Feyza Hepçilingirler: “Bizi kurtaracak olan edebiyattır!”

Aralık 29, 2015

Feyza Hepçilingirler: “Bizi kurtaracak olan edebiyattır!”

feyzaFeyza Hepçilingirler‘in Keçi edebiyat dergisinde yayımlanan “Bizi kurtaracak olan edebiyattır!” başlıklı yazısına dergide şöyle yer veriliyor:

Feyza Hepçilingirler

Yarım asırlık edebiyat yolculuğunun her adımında, Türkçe’nin niteliklerini öven, dilin eksilmesine, yanlış kullanımlarına direnen “dil gönüllüsü” Feyza Hepçilingirler, her yaştan okura dokunan verimiyle hem eğitimci hem yazar dünyasındaki engin deneyimlerini paylaştı.

Bizi kurtaracak olan edebiyattır!

35 yıldır etkin bir biçimde yazıyorum. İlk şiirim 1966’da yayımlandı. 15-16 yaşlarındaydım ve büyük bir hevesle bir yerlere göndermiştim. Ama ben hiçbir zaman onu başlangıç olarak saymıyorum. O ilk şiirden diğer eserlerime kadar uzun bir aralık var.

Benim eserlerim, dil ve edebiyat olmak üzere iki koldan gidiyor. Her ikisini de birbirine karıştırmamaya çalışıyorum, ama bir biçimde karışıyorlar. Son zamanlarda biraz daha dile ağırlık verdim. Yayıncılık

ve eğitim dünyamız, Türkçe’nin ne halde olduğunu biliyor zaten. Dilimizde, İngilizce’den gelen sözcükler, kalıplar ve hatta cümlelerle durmaksızın süren bir etkilenme var.

Bir dil nasıl sağlıklı kalır, nasıl hasta hale gelir, nasıl gücünü yitirir ? Bunun telaşındayım ben. O nedenle de, ağırlığımı dile verdim. Haliyle, edebiyat kısmı mahzun kaldı bu durumda.

 “Senin yazarlığın kaç yazar?”

 Geçtiğimiz aylarda kaybettiğim eski kocam –hoş yenisi de yok– karizmatik bir adamdı. Beraber bir yere gittiğimizde, benim yanımda ona, “Yazar mısınız?” diye sorarlardı. O da, “Yok, eşim yazardır,”

derdi. Onlar da bana şaşırarak bakarlardı; çünkü hiç kimse benim yazar olduğuma ihtimal vermiyordu. Üstelik, yazar olduğumu belirtmemin gerekli olduğu zamanlarda da ödüm kopuyor! Çünkü adımı ve soyadımı söylediğimde, gelecek cevabı biliyorum: “Hiç duymadım!” Bu şu demek: Ben bile duymadıysam, sen ne yazıyorsun? Senin yazarlığın kaç yazar?

Bazıları da bu gibi durumlarda ayıp olmasın diye, “Ne yazıyorsunuz?” sorusunu soruyorlar. Bu da yanıtlaması zor bir soru. “Ne yazmıyorsun?” diye sorsalar, hemen cevaplarım: Şiir yazmıyorum. Ama, “Ne yazıyorsun?” diye sorduklarında; öykü, roman, deneme, anı, eleştiri, inceleme yazdığımı söylemem gerek. Hatta 11-12 tane de çocuk kitabım var. “Ne yazıyorsun?” diye sorduklarında kilitlenip kalıyorum ve, “Her işi yaparım abi,” gibi bir tepkim oluyor.

Geride kalan yıllara baktığımda, öğretmenliğim galiba biraz daha ağır bastı. 41 yıl öğretmenlik yaptım, yeni ayrıldım. Ben hep öğretmenliğimi yazarlığımdan, yazarlığımı öğretmenliğimden korumaya çalıştım. En çok da öğretmenliğimi yazarlığımdan korumaya çalıştım.

Yazının devamı için>>>

edebiyathaber.net (29 Aralık 2015)

Yorum yapın