Affetmenin ve Yüzleşmenin Romanı: Haziran | Ayşegün Korkmaz

Ekim 27, 2025

Affetmenin ve Yüzleşmenin Romanı: Haziran | Ayşegün Korkmaz

Haziran, Sibel Güneşdoğdu’nun Kasım 2024’te Edebiyatist Yayınları’ndan çıkan son kitabı. Editörü Can Gazalcı, romanı yazarın “ustalık eseri” olarak nitelendirmişti. Şiirsel dili ve güçlü imgeleriyle benim için her zaman ayrı bir yerde duran sevgili Sibel Güneşdoğdu’nun bu sıcacık kitabı hakkında birkaç cümle yazmak istedim.

Affetmek, ruhun en sessiz ama en güçlü eylemlerinden biridir. Bizi geçmişin ağırlığından kurtarır, içimizi kemiren kırgınlıklardan arındırır. Yolumuza daha sağlam adımlarla devam etmemizi sağlar. Bazen en çok kendimizi affetmemiz gerekir; çünkü affetmek, geçmişi unutmak değil, onunla barışmayı öğrenmektir.

Sibel Güneşdoğdu Haziran’da tam da bu duygunun izini sürer. Bir kadının kendi iç sesini duymaya, yaralarını kabullenmeye ve sonunda affetmeye doğru yaptığı yolculuk, okuru da kendi iç hesaplaşmasına çağırır.

Hikâye başkarakter Haziran’ın babasının aldığı tekneyle yaptığı tatil etrafında şekillenir. Ancak bu bir tekne turu değildir; her biri kendi teknesinde konaklayan dostların, yan yana geçirdikleri sakin bir yaz tatilidir.

Romanın huzurlu atmosferi, denizin dinginliğiyle başkarakterin içsel sessizliğini birleştirir; Güneşdoğdu bu dar mekânda insan ilişkilerinin karmaşıklığını, sevmenin ve affetmenin ne kadar zor ama bir o kadar da gerekli olduğunu incelikle anlatır.

Haziran’ın Hazan adında bir kız kardeşi vardır. Hazan, tıpkı annesi Nazan gibi hayat dolu, dışa dönük, ışığıyla çevresini ısıtan bir karakterdir. Haziran ise içine kapanık, geçmişle gelecek arasında köprü kurmayı başaramamış, duygularını içinde taşıyan biridir. Onları çocukluklarından beri tanıyan Cevher bunu şöyle yorumlar: “Sen kontrollü olmayı seven babana benziyorsun, Hazan hayatı ciddiye almayan annene benziyor. Yalnızca şöyle bir ayrıntı söz konusu: hayat ne denetim altında tutulabilir ne de fazla hafife alınabilir; kişisel tercihleriyle davranışları arasında denge kurabilen insanlar uzlaşabilir hayatla…” (s.24)

Haziran çocuk yaşta annesiyle babasının ayrılığına tanık olur. Bu kırılma onun ruhuna sessiz bir gölge gibi siner, dış dünya ile arasına sert bir kabuk oluşturur. “Başkalarının verdiği yaralar insanın dışındaki kabuğu sağlamlaştırırdı zamanla…” (s.221)

Annesi Nazan, babası Asaf’ın sevgisizliğinden yorulup evliliği bitiren taraf olsa da Haziran bundan hep annesini sorumlu tutar. Oysa Nazan, Asaf’a delicesine âşık bir kadındır ama sevgisini gösteremeyen bir adama duyulan çaresiz bir aşkla zaman içerisinde tükenir.

Asaf, Nazan’ın hayat dolu kişiliğinden rahatsız olup onu sürekli dizginlemeye çalışır. Ancak Nazan maruz kaldığı baskıya rağmen neşesini kaybetmez. Bunu kızına şöyle açıklar: “Biliyor musun Haziran, kimi zaman en çok yüzü gülen, en hüzünlü insandır…” (s.205)

Aslında Nazan evliliği boyunca hep mutsuz olmuştur. Bu mutsuzluğu yine onun ağzından duyarız: “Gönlünce yaşama özgürlüğü bulamayan kadınlar mutsuzdur.” (s.206)

Haziran’ı büyüten Saadet Hanım en sıcak karakterlerden biridir. O, tüm varlığıyla çocuklardaki anne sevgisinin eksikliğini doldurmaya çalışır. “Saadet annesi huzur veren görüntüsüyle karşısındaydı işte; kırışmış, küçülmüş yüzüyle, sadeliğiyle, geçip giden zamana karşın ışıltısını yitirmeyen gözleriyle.” (s.10) Yazar, bu ilişkiler ağını kurarken sevmenin ve sevilmenin farklı biçimlerini, eksik kalan yanlarını incelikli bir dille anlatır.

