Alt Satır: Zeynep Kahraman Füzün | Semrin Şahin

Ekim 28, 2025

Alt Satır: Zeynep Kahraman Füzün | Semrin Şahin

Bazı cümleler, bir kitabın ya da filmin içinde saklanmış halde karşımıza çıkar ve bir anda düşünce biçimimizi, hatta hayat yolumuzu değiştirebilir. Yazarlık da böyle değil midir zaten? İçimize düşen küçük bir kıvılcımla başlar, sonra bizi adım adım geliştiren bir serüvene dönüşür. Bu söyleşide, yazarların kendi ilham kaynaklarına, yazma alışkanlıklarına ve iç dünyalarına samimi sorularla dokunuyoruz. Her yanıt bir sahneye dönüşüyor, her sahne okura yeni bir kapı aralıyor.

Orhan Pamuk’un Yeni Hayat kitabı “Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.” diye başlar. Sizin şimdiye kadar okuduğunuz kitaplar arasında hayatınızı değiştirmese bile etkilendiğiniz, okumasaydım çok şey kaybederdim diye düşündüğünüz bir kitap var mı?

Benim hayatımı tek bir kitap değil de kitap okumak değiştirdi. Sayısala yeteneğim olduğu halde kitap okumayı sevdiğim ve okuduklarımdan etkilendiğim için yazar olmaya karar verdim. Çocukluğumda Jules Verne’in çoğu kitabını ve Tolstoy’un İnsan Ne ile Yaşar kitabını okuyup çok etkilendiğimi hatırlıyorum. Sonraki yaşlarda Franz Kafka’nın Dönüşüm’ü, George Orwell’ın 1984’ü, Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ını oldukça beğenerek okudum. Bu arada yazma denemeleri yapıyordum ama ne yazacağımı tam olarak bilmiyordum. Bir gün Ali Ayçil’in Sur Kenti Hikayeleri’ni okudum. Günümüz Türk Edebiyatı ile tanışma kitabım oldu. Sonra başka yazarlar, dergiler derken nasıl yazmam gerektiğini öğrendim. Yani ben atölyelere katılmadan el yordamıyla yazar oldum. Yani iyi kitaplar okumasam yazar olmazdım ve çok şey kaybederdim.

Yazmaya başlamanıza ya da yazı biçiminizi dönüştürmenize ilham olan bir film oldu mu? Olduysa hangi sahne sizi etkilemişti, bizimle paylaşır mısınız?

Sinema benim için ayrı bir yerde. Yazma biçimimi direkt etkiliyor. Alfred Hitchcock, Andrey Tarkovski, Wes Anderson ve Christopher Nolan’ın filmlerini seviyorum. Nolan’ın tüm filmlerinden etkilendim ama Yıldızlararası filminin yeri ayrı. Geçmişin pencereler gibi açıldığı sahneden çok etkilenmiştim. Yazarken ben de zamanı eğip bükmeyi seviyorum. O film benim bu konuya daha çok eğilmemi sağladı. Katmanlı yapıyı benim yazdıklarımda da görebilirsiniz.

Haruki Murakami, yazarlığın bedensel güç gerektirdiğini ve her gün koştuğunu ya da yüzdüğünü anlatır. Sizin düzenli bir spor alışkanlığınız var mı? Varsa bu fiziksel pratiğin yazma sürecinize etkisi nedir?

Farklı zamanlarda farklı spor dallarıyla ilgilendim. Bunlar tenis, fitness, pilates, reformer. Sürekli ve düzenli yaptığım spor ise yürüyüş yapmak. Özellikle bir yıldır -artık çalışmadığım için- her gün yürümeye özen gösterdim. Çalışırken pek vakit bulamasam da sık sık yürüyordum çünkü alışkanlığa dönüşmüştü ama artık benim için bir zorunluluk.

Virginia Woolf, “Para kazanın, kendinize ait bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın…” diyerek birçok kadına yazma cesareti verir. Bu sözden yola çıkarak, siz yazmaya yeni başlayan birine ne tavsiye ederdiniz? Bir yazarın en başta hangi gerçeğe ya da duruma hazırlıklı olması gerekir sizce?

O kitabı okuduğumda hala çoğu şeyin -kadınlar açısından- değişmediğini görünce üzülmüştüm. Woolf da üzülürdü muhtemelen çünkü o kitapta umut vardı. Kadınlar özelinde konuşmasak da dediği doğru. Para kazanacak bir mesleğimiz olmadan sadece yazar olarak var olmak zor. O yüzden önce para kazanmak sonrasında yazmak gerek. Maddi kaygılar hayal gücümüzü, yaratıcılığımızı ve odaklanma becerimizi kısıtlar ama aynı zamanda bizi harekete geçirir. İkisi de olmalı yazarların hayatında. Hem acı hem de huzur.

İnsanlar genelde okudukları kitabın altını çize çize okur. Peki siz bir yazar olarak kendi yazdıklarınız arasında altını çizeceğiniz bir cümle seçseniz, hangisi olurdu? Neden?

Hem benim sevdiğim hem de okurun sevip paylaştığı bir cümlemi söyleyeyim. Kimseye yük olmayayım derken kendime yük oldum. Bu söz son kitabım Prova Mankeni’ndeki bir öyküde geçiyor ve beni özetliyor.

Yorum yapın