Çiziyorsam Sebebi Var: Ayşe İnan | Ayşe Yazar

Temmuz 3, 2021

Çiziyorsam Sebebi Var: Ayşe İnan | Ayşe Yazar

Çizimle olan ilişkiniz ne zaman başladı?

Zaman geçtikçe daha çok hatırlar, anımsar olduğum çocukluğumda demek alışkanlık…

Aile, özellikle okul öncesi doğa ile iç içe olma, anaokulu öğretmenlerim ve anılarımın çoğunu hatırladığım için galiba, temeli o günler desem de….

Her gün yeni başlamış duygum tazeleniyor.

Çoçukken oynadığım oyunlar, sayısız bahçeler, kitaplar, kendi yaptığım oyuncaklar, korkular, kaçamaklar nasıl şu an yaptıklarımı şekillendiriyorsa, seçimlerim de o çizgide devam etti.

Her çocuk gibi çok güzel resimler çiziyordum.

Aslında o yaşlarda çocuk bilinciyle mesleğimiz hemen hemen hepimizin ezberindedir. Resim dersinde ödevlerini bana yaptıran arkadaşlarımdan, afişleri bana hazırlatan öğretmenimden biraz fark etmiş, biraz da bu sayede geliştirmiş ve devam etmiş olabilirim. Her yere çizmek, çamurla oynamak, her bulduğum objeden oyuncak yapmak, bahçede ağaç çöplerinden kaplumbağalara ya da hayali minik kahramanlara ev yapmak gibi sürekli doğada geçen, üreten evde ise kumaşlarla çikolatadan çıkan parlak kağıtlarla oynayan bir çocukluğun alışkanlığı, tasarımla ilgili her alan beni mutlu eder. Oyun sırasında yaratıcı çözümler bulmanın içinde tasarım da vardı. Stilistlik, mimarlık, endüstriyel tasarım aklımdan geçenlerken sonrası biraz tesadüf ve yönlendirmelerle oldu.

Annem ve halamın(moda tasarımcısı) kumaşlar ve dikişle ilişkileri beni de etkiledi. Bir yıl Ankara Olgunlaşma Enstitüsü’nde stilistlik dersi alırken Gönül Kaya hocam çizgimin Grafik Sanatlara yatkın olduğunu söyledi ve Hacettepe GSF Grafik Anasanat Dalı’na 1990’da birincilikle girdim, 1994_95 mezun oldum. Tipografi düşkünlüğüm sayesinde kütüphanelerde çocuk kitabı raflarını keşfettim. Bilkent ve elçilik kütüphaneleri okuldan kalan zamanlarımda uğrak yerlerimdi. İllüstrasyon dersi olmasını çok istedim fakat İsmail Kaya hocamızın bu alandaki ilgisi, eserleri ve bilgilerini bizimle paylaşması sayesinde şanslıydım, ilgim kat kat arttı. Hatta bildiğim kadarıyla ilk çocuk kitabından mezuniyet tezimi ben vermiş oldum. “Elma Kelebeği”

Bu tarz tesadüf gibi gelen meraklarla değil de ilgi alanınız biraz belli olunca daha uzun bir eğitim zamanı gerekli.  Çünkü yaptığınız meslekte sadece çalışırken deneyim kazanmanız bu gün yaptıklarınızı da etkiliyor iyi kötü.

Ya da kısaca asıl ilgi alanınızı geç keşfediyorsunuz.

İllüstrasyon bölümü olsaydı ve tekrar tekrar eğitime devam edebilmeyi çok isterdim.

Ve çabuk mezun oldum maalesef. Arkadaş ziyareti sırasında çizim defterim, aklımda olmayan karikatüristlikle beni meslek hayatına başlattı. (Siyah-Beyaz Gazetesi)

Ve Türkiye tarihinin muhteşem sanatçılarına hayran kalarak devam ettim çizmeye…

Abidin Dino, Tan Oral, Turhan Selçuk, Asaf Koçak, Altan Erbulak, Kamil Masaracı, Ali Ulvi Ersoy, Nehar Tüblek, İsmail Gülgeç, Eflatun Nuri Erkoç, Bedri Koraman, Piyale Madra, Oğuz Aral, Semih Balcıoğlu, Nurullah Ataç, Sedat Nuri İleri, İrfan Sayar, Ali Fuat Süer, Ramize Erer, Cemal Nadir Güler, Tonguç Yaşar, Nezih Danyal, Ercan Akyol, Semih Poroy, Haslet Soyöz, Necati Abacı, Latif Demirci, Derya Sayın aklımdan, dilimden eksik olmayan hatırladıklarım sanatçılar.