Haziran, annesinin gidişiyle birlikte hayatın renklerini unutmuş bir kadın olarak karşımıza çıkar. Bu renklere duyduğu özlemi, belki de en çok köpeğine seçtiği isimde hissederiz.

Rengi simsiyah olan köpeğine “Mavi” adını koyması, eserin en dokunaklı sembollerinden biridir. Çünkü Mavi, Haziran’ın içinde solmuş renklerin yeniden canlanma arzusunu temsil eder. Bu duygu, şu cümleyle hayat bulur: “Mavi özgürlüktür ya cancağızım, onun ruhu mavi.” (s.220) Güneşdoğdu, bu tür küçük ama anlamı büyük detaylarla karakterinin iç dünyasını sessizce görünür kılar.

Eserin temposu sakin ama duygusal olarak derindir. Yazar, okuru büyük olayların değil, küçük anların içindeki sarsıntılara davet eder. Satır aralarında duyulan o hafif hüzün, kimi zaman bir tebessüme, kimi zaman da içe işleyen bir sessizliğe dönüşür.

Haziran, Azim adında bir adamla evlenir. Ama bu evlilik yalnızca dostluk üzerine kurulur, hiçbir zaman aşka evrilmez. Güneşdoğdu, Haziran’ın hayatını etkileyen bu çetrefilli ilişkiyi aceleye getirmeden, eserin bütününe yayarak yavaş yavaş açar.

Haziran’ın geçmişteki yaralarıyla bugünkü eylemsizliği arasındaki bağ, Azim’in yarattığı duygusal boşlukta görünür hâle gelir. Hayatın her alanında olduğu gibi evlilikte de affetmenin, kabullenmenin ve yeniden sevmeye cesaret etmenin sınırlarında gezinir.

Haziran’ın geçmişle yüzleşme süreci, Koray adlı karakterle kurduğu karmaşık bağ üzerinden derinleşir. Haziran ve Koray, birbirlerinden hoşlansalar da kendi travmalarının gölgesinden kurtulamadıkları için bir araya gelemezler.  Kaçışları, birbirlerine olan hislerinden çok, geçmişin yankılarından kaynaklanır.

Koray tekne tatiline İngiliz sevgilisiyle birlikte gelir. Bu durum, Haziran’ın iç dünyasındaki sessiz çatışmayı daha da görünür kılar. Bir yandan dostlarıyla keyifli anlar yaşarken diğer yandan geçmişin muhasebesiyle ve bastıramadığı hislerle boğuşur. Hikâye Haziran’ın hem geçmişiyle hem de Koray’la yüzleşme cesaretini bulduğu noktada anlamını tamamlar.

Sonlara doğru şöyle bir pasaj geçer: “Sevgili doğa, sen vermedin bana bu huzuru, ben senden aldım; yaşamın tüm getirilerine algılarımı açtım, varlığımı kabul ettim, kendimi hırpalamaktan vazgeçtim… Beni kimse üzemez artık…” (s.220) Haziran’ın içsel savaşı yavaş yavaş bu düşünceye evrilir.

Sibel Güneşdoğdu bu son kitabında sözcüklerin gürültüsünden çok suskunlukların yankısına kulak veriyor. Okurunu acele ettirmeyen, kendi ritminde akan, yavaşlığın içinde büyük anlamlar barındıran bir hikâye. Bir yıl gecikmiş de olsa, bu satırları yazmak benim için Haziran’ın sessizliğine kulak vermek, onun dinginliğinde kendimi bulmak demekti.

Sibel Güneşdoğdu Hakkında:

İstanbul doğumlu. Türk Dili, Berfin Bahar, Damar, Kar, Tay, Ardıç Kuşu dergilerinde ve pek çok fanzinde öyküleri ve deneme yazıları yayımlandı. Bir de senaryo çalışması bulunmaktadır.

Eserleri: Güneşli Öyküler (Çocuk Öyküleri-2017), Suskun Toy Kuşları (Öykü-2018), Özgür Renkler (Roman-2020), Gitmek (Öykü-2022), Haziran (Roman-2024)

Dipnot:

Tırnak içinde verilmiş kısımlar, kitaptan yapılan alıntılardır.

Yorum yapın