Dönüyordu… Hissederek, görerek yazmak | Feridun Andaç

Temmuz 23, 2019

Dönüyordu… Hissederek, görerek yazmak | Feridun Andaç

“…başkalarının kurmacaları, hepimizin kurmaca içinde yaşadığımızın bilincine vardığımız anda yeni bir anlam kazanacaktır.”

Marc Augé

Söz değil de duygu yorgunlaştırıyor bazen. Dönünce birinin içsesine bunu anlıyorsunuz. Uzayan bir yol, yolculuk bakışı gelip siniyor ruhunuza.

Size iyi gelebilecek biriyle yolculuk… Başka hayatlara bölünmeyen, birlikte var edebileceğiniz bir zaman yolculuğu…

Günboyu denizin seyrine dalarken çaybahçesinde bunu düşündün.

“Göçebe” şairinden okuduğun dizeler artık öte zamanlarda kalmıştı. Bugünün sesi rengi bambaşkaydı.

“Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında

Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını”

 

“Biliyorum ben hangi şehirdeysem

Yalnızlığın başkenti orası” (*)

Sonra, bakışların değiyor içyalnızlığının sesiyle yol alan anlatıcının yazdıklarına:

“Üniforma giyiyoruz. Bu üniforma bizi hem aşağılıyor hem de yüceltiyor…”

Ardı ardına sözcükler akıp duruyor gözlerinin önünden. Bir ses başka bir sese dönüşüyor hatırladıkça kendi çocukluk zamanını:

“…Kraus  kendi kendine mırıldanarak  dersleri ezberlemeye çalıyor. Her yere bir ölüm sessizliği hâkim. Bahçe uçsuz  bucaksız dörtgen bir sonsuzluk gibi bomboş duruyor, ben ise tek ayak üzerinde dimdik durmaya çalışıyorum. Değişiklik olsun diye bazen nefesimi tutuyorum. Bu bir egzersiz, hatta doktorun söylediğine göre sağlıklı da bir egzersiz. Ya da yazı yazıyorum. Veya yorgun  olmayan gözlerimi hiçbir şey görmeyeyim diye kapatıyorum.” (**)

***

Bağlanmaktan korkuyordun bir zamanlar. Şimdiyse birine tutkuyla yol alıyorsun. Bu da sende zaman ağrıları yaşatıyor yer yer.

Gözün ilişiyor bir cümleye okuduğun kurmacadan, şu sözcükleri çekip alıyorsun oradan:

  • masum/iyet
  • uyum/lu
  • huzur/lu

Yitirdiğiniz nice şeyi hatırlatıyor her biri. Ve  tutup bunlara dair yazmak istiyorsun.

İnsanı mutsuzluğa itenin bunlarsız bir hayatın olduğunu düşünüyorsun.

Marc Augé’den okuduklarını hatırlıyorsun birden. “Otobiyografi ve Kendi Etnolojini Yapmak” denemesinde  (***) karşına çıkan kavramlara dair de yazmıştın. Şunların her birine, tek tek birkaç cümle:

