Fantastik bir dünyanın içinde: Mavi Kan | Hasan Sadi Bakar

Eylül 25, 2020

Fantastik bir dünyanın içinde: Mavi Kan | Hasan Sadi Bakar

Son yıllarda genç yazarların eserleriyle sık sık karşılaşıyoruz.  Begüm Yardımcı da onlardan biri. 2001 doğumlu ve henüz üniversite öğrencisi ama ilk kitabı Mavi Kan, olgun bir yazarın kaleminden çıkmış gibi. Mavi Kan, Özellikle 2000’ler sonrasında yetkin örneklerinin dilimize çevrilmesiyle ülkemizde de geniş bir okur kitlesine ulaşan ve akabinde dilimizde de orijinal örnekleriyle karşılaşmaya başladığımız fantastik roman türünün bir örneği.

Yardımcı’nın Bordo-Siyah Yayınları tarafından yayımlanan fantastik romanı, “Ian” adlı baş karakterin hikâyesi üzerinden şekilleniyor. Henüz on dört yaşında olan karakterimiz, annesi ile babasını, okula başladığı sıralarda beraber çalıştıkları işyerinden dönerken yaptıkları trafik kazasında kaybetmiş. Anneannesi ile beraber yaşıyor. Belki bu erken ölümün yarattığı karamsarlığın da etkisiyle yaşadığı her şeyi basit şeyler olarak görüyor. Yani, aradığı anlamı bulamıyor yaşadıklarında…

Daha sonra aradığı bu anlamı -Phoebus ile tanışmasından sonra- bulmaya başlıyor yavaş yavaş. Çocukluk arkadaşı olduğunu iddia eden Phoebus’un bu iddiasına önce inanmıyor Ian. Daha doğrusu onu hatırlamıyor. Ancak bu, kendi bedeninde sahip olduğu bazı farklılıkları anlamasına engel olamıyor. Yeşil Kanlıların Berdler, Kırmızı Kanlıların Pulalar olduğu söyledikten sonra, Ian ile kendisinin Mavi Kanlı yani Asulardan olduğunu söylüyor ona Phoebus. Önce buna da inanmıyor Ian, ta ki eline batırılan bir iğneye kadar. Bu farkına varışın ardından bir yolculuk başlıyor; Mavi Kanlıların eğitim gördüğü, Buse Dağı’ndaki akademiye…

Bu akademide Ian, “Kırmızı Kanlıların” okuluna göre daha göz önünde diyebiliriz. En azından kendisi ile mücadelesinin sertliği azalmaya başlıyor. Yaşamın içine biraz daha giriyor. “Yeni” ve “farklı” bir yaşamın… Dağ bilginleri, farklı alfabeler, bu akademide bir ortaklığa sahip olan ama “eski” hayatındakilerden tamamen farklı kişilerle dolu bir yaşam ve bu yaşamın içinde bir var olma savaşı…

Bir de kelimenin tam anlamıyla da bir savaşın içinde aynı zamanda… Turuncu Kanlılar tarafından bir dağa hapsedilen ve özgürlüklerini geri almak için savaşan Mavi Kanlıların savaşı…  Aslında savaşın, insanî özelliklerden, canlı türünün varlığından bağımsız bir olay olduğunu da vurguluyor Yardımcı bir nevi… Fantastik bir dünyanın içinden, “gerçek” dünyadaki biz okurlara ders çıkarmamız için sesleniyor. Ama bu dersleri, metnin edebi değerine zarar vermeden, kurgusunu bozmadan, usul usul, hikâyesinin ritmine serpiştirerek veriyor.

Begüm Yardımcı’nın genç bir yazar olduğunu söylemiştik, hem bundan -çünkü bu tür, özellikle gençler arasında popüler, biliyoruz-, hem de Yardımcı’nın metninin satır aralarından anladığımız iyi bir okur olma vasfından dolayı Mavi Kan fantastik edebiyatının tüm özelliklerini harmanlayan bir metin olmuş, diyebiliriz. Hem sürükleyici, hem yer yer kafa karıştırıcı, hem de düşündürücü… Bu yüzden kitabın sonunda yer alan “birinci kitabın sonu” ibaresinden de anladığımız gibi gelecek olan devam kitapları için şimdiden merak ve heyecan duyabiliriz.

Ayrıca kitaba eşlik eden ve Mustafa Delioğlu tarafından çizilmiş resimlerden de söz edelim ve bu çizgilerin, fantastik türünü tamamlayan, içeriğe katkı sağlayan bir unsur olarak metni zenginleştirdiğini de belirtmeden geçmeyelim.

Son sözü ise deneyimli yayıncı Fatih Erdoğan’a bırakalım, şöyle diyor Erdoğan kitabı tanıtırken: “Belli ki öncellikle iyi bir okur olduğu anlaşılan Begüm Yardımcı fantastik bir kurgunun temel öğelerini nasıl kullanacağını biliyor ve genç okurlarının ilgisinin farkında olarak onların merak dürtülerini ateşleyecek şekilde kullanıyor.”

Hasan Sadi Bakar – edebiyathaber.net (25 Eylül 2020)

Yorum yapın