Behiç Ak, Dağıstan Çetinkaya,  Gürbüz Doğan Ekşioğlu, Selçuk Demirel, Ferit Avcı, Mahmut Karatoprak gibi eşsiz sanatçılarımızla da illüstrasyon ve çocuk kitaplarına ilgim tekrar canlandı.

Çalışmak gerekliliği olsa da yine çocuklar için üretmek benim zorlandığım ders kitaplarında özel tasarım ve iyi anlatımlar yapmak ortak çabamızdı ve aynı çatı altında 7 yıl ders kitapları resimleme ve tasarım işini yürüttüm. Yine öğlen aralarında İtalyan ve Alman Kültür Kütüphaneleri iyi ki çok yakınımdaydı. İçimde daha özgür ve çok sevdiğim çocuklara okul öncesi çocuk kitapları resimlemek tutkusunu daha fazla bekletemedim.

Serbest çalışmaya karar verdim. Bir yandan reklam ajanslarına, yayınevlerine, kurumlara illüstrasyon çalışmalarım oldu. Heyecan devam ederken Meral Temizyürek arkadaşımın “Hangi Ses Benimki” adlı öyküsünü resimlemek ve baskısındaki detaylara, dağıtımına kadar çok ince bir çalışma gerekliliğini gösterdi. Öğrenmeye başlamam, bu deneyimle sayılabilir. Ve bu sayılabilir demek hala hiç bitmez.. Öğrendikçe acemisiniz.

Çizer kitaba nasıl hazırlanır? 

Hikâyeyi ilk okuduğumda duyduğum heyecan en etkili seçim nedenim. Özgün, yaratıcı, evrensel, sahici, çocuğu erken büyütmeyen ya da tümüyle duygusu, önsezi belki de.

Ortalama en az 6-7 ay süren bir çalışma zamanında genellikle eskiz, karakterlerin ortaya çıkması, sayfa düzenlerinin netleşmesi 3 ay gibi sancılı bir zaman. Hikayenin gerektirdiği kitaplar okumak ve araştırma yapmak ilk karalamalarımdan sonra ilk yaptığım şey, bazen de sonra.  Teknik olarak genellikle akrilik boya ile ve orjinalleri büyük ölçüde çalışmayı tercih ediyorum. Sabır isteyen, gönüllülük isteyen benim için hiçbir rutini olmayan bir süreç. Her hikayenin kendine göre gereklilikleri farklı.

Bu zamana kadar en uzun süren çalışma süreci “Beyoğlu Macerası” kitabımız, 11-12 ay sürdü. Beyoğlu cadde fotoğrafları, Ankara eskiz çizimleri, açı iyi olmadı tekrar.

İstanbul….fotoğraflama, dört kez gidip gelmek ve çarşaf çarşaf eskizler, dört  kez temize çekilmiş orjinaller..(İnternet  bu zamanki olanakları sunmuyordu) bakarak dijital kopyalama olmadan her çizimi tekrar yorumla çizmek.

Şimdi o zamanki sabrım, heyecanım iyi ki dediğim öngörüyü sağladı.

Dijital kitaplar da yapıyorum son zamanlarda fakat zamanlama olarak benim tarzımda neredeyse bir değişiklik olmuyor. Belli şeyleri silmeniz çok daha kolay, zaman kazandıran yanları olsa da tercihim doğal sonuçlara yol açan el çalışmaları, benim her zamanki özetim sanki.

Genellikle çocuk yüzleri, özellikle gözleri, merak, arzu, heyecan, mutluluk, mutsuzluk, sevinç ya da üzüntü ifadesinin dolaysız halleri çizerken kalemi hareketlendiriyor. . İmge düzeyinde hala canlı kalan çocukluğumdan, bitmez tükenmez doğa düşkünlüğümden, yaşadığım çirkin ya da güzel olan her şeyden etkilenerek doğadaki doku ve desenlerle cisimlere, kâğıda, boyaya bulaşarak bembeyaz kâğıdı kirletiyorum.

Çizimlerinizi yaparken yazar ya da editör ile nasıl diyaloglar gelişiyor aranızda?