  • özyaşamsal anlatı
  • görmeyi beklemek
  • yas tutma
  • unutma/nın acıları
  • kendini inandırmak
  • yaşandığı zaman/ı yazmak
  • günlük yazmak
  • şimdiki ân
  • kendini tanımak
  • ânın ayrıntıları
  • çekidüzen vermek
  • yaş değil, zaman
  • yaş edebiyatı/zaman edebiyatı
  • kendini aramak
  • tereddüt
  • rüyalarımız
  • sakinlik ve hareket
  • iyilik ve kötülük
  • kötümserlik
  • (yazarken) kendini ortaya koymak (engeli)
  • psişik birikim
  • kendinden geçmek
  • büyülenme
  • varlık sorusu
  • kararsızlıklar/ımız
  • Lucretius’un evreni
  • baştan çıkarma
  • ben kimim? / ben neyim?
  • “Sirte Kıyısı”nı (Julien Gracq) kıyıda okumak
  • bekleyiş hissi
  • zamanın içinde bilinmezi aramak
  • yanılsama>hatıra>noksanlık>arzu
  • duran zaman
  • kaçış
  • kendine konu olarak “zaman”ı seçen edebiyat
  • tarih ve yaşam
  • kaybedilmiş zamana özlem
  • sürgünde yaşamak
  • Zweig’ın hatırlattığı
  • rüyaların Paris’i
  • “insanlar yaşlanır, şehirler de öyle”
  • yanılsama
  • hatırlanan zaman
  • radyo günleri
  • kurtarıcı/lar
  • kesişmeler
  • sürgün deneyimi
  • kendini aramak
  • başarı
  • edilgenlik
  • yeniden başlamak
  • düğümler
  • zamanı kayıt altına almanın iki yolu: hatırat ve günlük
  • zamanın yanında olmak
  • “Bulantı” (Sartre): savaş ve yaşam
  • Simone de Beauvoir: yaşın değil, zamanın yanında
  • “Savaş, uzun bir tatile benzer”
  • içsel serüven
  • “ne yazacağım? ne olacağım?”
  • anlam verebilmek
  • kendini sorgulamak
  • mesafe koymak
  • zamanı yakalamak
  • yazarak var olmak / zamanı incelemek
  • kendini araştırmak
  • başkalarının hayatı
  • ikili dil
  • ikiyüzlülük
  • tanınma duygusu
  • ikililik (hali)
  • içses/imiz
  • yaşsız bilincimiz
  • eşlik eden
  • farkındalık
  • kesinlik
  • önsezi
  • yavanlık
  • hayal kırıklığı
  • “Duygusal Eğitim” (Flaubert)
  • “Duygusal eğitim dediğimiz, her şeyden önce, unutmanın getirdiği, insanın kendisini bulmasını sağlayan, belki de bencilce bir deneyim değil de nedir?”
  • vuslat
  • yeniden başlamak
  • “Otobiyografi ya da hatırat yazmak zamanın yıkıntılara yaptığına benzer, bazı parçaları çıkarır ve eler.”
  • unutmak, hatırlamak
  • yeniden keşfetmek
  • “kuşkusuz yazmak, geçip giden hayatın, yani yaşın karşısında bir ritüel gibidir. Etkiliyse ritüele katılanlara zamanı yeniden açtığı hissini verir.”
  • düşlemleme
  • “Rousseau yazar. Yazmak, yaşın yerine zamanı koyabilmesini sağlar.”
  • “Yazmak, ölmek gibidir biraz ama daha az yalnız ölmek.”

***

Eğer yazmak istiyorsanız, önce dönüp biriktirdiklerinize bakmalısınız kaleminizin ucuyla.

Ayıklayarak yazmaksa derdiniz, okura sözünüz var demektir. Ama bir başka yazma uğraşı ustasının kaleminin gölgesine dönüp bakmalı, okuyarak yol almalı derim. Böylesi söz devşirmelerine de gitmeyi unutmadan. Yazmak ritüeli biraz da böyle gelişir, kendi sesinizi de ancak öyle bulabilirsiniz.

Sözün dönüşü de böylesi dokunuşlarla kendini var edebilir bence!

Siz, bu satırlar arasında gezinirken, Svetlana Boym’un “Nostaljinin Geleceği”ni alıp, Tarkovski’nin birkaç filmiyle başka bir yolculuğa çıkacağım sevgili okurum.

(*) Göçebe, Cemal Süreya; 1965, de Yay.

(**) Jakob Von Gunten, Robert Walser; Çev.: Gül Gürtunca, 2019, Jaguar Kitap

(***) Yaşsız Zaman: Kendi Etnolojini Yapmak, Marc Augé; Çev.: Öncel Naldemirci, 2017, YKY

Feridun Andaç – edebiyathaber.net (23 Temmuz 2019)

Yorum yapın