. Onu sürekli beslemeliyim, onun için sürekli çalışmalıyım diye kendime çok baskı yapıyorum. Kafamda uçuşan roman fikirleri vardı, sanırım bir tanesi öne çıkmak üzere. Umarım sizinle ikinci kitap söyleşimizi de yapmak ve bu satırları anmak nasip olur.

Henüz kitabı çıkmamış yazarlara benden daha deneyimli yazarların söyleyecekleri çok şey olabilir… Benim ise tek bir hatırlatmam var; kitabın yayımlanması bir son/uç değil, asıl başlangıç noktası. Ben de o başlangıç noktasının yakınlarında olduğumdan hala yaşayıp deneyimliyorum, bazen seviniyorum, bazen üzülüyorum ama çokça öğreniyorum.

Yorum yapın