Altyazı Haziran sayısında Onur Ayı’nı kutluyor

Haziran 16, 2021

Altyazı Haziran sayısında Onur Ayı’nı kutluyor

Altyazı Sinema Dergisi Onur Ayı’nı ‘Gökkuşağının Altında’ başlıklı bir dosyayla karşılıyor.

Derginin Haziran sayısı sinemanın başlangıcından günümüze, yeraltından anaakıma, kurmacadan deneysele, filmlerdeki LGBTİ+ görünürlüğünü araştıran, kuir bir sinemanın imkânlarını tartışan yazılardan oluşuyor.

‘Gökkuşağının Altında’ dosyası Hollywood’un erken dönemlerdeki görece özgürlük ortamından LGBTİ+ anlatılarının kısmen yeraltına itildiği yıllara, kuir ikonlarının perdedeki personalarından biçimsel anlamda da kuir arayışlara giren filmlere, 90’ların Yeni Kuir Sineması’na uzanıyor ve ortaya çok boyutlu bir tablo çıkarmaya çalışıyor.

Yeni sayıda neler var?

Altyazı’nın ‘Gökkuşağının Altında’ temalı Haziran sayısı, Ali Ercivan’ın erken dönem sinemaya odaklanarak beyazperdenin ilk kuir temsillerini inceleyen yazısıyla açılıyor. Erman Ata Uncu Judy Garland’dan Bette Davis’e, Marlene Dietrich’ten Audrey Hepburn’e, Hollywood’un altın çağının gey ikonuna dönüşen yıldız oyuncularını ve perdedeki personalarını değerlendiriyor. Aslı Ildır ise aynı yıllara, George Cukor ve Dorothy Arzner gibi eşcinsel kimliğiyle tanınan yönetmenlerin Katharine Hepburn’le işbirlikleri üzerinden bakıyor. Kaan Denk’in ‘Kraliçenizi Nasıl Bilirdiniz?’ başlıklı yazısı, tarihin en meşhur gey ikonlarından kraliçe Kristina’ya odaklanan, biri 1930’larda, diğeri 2010’larda yapılmış iki filmi karşılaştırmalı olarak ele alıyor.

‘Pride’ın Miladına Tanıklık Eden Filmler’ başlıklı yazısında Necati Sönmez, LGBTİ+ hareketinin kaderini değiştiren Stonewall İsyanı’nı konu alan belgesel ve kurmaca filmleri değerlendiriyor. Klasik metinlere kuir bir bakış getiren Derek Jarman’ın 70’li yıllarda çektiği kendine özgü dönem filmlerini Güvenç Atsüren inceliyor. Öykü Sofuoğlu, “Kadınlar nerede? Lezbiyenler nerede?” sorularının peşine düşen Barbara Hammer’ın aynı dönemde imza attığı deneysel çalışmalara bakıyor. Coşkun Liktor ise ‘Gotiğin Lezbiyen Hâli’ başlıklı yazısında Hollywood klasiklerinden 70’lerin erotik vampir filmlerine ve 90’ların Yeni Kuir Sineması’na uzanarak kadın eşcinselliğinin “canavarlı” tasvirlerinin izini sürüyor.

‘Anonimliğe Övgü’ yazısında Ahmet Emin Bülbül, William Friedkin’in Devriye’si (Cruising, 1980) ile Ron Peck’in Nighthawks’unu (1978) gey hovardalığa yönelttikleri bakış üzerinden karşılaştırıyor. Ayça Çiftçi, “siyah lezbiyen bir kadın tarafından çekilen ilk film” unvanını taşıyan kuir klasik Karpuz Kadın’a (The Watermelon Woman, 1996) yakından bakıyor. Ece Bulut, Gregg Araki imzalı Tenin Gizemi (Myterious Skin, 2004) ve Jeremiah Zagar imzalı Biz Hayvanlar (We the Animals, 2018) üzerinden, kuir çocukların 2000’lerde perdede artan görünürlüğüne dikkat çekiyor. Burçin S. Yalçın’ın ‘Yeraltından Anaakıma’ başlıklı yazısı ise, Hollywood’un 2000’li yıllarda çok daha yaygın olarak temsil etmeye başladığı LGBTİ+ karakterleri merkezine alan filmlere bakıyor. Son olarak, Burcu Dabak Özdemir’in ‘Türkiye Sinemasında Çapraz Giyinme’ başlıklı yazısı ise, Muhsin Ertuğrul’un Leblebici Horhor’undan (1923) günümüze, Türkiye sinemasının çapraz giyinen karakterlerinin kapsamlı bir dökümünü çıkarıyor ve bu tür anlatıların toplumsal baskı dönemlerinde daha fazla ortaya çıkmasının sebeplerini tartışmaya açıyor.

edebiyathaber.net (16 Haziran 2021)

Yorum yapın