Çiziyorsam Sebebi Var: Başak İşbilir | Ayşe Yazar

Mart 5, 2022

Çiziyorsam Sebebi Var: Başak İşbilir | Ayşe Yazar

Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?

Çizimle ilişkim çoğu çizer gibi çocukluğumda başladı. Babamla 62 den tavşan yapma numarasından surat çizmeceye evrilen oyunla belki de başlayıp, gittiğim kreşteki resim saatinin sonsuz olmasını istememle, çoğu zaman annemin çantasında benim için taşıdığı kağıt kalem ile ya da bulunduğum yerde bir şekilde kağıt kalem bulup can sıkıntıma müthiş bir ortak/ arkadaş edinmemle pekişti.

Sonrasında kağıt ve kalem hep en büyük zaafım oldu.

Çizer kitaba nasıl hazırlanır?

Metin okumasını yaptıktan sonra ya da yaparken , metine hakim olan kafamda canlanan atmosfere göre hatırladığım ,bir daha dönüp bakayım dediğim, film, dizi , fotoğraflara dönüp tekrar bakarak, izleyerek, referans toplayarak kitaba hazırlanıyorum. Metinin sunduğu atmosfer yol gösterici oluyor. Mesela Göknil Özkök ile çalıştığımız İnci’nin Kitabı’nda genç İnci karakterinin evinin sıcak, rahat, samimi kurabiye kokan bir ev hissi vermesini istediğim için , bende biraz 90lar, biraz klasik, sıcak, el örgüsü battaniyeli İngiliz evi havasını canlandırdığı için ona yönelik referans araştırmaları yapıp , sevdiğim film ya da dizilere tekrar baktım .

Evimdeki çalışma alanımda mümkün olabildiği kadar kendimi her şeyden izole etmeye çabalayarak( böyle daha rahat odaklanabiliyorum) çalışıyorum. Sabahın erken saatleri çalışmak için günün en sevdiğim saatleri oluyor. Sabah en geç 6 gibi uyanıp hızlıca kahve hazırlayıp herkes uyuyorken çalışma masamın başına oturup ev halkı, sokak uyanana kadar çalışmak en sevdiğim rutinim. Daha önce yaptığım işlere dün ne yapmıştım, şimdi ne yapacağım diye mutlaka bakınıyorum çalışmaya başlamadan önce. Bir önceki gün ya da daha önceki çalışmalardan bak burda iyi şeyler yakalamışım diye bir bakınıp, kendimi bu şekilde motive ederek ogün ki çalışmaya başlıyorum,  bu da çalışma rutinimin bir parçası diyebiliriz sanırım.

Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?

Her yayınevinin, yazarın, editörün yaklaşımı farklı oluyor tabi ki. Kimi yazar ve editör çok daha planlı ve sürece dahil ilerlemek isterken, bazıları metin ve editöryal kısmı halledip sonrasında çizim sürecini fazlasıyla çizere teslim ederek ilerleyebiliyor. Ben genel olarak gidişattı planlayıp, metine dair karşılıklı beklentilerimizi paylaşarak ilerliyorum. Sonrasında benim metin okumasını yaptığım referans topladığım ve storyboard aşamasına geçtiğim bir zaman oluyor, bu kısım ben de biraz uzayabiliyor.

Çünkü mümkün mertebe bitmişe yakın bir storyboard ve eskiz çalışması sunma taraftarı oluyorum ki orijinal  resimlere geçildiğinde( geleneksel yöntemle çalışıyorum) herkes için çoğu şeyin kafada oturmuş olmasını istiyorum. Bu süre bir tık uzayınca ne oluyor diye bir merak duygusu uyandırıyorum sanırım, ne yapıyoruz, nasıl gidiyor diye bir ufak merak aşamasından sonra eskiz ve orijinal sayfadan örnek resim görünce , genel olarak herkesin içi fazlasıyla rahatlamış olarak sürece kaldığımız yerden devam ediyoruz. Bu tip bir ufak kimi için merak, kimi için gerilim belki bilmiyorum ,ne oluyor şimdi hissi yaşattığım bir durum olabiliyor bazen ama tatlıya bağlıyoruz.

Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?

Beni besleyen şeyler, zihnimi sakinleştirebildiğim şeyler. Yoğun bir şekilde resim yaptığım bir süreç sonrasında bir süre hiç resim yapmamak, o eylemi özlemek. Bu sırada fırsat buldukça doğaya bakmak, gidebiliyorsam gitmek, en küçük ihtimalle bahçeme çıkıp olanı biteni izlemek. Dünyadaki ilgilendiğim ,ilgilenebileceğim çizer ve ressamlar , yönetmenler ne yapmış- yapıyora bakmak, onları takip etmek. Bolca okumak. Kızımı izlemek.

Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?

Editör ile iletişim, proje üzerine konuşup anlaşma ile başlıyor. Benim metini okumam, aklımda metinin ben de oluşturduğu ve kitabın okurunda oluşturmasını istediğim atmosfer ile ilgili sürekli düşünce pratiği yaptığım ve buna yönelik izlediğim , baktığım, araştırdığım şeyleri toplama, toparlama süreci, sonrasında edindiğim referanslar içime sindiğinde başlayan eskiz ve storyboard süreci ile çizim aşaması başlıyor.

Eskiz aşamasında içime sindi , yok hiç sinmediler ile devam eden, şimdi tamam oldu dediğim zaman eskiz , storyboard ya da bazen çok ama çok nadiren de olsa kaba eskiz ve orijinal resime geçtiğim ve bunları orijinal resimlere geçmeden editör ile paylaştığım varsa revizelerle storyboard üzerinden bakmam, düzenlemem ve tekrar sunmam ile devam ediyor. Editör ve yazarda hem fikirse storyboardlardan orijinal resimlere başlama, ilk heyecanlı renkli resim başlangıç süresi, sonra yine arada gelen içime sindi – sinmedi perileri ile olan süre, biraz gecikmelide olsa tamam hepsi çok güzel oldu şimdi düşünceleri ile resimlerin tamamlanmış, dijitale aktarılmış ve benim açımdan bitmiş hali ile editöre sunumu, olursa revize talepleri ve düzenlemesi , ve sonuna geldiğimizde herkes

için tamamlandığında, metinle ve o hikayelerin resimleriyle yolumun bir süreliğine ayrılması ile son buluyor çizer olarak benim ile resimlerin ilişkisi.  Bu üretim süresince , bütün içime sindi sinmedi anları ile , sıkışıklık, ferahlık hislerini yaşadığım için, çok güzel metinlerin bazılarını ilk okuyanlardan olabildiğim ,kısa süreli bu sırra bir süre ben de ortak olabildiğim için, ve en temelinde masamın başında çocukken yaparken ki kadar haz alarak resim yapmaya devam edebildiğim için bütün çatışmalarıyla , tatlı bir huzur hissiyle tamamlıyorum projeleri.

edebiyathaber.net (5 Mart 2022)

Yorum yapın