
Jorge Amado(1912- 2001) Latin Amerika’nın büyülü coğrafyasının ve çalkantılı tarihinin etkilediği, defalarca Nobel Edebiyat Ödülüne aday gösterilmiş ve evrensel bir çok ödülü olan Brezilyalı bir yazar. Ölü Deniz eserlerinden biri. Latin Amerika topraklarının mitolojik ve tarihsel katmanlı geçmişinin ve geleneksel büyülü efsanelerin eşlik ettiği dolayısı ile gerçeküstü öğelerin de karıştığı tam da gerçek hayatın içinden anlatılmış bir roman.
Bu romanın iki kahramanı var. Bahia denizi ve denizcisi Guma. Bahia Denizi Brezilya’nın kuzey doğusunda Atlas Okyanusu’na komşu Bahia eyaletinin kıyısı boyunca uzanıyor. Dalgaları, sakinliği, fırtınası, çalkantıları, gelgitleri ile canlı capcanlı bir hayatı temsil ediyor. İçinde hayalleri, heyecanları, aşkları, ihanetleri, hırs ve sadakatleri, korku, vicdan, inanç gibi kavramları birlikte barındıran bir insan gibi. Yani diğer kahraman denizci Guma gibi. Kısaca deniz ve insan bu kitapta en romantik ve en ilkel halleri ile iç içe geçmiş durumda. Bahia Denizi ve denizci Guma.
Roman oldukça sade ve çok akıcı bir dille yazılmış. Yer yer şiirsel diyebiliriz. Şiirsel metinlerin içine yerleştirilmiş ezgiler duyuyorsunuz sıklıkla. Engin bir denizi seyrederken bazen şiddetlenen yer yer durulan dalgalara karışmış benzer hayat hikâyelerine şahit oluyor okur. Ölüm ve yaşam iç içe. Doğal ve akıcı. Romanın dili de bir denize benzetilmiş. Örneğin kelime ve cümle tekrarlarından sıkılabilirsiniz ama düşünün ki onlar denizin süregelen bazen de insana huzur veren ardı arda gelen dalgaları gibi. Ayrıca roman boyunca deniz insanlarının hayatlarında oluşan beklenmedik olaylar da yine denizin şiddetli rüzgârı ve fırtınası gibi aniden çarpıyor okuru beklenmedik bir zamanda
İnsan ruhunun incelikleri, bedenin istekleri ile birlikte yaşam mücadelesinin döngüsel hızı. Önce kaptan Guma’yı ele alırsak diğer denizciler gibi her gün hayat ve ölüm arasındaki çizgideki keskin virajlarda yaşayan genç gözü pek bir denizci. Bu kasabanın kadını erkeği sadece Guma’nın eşi hariç (o yerleşik toprak kadını) hepsi bu ölüm kalım çizgisini her gün görerek hiç hesapsız hendesesiz “günübirlik” yaşıyorlar. Medeniyet dediğimiz yerleşik toplumsal kurallara pek de aldırmadan. Ölüm onlar için Denizler Tanrıçası Iemanja’ya kavuşmak ve sonunda huzuru bulmak.Afro-Brezilya mitolojisinde bu güçlü deniz tanrıçası denizlerin ve denizcilerin ve insanlığın koruyucusudur)
Roman, denizin dinginliği, tekrar eden yeknesak dalgalar gibi ve arada fırtına çıkaran beklenmedik olaylar ile ilerlerken okurun hiç tahmin bile edemeyeceği bir olayla son buluyor. Guma’nın derinlerindeki vicdanı ile hesaplaşması ve denizin derinliklerindeki tanrısına kavuşmasıyla.
Doğal yaşam, doğal insan halleri, tutkularımız ve iç hesaplaşmalarımızı engin bir denize bakarak düşünmek istiyorsanız bu sade dille yazılmış kitabı okuyun derim.

















