Daha İyi Hissetmek Uğruna; “Çok Kolay Bağlanırım”  | Aynur Kulak

Nisan 22, 2025

Daha İyi Hissetmek Uğruna; “Çok Kolay Bağlanırım”  | Aynur Kulak

Herve Le Tellier Fransız Edebiyatı’nın yaşayan en önemli yazarlarından. 1950’li yıllar itibariyle Fransa’nın sanatın her dalına ilişkin gerçekleştirilen yenilikçi akımlarının edebiyattaki temsilci isimlerinden biri olan Tellier, “e” harfi kullanmadan yazma akımı başlatan Oulipo’nun da üyesi.   Herve Le Tellier’in 2020 Gouncourd Ödülü alan romanı Anomali’yi Düşbaz Yayınları sayesinde okumuştuk. Yazarın dilimize kazandırılan ikinci kitabı Çok Kolay Bağlanırım’ı yine Düşbaz Yayınları sayesinde okuma imkanı yakaladık. Aynı Anomali’de yaptığı gibi son derece farklı, deneysel  ve avangart diyebileceğimiz kısa bir romana imzasını atmış Herve Le Tellier

Çok Kolay Bağlanırım, Le Tellier’in ona verdiği adla bir erkek “kahraman”ın hikayesini anlatıyor. Her ne kadar içinde bir kadın “kahraman” barındırsa da bu hikaye 50 yaşına ulaşmış tüm erkeklerin büyümeyi reddeden veya büyümekten aciz kalmış yanlarını anlatıyor. Kadınların çokça mustarip olduğu bu konuyu Le Tellier kısacık fakat etkili bir romanla ele alıyor. 50 yaşına ulaşmış erkekler ne yapıyor, tercihlerini nasıl belirliyor ve ne elde etmeyi umuyorlar? Erkek “kahramanın” sadece iki günü kapsayan yolculuk süresince hikayesini anlatıyor  Le Tellier.

“Hikayenin başında erkek kahramanımızdan biraz daha bahsetmek uygun olacaktır. Yakında elli yaşına girecek. Elliye yaklaşmanın elli yolu yoktur. Yalnızca iki yolu vardır: İlkinde kendimizi hâlâ genç olduğumuza ikna ederiz. İkincisindeyse şimdiden yaşlanmış olmaktan şikayet ederiz. Erkek kahramanımız ikisini de reddetmeli; ilkini gerçekçi olmadığından, ikincisini ise olağanüstü bir irade göstererek.”

Erkek “kahramanımız” hayatını yenileme arzusu içerisinde, daha iyi, daha genç ve daha erkek hissetmeye devam etmek için. Le Tellier bu sebeplerden mütevelli “kahramanımıza” İskoçya’daki annesini ziyaret ettiriyor ve sonrasında onu Paris’ten Inverness’e sadece birkaç saatliğine bir uçağa bindirip Highlands’de elini bile tutmayan genç bir kadınla buluşturuyor. İlk karşılaşma anında birbirlerine ne söyleyecekler merak ediyoruz, sonrasında ne yapacaklar, şehri mi gezecekler, yemek mi yiyecekler, bir otel odasına mı çekilecekler, konuştukları şeyler neler olacak merak ediyoruz. Birkaç saat sürecek bir heyecanı yaratmak kolay değil elbet. Le Tellier bu heyecanı orta yaşın üstünde erkekleri tercih eden kadın “kahraman” aracılığı ile dengede tutmaya çalışıyor.

Hikayede bahsi geçen bir “Öteki” var. Bu “Öteki” kadın “kahramanın” düzenli sevgilisi. Üç yıllık düzenli bir ilişkiye karşı erkek “kahramanımız” kendisini güçsüz hissediyor ama bu aynı zamanda onun için yeni bir avlanma vesilesi ya da elli yaşına rağmen “kazanabileceğine” dair bir imkan ve ispat. İlk kez karşılaştıkları akşamki partide kadına “Öteki” eşlik ediyordu, onu tanıdı, ailesi olduğunu gördü. Ama yine de yeniden yapabilirim arzusu daha baskın, yetişkin olabilmekten, artık büyümekten daha baskın.

Herve Le Tellier’in  kadın “kahramanı”nın saçları ve teni sapsarı, güzel, hoş ve sürekli bisiklete biniyor. Aynı zamanda kültürlü, fazla düşünüyor ve Alman yazarlara karşı ilgili, onların metinlerini okumayı seviyor. Erkek “kahraman” için kaygı verici bir durum bu ama üstünde durmuyor. Kadın erkeği seviyor mu? Aklı başında herkes bu soruya hayır der diyor Le Tellier. Bu hikayede sevgi bağlayıcı bir unsur değil. Aşk hiç değil. Bunu çok iyi bilen Le Tellier erkek “kahramanı” bir tür hayal ve rüya ortamına da sokuyor. Onun hayal etmesi, o dünyada kalabilmesi, rüya görmesi en az kadınla gerçekleştirdiği buluşma ve beklentileri kadar önemli.   

Herve Le Tellier’den yine son derece deneysel, deneysel olduğu için  yenilikçi, hatta avangart diyebileceğimiz bit roman okuyoruz. Edebiyata özel olarak sanatı kendisine sunulan haliyle kabul etmeyen Herve Le Tellier bizlere deneysel olma özellikleriyle tüm unsurlarıyla çok  farklı romanlar okutmaya devam edecek. 

edebiyathaber.net (22 Nisan 2025)

Yorum yapın