“Hubert’i tanıdığımda bir sığırcık çizdim.” | Mahmut Genç

Aralık 6, 2025

“Hubert’i tanıdığımda bir sığırcık çizdim.” | Mahmut Genç

Sanırım yazarın dünyaya bakışını en iyi gösteren cümlelerden biri bu. Buna benzer başka ifadeler de var. Tadı damakta kaldığı için bir tane daha bırakarak başlamak isterim, mesela, “Ona bakmak bana çok itici geldiğinden sonunda göle baktım.” Küskün, biraz çocuk gibi kırılgan ama aynı zamanda meraklı bir anlatıcı…
Romanı okurken fark ediyorsunuz: Haushofer insanın dar alanlarda genişleyebilen iç dünyasını anlatıyor, derdi bu. Çatı Katı denince akla Kendine Ait Bir Oda ya da Sylvia Plath gelebilir ama Haushofer’in ilgisi daha çok gündelik hayatın sessiz, görünmez ve mahremsi taraflarıdır. Bu çatı katı, fiziksel bir sıkışmadan çok, zihinsel bir geri çekilmenin mekânı. Gündelik ve sıradan görünen şeyler, onun anlatımında yavaşça bir mesele haline geliyor. Bunu takip edebiliyorsunuz, hatta kendimi, “birazdan bizimki sayıklamaya başlar” derken bile bulduğum oldu doğrusu.
Roman ilerledikçe, çatı katının sadece bir oda değil, karakterin iç sesiyle baş başa kaldığı bir yer olduğunu fark ediyorsunuz. Gıcırdayan ahşap döşemeler, şovalenin üstünde yarım kalmış çiziktirmeler, örümcekler, desenli elbise. Başta huzurlu gibi görünen bu sessizlik, yavaş yavaş başka bir şeye dönüşüyor; insanın içini yoklayan, hafif ama sürekli bir rahatsızlık. Çatı katı evin en üstü. Bu ne demek bilmiyorum.

Marlen Haushofer

Marlen Haushofer 11 Nisan 1920’de Yukarı Avusturya’da, Frauenstein’de doğdu. Alman Dili ve Edebiyatı okuduktan sonra kocası ve iki çocuğuyla Steyr’da yaşadı. İlk metni 1946’da yayımlandı; romanlar, kısa öyküler, novellaların yanı sıra çocuk kitapları ve radyo oyunları da yazdı. Kemik kanserine yakalanan yazar yaşamının son yıllarını bu hastalıkla mücadele ederek geçirdi ve 21 Mart 1970’te Viyana’da vefat etti.

Yazının tamamını okumak için >>>

Yorum yapın