
Giriş
Sinema tarihi, bazen birbirinden uzakmış gibi görünen iki filmi yan yana getirdiğinizde ortaya çıkan çarpıcı yankılarla anlam kazanır. Pixar’ın 2008 yapımı animasyonu WALL-E ile Richard Kelly’nin 2001 tarihli kült filmi Donnie Darko, ilk bakışta farklı evrenlerde gezinen iki hikâye gibi görünür: Biri paslı metalin yalnızlığına, öteki ise ergenliğin kırılgan bilinçaltına yaslanır. Ama derinlere indiğimizde, her iki film de insanlığın varoluşsal krizine, teknolojinin ve zamanın absürt oyunlarına, geleceğin sisli haritalarına aynı yerden dokunur: Yalnızlık, kader ve dönüşüm.
1. Çöp Yığınlarıyla Dolan Evrenin Alegorisi (WALL-E)
WALL-E’nin dünyası, kapitalizmin kendi üzerine çöken enkazıdır. İnsanlığın tüketim arzusu, gezegeni bir devasa çöplüğe dönüştürmüştür. Küçük bir robot olan WALL-E, aslında postmodern bir Sisyphos’tur: Her gün çöpleri sıkıştırır, kuleler diker, sonra ertesi gün aynı işe devam eder. Onun mekanik yalnızlığı, absürdün saf temsilidir. Albert Camus, “absürd, insanın anlam arayışı ile evrenin sessizliği arasındaki çatışmadır” der; WALL-E tam da bu çatışmanın mekanik bir bedene bürünmüş halidir.
Ama film, sadece distopik bir uyarı değil, aynı zamanda bir gelecek ütopyasının tohumunu da taşır: Tek bir filiz, tek bir yeşil yaprak, tüm insanlığın yeniden doğuşunu işaret eder. Bu, çöplerden doğan bir “yeni mitolojidir”.
2. Tavşanın Fısıldadığı Kıyamet (Donnie Darko)
Donnie Darko, ergenliğin sisli banliyölerinde yaşayan bir anti-kahraman. Onu ziyarete gelen, tavşan kostümlü Frank, aslında zamanın ve kaderin kırık algoritmalarını fısıldayan bir peygamber gibidir. Film, Jung’un arketiplerinden kuantum fiziğine, Hristiyan mistisizminden Amerikan banliyölerinin boğucu sıradanlığına kadar çok katmanlı bir “varoluş krizi” sahnesidir.
Donnie’nin kaderi, “dünyanın sonu” kehanetiyle belirlenir. Ama burada dünyanın sonu, sadece kıyamet değil; bireyin iç dünyasının yıkımıdır. Zaman döngüsü, absürt bir spiral gibi Donnie’yi hem kurban hem kurtarıcı yapar.
3. Ortak Tema: İnsanlığın Kaybolmuş Merkezini Arayışı
WALL-E ve Donnie Darko’nun diyalogu, şu üç düzlemde kesişir:
- Yalnızlık ve Anlam Arayışı
- WALL-E’nin çöpler arasında aradığı ses, Donnie’nin tavşanın fısıltılarında bulduğu boşlukla aynı özden gelir. İkisi de evrenin sessizliğine karşı haykırır.
- WALL-E’nin çöpler arasında aradığı ses, Donnie’nin tavşanın fısıltılarında bulduğu boşlukla aynı özden gelir. İkisi de evrenin sessizliğine karşı haykırır.
- Teknoloji ve Kaderin Ağı
- WALL-E’de insan teknolojiye teslim olmuştur; Donnie Darko’da ise zaman ve metafizik teknolojiye benzer bir algoritmayla işler. İkisi de bireyin özgürlüğünü tartışmaya açar.
- WALL-E’de insan teknolojiye teslim olmuştur; Donnie Darko’da ise zaman ve metafizik teknolojiye benzer bir algoritmayla işler. İkisi de bireyin özgürlüğünü tartışmaya açar.
- Ütopya ve Distopya Arasında
- WALL-E, bir tohumla umudu vaat ederken; Donnie, kendi ölümüyle evreni yeniden kurar. İkisinin de eylemi, “yıkım üzerinden yeniden doğuş”tur.
- WALL-E, bir tohumla umudu vaat ederken; Donnie, kendi ölümüyle evreni yeniden kurar. İkisinin de eylemi, “yıkım üzerinden yeniden doğuş”tur.
4. Absürdün Poetikası: Mekanik Aşk ve Kehanetin Şiiri
- WALL-E, bir robotun aşkı üzerinden insanı yeniden insana hatırlatır.
- Donnie Darko, bir gencin ölümü üzerinden insanı kendi yazgısıyla yüzleştirir.
Bu iki film birlikte okunduğunda, çağımızın absürt poetiği belirir: Ya tüketimin çöplüğünde kaybolacağız ya da zamanın kırık döngüsünde kendi gölgemizle yüzleşeceğiz.
Sonuç: Çığır Açıcı Bir Diyalog
WALL-E bize “dünyayı kurtarmak için tek bir filiz yeter” derken, Donnie Darko “evreni kurtarmak için tek bir ölümü göze almak gerekir” der. İkisi de bize, post-human çağda insan olmanın absürtlüğünü ve ihtişamını hatırlatır.
Belki de asıl sorulması gereken soru şudur:
Çöplerin arasında filizi mi seçeceğiz, yoksa tavşanın kehanetini mi?
Cevap ne olursa olsun, her iki film de bizi tek bir şeye davet ediyor: Gerçekle yüzleşmeye.


















