Arıza Ren Geyiklerinin darbelerine dair | Vildan Çetin 

Mayıs 4, 2024

Arıza Ren Geyiklerinin darbelerine dair | Vildan Çetin 

Richard Gard’a teşekkür ederim ki ‘şahsi travmalı’ hikayesi sayesinde bizi Martha ile tanıştırdı. Ve Martha üstünden, bu tarz sorunlu insanlarca nasıl kullanıldığımızın netlik ayarlarına hakiki bir dokunuş yaptı. 

Çevresindeki herkesi özellikle de kadınları, yarattığı ‘yardıma muhtaç erkek çocuğu’ imajı ile maddi manevi kullanmaya alışmış, annesinin kırılgan prensesi erkekleri kanıksadık sanki. Netflix’in popüler dizisi ‘Baby Reindeer/Bebek Ren Geyiği’ dizisindeki ana karakter Donny Dunn ve benzerlerine selam çakarken, Jessica Gunning’in şahane canlandırdığı kadın karakter Martha’yı kerteriz alarak bu konuda bir iki kelam etmek istedim. 

Dizinin afişi ilginç. Martha, ters çevrilmiş bira bardağının içinde sinek gibi, örümcek de diyebiliriz ki daha iyi bir benzetme olur, hapis olmuş Donny’e doğru, gözleri kapalı ve elleri dilek diler veya dua edercesine bitişik bir şekilde bardaki pozisyonunda oturuyormuş gibi dönük duruyor. Martha, bardak içindeki Donny’e göre daha büyük boyutta. E ne de olsa Donny kapana kıstırılmış bir böcek! Sahiden de öyle mi? Zira böcek Donny, bardağın içinden çıkmaya çalışıyor gibi görünmüyor. Tek eli havada ve bardağa yapışık. Bardağa öylesine dayanıyor mu yoksa bir mesaj mı vermeye çalışıyor şaşkın- bebek ren geyiği bakışları ve yayvan sulu ağzı ile pek net değil. 

Bu kadında bir sorun var girişiyle: Martha 

Hikaye barda başlıyor. Beş parasız Martha’nın mekana büyük bir güven ile girip sandalyeye kurulduğu ilk konuşmalarından anlıyoruz ki ‘kadında bir sorun’ var. Nedense Donny anlamıyor. Daha doğrusu anlamak istemiyor. Çünkü yaralarının kabuğunun koparılıp tekrar tekrar kanatılmaya ihtiyacı var. Bu olmalı ki yarattığı mağduriyet halesi ile çevresindekileri manipüle etmeye devam edebilsin. Başarısızlıkları için kılıf bulup şikayetlerini sürdürsün. Ancak bunu kendi başına yapacak cesareti yok. Biri lazım. Erkekleri daha az merkeze koyacak şekilde, bu tip ‘insanların’ diyelim haydi, hedefinde psikolojik sorunları olan Martha gibi kolay lokma tipler yer alır. İşleri bittiğinde deli, sapık, ruh hastası… diye yaftalayarak kolayca kenara atabilecekleri sorun yumakları. 

Donny bir looser/kaybeden. Belki bu bile değil. Donny ünlü olmak istiyor. Çünkü ünlü insanları saran o şeffaf kalkanın her türlü zaafı görünmez hale getirdiğinin farkında. Donny zeki bir kaybeden. Kaybeden olmak istemeyen ancak kaybedince de ipliyor gibi yapıp sağı solu velveleye verirken hiçbir şey olmamış gibi, kendine acımaya da devam ederek yolunda ilerleyen tiplerden. Donny’ciğimiz, neye mal olursa olsun ünlü olmak için bedel ödemeye hazır. Yoksa neden ilk tacizinden sonra inatla tecavüzcüsünün evinin yolunu tutsun? Belki de hikaye üretmek için kabuk tutmuş yaralarına yenisini eklemeye ihtiyacı var. Amaç ne olursa olsun, Donny o eve inatla tekrar tekrar gidiyor. 

