“Bayan Unguentine’nin Seyir Defteri”ne dair | Didem Görkay

Nisan 18, 2022

“Bayan Unguentine’nin Seyir Defteri”ne dair | Didem Görkay

Stanley Crawford’ın 1972’de yayımlanan ve çağdaş dünya edebiyatının saklı hazinelerinden biri olan Bayan Unguentine’nin Seyir Defteri, geçtiğimiz yıl Suat Kemal Angı’nın nitelikli çevirisiyle Jaguar Kitap aracılığıyla okurla buluştu. Crawford, bu yapıtında anlatı sanatının uçsuz bucaksız olanaklarını gösteriyor. Yıllarca denizlerden denizlere sürüklenen, botanik bahçesine dönüştürülmüş bir mavnadır Bayan Unguentine. Sahipleri Bay ve Bayan Unguentine, görenleri hayrete düşüren yüzergezer bir dünya inşa etmişlerdir. Su üstündeki bu hareketli dünyada yaşadıkları, yaşamın ve kadın-erkek ilişkilerinin bir izdüşümü olmasının yanı sıra düşsel bir çılgınlığın öyküsü. Mavnada başlayan sıra dışı bir yaşamı, bildik yaşam kalıplarını kırarak yaratıcılık, ölüm, doğum ve duygusal bağlar üzerinden harmanlayan nitelikli bir yapıt var elimizde.

Romanlarda kurmaca alanın varlığı salt fiziksel alanla sınırlı kalmaz. Yazar, karakterler aracılığıyla oluşturduğu uzamda kimi zaman fikirlerini, hislerini ve farklı bağlamlara ilişkin eğilimlerini işler. Bay ve Bayan Unguentine’nin mavnada oluşturdukları botanik bahçenin izdüşümüne baktığımızda Crawford’un reel hayatta çiftçi olması gerçeğiyle karşılaşırız. Belki de yazar en iyi bildiği şeyleri kurmacada işleyerek bu alana ilişkin bilgisini kullanmak istemiş olabilir. Anlatı, botanik bahçeden ibaret değildir yalnızca; kimi yerlerde okurun, ütopya mı yoksa yavaş yavaş beni içine çeken bir distopya mı okuyorum diye kendi kendine sormasını da neden olabilecek bir metindir aynı zamanda. 

Crawford, kısa bir metin yazmış olsa da anlattıklarının derinliği okur için geniş bir alan açıyor. Birinci tekil kişi anlatıcının kullanılması ve anlatıcının kadın olması, onun dışa dönük tutumunu, aşka dair düşüncelerini, duygu kırılmalarını ya da değişimlerini ve ek olarak dönüşümlerinin verdiği ritmi ya da durağanlığı berrak bir şekilde görmemizi; düşünsel ve duygusal yoğunluğun derinlikli biçimde sunulması ise okuma hazzının hep diri kalmasını sağlıyor. Erkek hegemonyasını kıran kadın karakter, denize kadın gözüyle bakmamızı sağlıyor. Dalgalar ve renk değişimlerini farklı bir bakış açısıyla okuyor ve özümsemeye çalışıyoruz. 

Anlatının belki de en çok dikkat çeken yanlarından biri betimlemeler. Mavnanın darlığından hareketle umulmadık derecede minimal ayrıntılar devreye giriyor. Bitkilerin değişimleri, mavnada yetiştirilen hayvanlar, iklim olayları, eşler arasındaki iniş çıkışlı ilişkiler, yaşama ilişkin tutumlardaki değişimler derinlikli biçimde görünür oluyor. Cümleler uzun, diyalog yok denecek kadar az. Bay Unguentine konuşkan bir tip değil ve bu durum anlatıcı konumunda olan Bayan Unguentine’nin iç konuşmalarının artmasına neden oluyor. Eşinin tutumları, deniz, kimlik, varoluş, ruhsal çatışmalar, günlük kaygılar ve kişilik sorunları, ayrılık, umutlar, ruhsal değişimler, hayaller ve gerçekler Bayan Unguentine’nin zihninde uçurumlar açan belli başlı izlekleri oluşturuyor. 

Kurmaca metinlerde yazarın yarattığı alan, kendi bağlamının ürünüdür, toplumdan ve dünyadan bağımsız değildir. Bu ilişkili olma durumu metnin yaratıldığı dilden beslenir ve okur için dil, kurguyu ve kurgunun varmak istediği amaca hizmet eder. Sözcükler, cümleler veya dilsel ifadeler, okurda düşünsel bir alan yaratmak için kullanılır. Bu bağlamda farklı bir dilde yazılan bir romanın çeviri yoluyla başka bir dile kazandırılmasında çevirmenin hayatî bir görevi vardır ve roman bir nevi yeni bir ruhla yazılmaktadır. Bayan Unguentine’nin Seyir Defteri özelinde düşündüğümüzde anlatıyla ilgili özgünlüklerinin gerekliliklerini biz okurlara başarılı bir şekilde ulaştıran çevirmen Suat Kemal Angı’nın metne katkısını vurgulamak gerek. Çevirmen yazar ve okur arasındaki köprüdür, bu köprü ne kadar güçlü olursa çevirisi yapılarak okurla buluşan metinler o kadar başarılı olur. Suat Kemal Angı, içerik olarak yoğun ve bir çevirmeni zorlayabilecek çok uzun cümleleri yoğun bir işçilikle çevirmiş, yeni çevirilerini merakla bekleyeceğiz. 

edebiyathaber.net (18 Nisan 2022)

Yorum yapın