Tercihlerim ve uzun zamanla edindiğim şansım olabilir bu süreçte sadece nasıl olduğumuzu merak ettiğimiz can dostlarım oldu, özgürlük konusunda hassas dostlar ve yayınevleri. Çocuklarla ilgili ders kitabı, bilim dergileri, gazete, reklam illüstrasyonu gibi çeşitli alanlarda çalışmalarım dikkat ve çerçevenin nerelerinde dışarı çıkabileceğimi öğretmiş ya da seçtiğim öyküyü çok içselleştirip resmetmeye çalışmam da olabilir, eskizler bittikten sonra görüştüğümüzde hepimiz aynı heyecanla renklendirme aşasının sonuçlanmasını bekliyoruz.

Bu süreçte yazar arkadaşlarımla oyun oynayan çocuklar gibi oluyoruz. Müdahale değil de zaman zaman birbirimize tavsiyelerde bulunuyoruz.

Sanatınızı/çizimlerinizi beslemek için neler yapıyorsunuz?

Özellikle öğrencilik yılları ve 2010 yıllarına kadar diyebilirim konser, tiyatro, sinema, belgesel ve film festivalleri, sergiler… Ankara çok çok zengin çeşit sunuyordu ve doymayan bir açlığım vardı.

Öncelikle şanslı dönem ve sergiler Abidin Dino, Feridun Oral, Can Göknil, Behiç Ak, Mustafa Delioğlu her zaman söylediğim hayali öğretmenlerimdi.

Şimdi birçok sanatçı ile ve özellikle Can Göknil’le tanışıyor olmak ve nasıl olduğumu neler yaptığımı sorması, öğrenciyken ancak kuracağım bir rüya gibi bir şey.

Dijital olarak her türlü bilgiye çabuk ulaşabiliyoruz. Biryandan ulaşamayacağımız kadar bilgi bize kadar geliyor, biryandan da zaman yetmezliği günümüzün hastalığı.

Bu alanda benim çok severek hala takip ettiğim “İyi Kitap”, “Bir Dolap Kitap” bu alanda hala kaliteli yayınlar yapıyor. Birçok yazar ve uzman iyi  yayınları inceleyerek paylaşıyor.

Benim daha önce takip ettiğim illüstratörlerden, Peter McCarty, Shaun Tan, Celia Chauffrey, Colin Thompson, Eugenia Nobati, Gustavo Aimar, Holly Clifton,… gibi birçok usta sanatçıyı da örnek verebilirim.

Doğa ve bize sunduğu sürprizler, detaylar, renkler üzerine merakımı da ekleyebilirim.

Bir kitabın rafta yerini alana kadar geçirdiği mutfak sürecini çizer cephesinden anlatır mısınız?

Eskiz sürecinde bende aynı şekilde metne destek olabilecek, sadık kalarak zenginleştirecek görseller hayal ederken renk, şekil, form, yazı karakteri gibi tüm unsurları grafik temeliyle düşünerek ilerliyorum.

Daha az kelime ile anlatım gerektiren yaş gruplarında illüstrasyonla anlatım, görsel okuma bunun temeli.

Okumayı öğrenen çocuklar gibi  öncelikle görsel okumayı öğreniyorlar.

Tercih ettiğim yaş grubuna uygun dilde resimler yapmaya özen gösteriyorum. Hikâyeye bağlı kalarak özgürlüğümü bırakmadan hikâyeye sürekliliğini sağlayacak imgeler eklemeden duramıyorum.

Kapağı, tipografisi, yan kâğıdı, baskısında en ince detayların içinde olarak çalışmayı tamamlıyorum.

Baskı aşamasında, renk ayrımında el çalışması olan kitaplarımızda matbaada olmak tercihim.

Bu süreçlerde editor, yazar, grafiker, matbaadaki tüm emek veren ekibimizle kitabımız elle tutulur hale gelip heyecanımız kanatlanıyor.

Kısaca alışkanlık gereği tüm sürecinde olmak istiyorum.

Kitapevine ilk gelişi büyük heyecan, pandemi biraz değiştirse de sanal görüşmeler bitecek umarım.

Ayrıca;

Başka ülkelerden yayın haklarını alarak basılan kitapların sayısı oldukça fazla, onlara da ulaşmamız lazım fakat yerli üretim ve sanatçıların çalışmaları dengeli gitmeli, sergi ve workshoplarla desteklenmeli. Gerçekten gece gündüz gönülle yapılan bir meslek, bu süreçte dünyayı izlemek, gezmek, görmek kendinizi beslememiz gerekiyor. Sadece çocuk kitabı üreterek hayatınızı sürdürebilmek çok zaman alan ve şu aralar pırıltılı gibi görünen bir alan değil.

edebiyathaber.net (3 Temmuz 2021)

Yorum yapın