 Gösterme çağında, ünlü olmamaya katlanmak! 

Gösterme çağında, ünlü olmamaya katlanmak,  dahiyanece bile olsa yeteneklerinin küçük bir grupça dahi bilinmemesini razı olmak, en zorlu duruşlardan biri. Donny ise buna razı olacak tiplerden değil.

İşin ilginci, Teri dahil dizideki tüm kadınlar Donny’ciğimize bu yolda yardım ve yataklık etmek için iş birliğine girmiş diyebiliriz. Londra gibi efsane pahalı bir şehirde, bedavaya kalacak yeri var. Eski kız arkadaşının anasıyla aynı evde bila bedel yaşıyor. O evden gönderildiğinde ise kapağı Teri’nin evine atıyor. Üst aklın sesi Teri ‘yetti gari Donny’ diyerek evden gönderdiğinde yine dört ayak üstüne düşüyor. A pardon! Tam da 4 ayak değil. Lüks velakin parti yapılan bir ev burası. Özel alanı geceleri işgal altında. Ancak bırakamıyor odacığını zira sözleşmesi var. Daha ilginci dizinin sonlarına doğru az da olsa ünlü olduğunda ve Martha konusu iyice sarpa sardığında eski kız arkadaşı yine ortaya çıkıyor. Bize gel, bizde kal diyor. Sözleşmem var dediğinde ise, ben öderim bedeli neyse diye yanıt veriyor. 

Donny, tüm kadınların prensesi!

İnsan, zayıflıklarının gizlemek için bahanelere sığınan ve yenilerini üretmekten vazgeçmeyen bir varlığa dönüştüğünde yakınındakilerin vay haline! Tabi ki olduğumuz gibi bizleri kabul eden insanların çevremizde olması bir şans. Ancak bu insanların zaaflarının gayet farkında olup kullanarak, iyiliğin iyileştiriciliği ile yaralarına merhem olacağımıza enerjisini bir vampir gibi emerek daha da zor bir duruma düşürdükten sonra, işimiz bitiğinde hiçbir şey olmamış gibi ağzımızı silerek masadan gönül rahatlığıyla kalkıyorsak sorun çok büyük. Ve maalesef günümüzde annelerinin prensesi bu tip erkeklerden fazlasıyla olduğu gibi, babalarının prensi hemcinslerimden de çok var. Bu prens ve prensesler ‘hassas kişilikleri tek başına ayakta durmalarına izin vermediğinden yardıma ihtiyaç duyan’ kişi rolünü şahane oynuyor. Travmaları ile yüzleşmek adına asla harekete geçmiyorlar. Sizinle işi bittiğinde ise, yola yeni kurbanları ile devam ederek başka mağduriyetler üretmeyi sürdürüyorlar. Bu kişiler; dostunuz, arkadaşınız, kardeşiniz, ebeveynleriniz ve dahi hayranı olduğunuz bir ünlü şahsiyet olabilir. Aman dikkat! 

Martha’nın Evi, Çöpten. 

Çığlığı, Yardıma Muhtaç!    

Ancak Martha bunlardan biri değil. O farkında: Her şeyin. Donny’nin içini görse de ona kıyamıyor. Donny onu özel alanına tam sokmayıp ulaşılabilir bir noktada tutsa da, kendisini bir kum torbası gibi kullanmasına izin veriyor. Martha da biliyor ki Donny istese onu hayatından tek hamlede tamamen çıkarır. Çünkü Donny de aslında Martha’nın kim olduğunun gayet farkında. Ancak Martha’nın farkındalığının tam tersine bir durum söz konusu. Donny, eksik akıl olarak gördüğü Martha’nın bozuk çıkmasından mutlu bile! Yardım etmeye çalışıyor mu? Hayır. Çünkü Donny’nin yaptığı en iyi iş, sorunlu tiplerden faydalanmak. X’teki yorumlardan birinde Donny için Martha’ya kıyamıyor yazmışlar. Tanısam diyeceğim ki, öyle bir kıyıyor ki ‘kıyma makinasına’ atsa daha mükemmelini beceremezdi. 

