Gurbet elde canlanır koskoca mazi… | Burak Soyer

Nisan 6, 2023

Gurbet elde canlanır koskoca mazi… | Burak Soyer

Bosna Hersek’in dünya edebiyatına “armağanı” Semezdin Mehmedinoviç’in yazdığı “Me’med, Kırmızı Bandana ve Kar Tanesi”, yazarın Bosna Savaşı’ndan sonra göç ettiği Amerika’da geçmişi, bugünü, hafızayı, unutmayı, hatırlamayı, göçmenliği yalın bir dille savaş yıkımı “çatısı” altında yad ettiği bir roman. 

Semezdin Mehmedinoviç’in Ketebe Yayınları’ndan Sanela Crnovrsanin-Huriç çeviriyle yayınlanan, Meşa Selimoviç Ödülü sahibi “Me’med, Kırmızı Bandana ve Kar Tanesi”nin en sonunda “Yazar Hakkında” diye bir bölüm var. Burayı okumadan önce Mehmedinoviç’in biyografisiyle karşılaşacağınızı düşünüyorsunuz ancak yazarın “gen haritasına” rastlıyorsunuz. Buradaki rakamlara göre Mehmedinoviç, yüzde 20 oranında İtalya/Yunanistan, yüzde 4 İskandinav, yüzde 2 Batı Avrupa ve yüzde 2 oranında Kafkas genlerine sahip. “Kısacası” deniyor düşülen notta ve şöyle devam ediliyor: “Kendisi, Asya’nın batısının da bulunduğu nevi şahsına münhasır bir Avrupa kökenine sahiptir. O, şahsi gen haritası sayesinde Balkanlar’daki “saf kimlik” konseptinin ne kadar saçma olduğunu kanıtlamıştır.” Bu notun başında da Mehmedinoviç’in, siyasetin “saf kimlik” düşüncesinden nefret ettiği için eserlerini tek bir türe bağlı kalmadan yazdığı belirtiliyor. 

Doğru bir anekdot. Zira o düzyazıyla başladığı bir eserinde bir anda şiirsel bir dile kıvrılır, oradan denemeye sıçrar, araya bir aforizma koyar ve bunların hepsiyle bir hiç eğreti durmayan bir metin ortaya çıkarır. “Me’med, Kırmızı Bandana ve Kar Tanesi” de bu örneklerden biri. Semezdin Mehmedinoviç bu kitabında, Bosna Savaşı’nın ertesinde 1996 yılında göç etmek zorunda kaldığı Amerika’da geçirdiği 20 yılın şeceresini, tıpkı savaşın kendi üzerinde bıraktığı oradan oraya savrulan izleri gibi bir dil kullanarak bir bir satırlara döküyor. 

Başlığında, virgülle ayrılan kelimelerin oluşturduğu üç bölüme ayrılan kitabın “Me’med” adlı açılış kısmında Mehmedinoviç’in 50 yaşındayken geçirdiği kalp kriziyle beraber belki savaş sırasındayken bile bu kadar yaklaşmadığı ölümle burun buruna gelmesine ve ölümlülüğü “tatmasına” tanık oluyoruz. Hastanede geçirdiği günler boyunca başta hastane personeliyle kurduğu ilişki üzerinden mülteciliğe ve kimlik konusuna da değiniyor yazar. Bob Marley’in “Get Up Stand Up” şarkısıyla yanında yatan Slav kökenli bir hastayı kaldırmaya çalışan Somalili Müslüman bir hemşire ve kendisinin olduğu sahne bile tek başına, eğilmek istediği konu için yeterli aslında. Alzheimer hastası olan “komşusu”nun iki de birde yataktan kalkıp gezmeye gideceğini söylemesi, personelin onu durdurup yatağa yatırması, doktorların Mehmedinoviç’in nereli olduğuyla ilgili alakalı alakasız sorular sorması, siyahi başka bir doktorun Mehmedinoviç’in bakışlarından ayrıca bir rahatsız duyması yazarın bölümün aralarına incelikle serpiştirdiği sekanslarla giriştiği sorgulamayı destekleyen hamleler olarak dikkat çekiyor. İkinci bölüm olan “Kırmızı Bandana”da ise yazar oğlunun çöl manzarasında yıldız fotoğraflarıyla ilgili projesiyle için onunla beraber Arizona çöllerine doğru yola çıkıyor. Bu yolculukta Mehmedinoviç kendi babalığını deşerken, aidiyetin, bir şeyden “kaçışı”, uçsuz bucaksız çöllerle birlikte aynı paranteze sokarak kaçışın sadece “bir yerden” ya da “bir şeyden” olabileceğini, “kendinden”, “bellekten”, “hafızadan” kaçmanın mümkün olamayacağına vurgu yapıyor. Son bölüm olan “Kar Tanesi”nde ise yazarın eşi Sodja’nın geçirdiği beyin kanaması sebebiyle ona hem babalık hem kocalık yaparken yaşadığı zorlukları, beyin kanaması sonrasında gerçekleşen hafıza kaybını kendi hayatının bir metaforu gibi kullanarak kitabın ana damarı olan unutma ve hatırlama meselelerine değiniyor. 

“Me’med, Kırmızı Bandana ve Kar Tanesi”ni, tipik bir Mehmedinoviç kitabı olarak değerlendirmek mümkün. Herhangi bir türe bağlı kalmadan yazdığına değindiğim yazar, bu kitapta da bunu doğrular nitelikte bir dil kullanıyor. Eser her ne kadar roman olsa da birbirinden çizgiyle ayrılan her paragraf neredeyse Mehmedinoviç’in ayrı ayrı değindiği bir konuya, aklına gelen bir anısına ya da o an gözünün önünde duran bir nesneye, bir manzaraya karşı taşıdığı duygulara tekabül ediyor. Bu parçaların sonuna arada sırada eklediği tek cümlelik çıkarımlar ise okuru onlarca sorunun içine sürüklüyor. Doğal dili, akıcı anlatımı, duygu aktarmadaki gücüyle, “Me’med, Kırmızı Bandana ve Kar Tanesi”, savaşla birlikte gelen ne varsa hepsini “ölüm” gibi soğuk ve bir o kadar da “gerçek” bir yalınlıkta dile getiriyor. 

edebiyathaber.net (6 Nisan 2023)

Yorum yapın