Mükemmellik çağının mağdurlarını tiksindiren cüsse

Dizide Martha karakterinin geçmişinden önümüze atılan bilgi kırıntılarından anlıyoruz ki tam da tahmin ettiğimiz gibi, beyzademiz ağlak Donny’den çok daha zorlu bir çocukluk yaşamış. Martha’nın gülüşünü bir yardım çığlığı olarak duydum dizi boyunca. Martha güldükçe kulaklarıma gelen kurtarın beni çığlıkları kalbimi yaraladı. 

Martha’nın vücudu; mükemmellik çağının mağdurları olan bizleri ilk başlarda tiksindirse de anlıyoruz ki femme fatal gibi görünmemesi için bu şart. Çünkü o zaman arıza ancak güzel kadın yaftasını anında yapıştıracağımız karaktere bu denli sempati ve acıma karışımı duygularımız olmayacaktı.

Martha kelimenin tam anlamıyla bir obez. Muhtemelen küçükken de obezdi. Çünkü çocukların, fiziksel ve/veya psikolojik şiddet uygulayan ailelerine verebileceği pasif tepki yollarımdan en etkilisi; çok veya az yemek. Dizide hormonal bir sorundan bahsedilmediğine göre, durum tam da böyle. O yaşlardan beri sağlıksız besleniyor olmalı. Yeme alışkanlıklarına baktığınızda bunu görüyorsunuz. Kendini sevmeyen ve ilgilenmeyen ebeveynlerinin duygusunu vücudunun da dahil olduğu bir ‘sevmeme’ ile yanıt vermiş ve veriyor olabilir. Duygusal açlığın tetiklediği bu hal Donny’ciğimizin de işine geliyor. Martha asla popüler bir kadın olmayacak. Donny daima rakipsiz.

Martha’nın o kocaman cüssesi, aynı zamanda yumuşak bir düşüş alanı da. Sarıp sarmalayan, sorgusuz bağrına basan anaç bir mizacı gösteriyor. Tüm dizi boyunca kilo verme amacıyla bir aksiyon almıyor. Martha’nın evi: Çöpten. Belli ki sosyal yardım alarak oturulan tek göz bir ev burası. Yerlerde çöpler, her yerde çöpler, kimin bu çöpler? Çöpler bir simge de olabilir ki burada öyle. Martha’nın hayatı bir şekilde çöplüğe dönmüş. Bu detayı narin-nazenin ve her şeyden şikayet eden erkek karakterimizin görmesini ve yardım eli uzatabilir miyim diye düşünmesini haliyle beklemiyoruz. O kendi merkezinde biri. Annelerinin prensesleri hikayelerin merkezindedir hep. Yan karakterlerin hali nicedir, yüce gönlünü tatmin ve iyilik yapma hevesini gerçekleştirme hezeyanları dışında ilgilenmez.

Kötü yan karakterin dönüşümü dahi ana karakterin biricikliğine hizmet eder. Dizinin devamında Martha’yı ve hikayesini izlemeyi öyle çok isterdim ki! Hele şu sakat kıza eziyet etme meselesi ne, pek merak ediyorum. Netflix yap bize bu iyiliği. Madem yiğidi öldürdük, hakkını yemeyelim. Donny’ciğimizin ıslak ağzından dökülen şu cümleler çok değerli: Bu hayatta tek bir şeyi onu sevdiğimden daha çok sevdim. Tek bir şeyi. O şey neydi, biliyor musunuz? Kendime olan nefretim. Çünkü kendime olan nefretim ona olan sevgimden daha fazlaydı.

edebiyathaber.net (4 Mayıs 2024)

Yorum yapın