New age dünyanın kadim meselelerine mizahi bir bakış | Serkan Parlak

Ekim 12, 2022

New age dünyanın kadim meselelerine mizahi bir bakış | Serkan Parlak

Uzun yıllar otomobil dergilerinde çalışan Bora Eriş’in Sorun Sende Değil, Nenende, New Age Dünyanın Kadim Meseleleri adlı kişisel gelişim kitabı geçtiğimiz ay Tara Kitap etiketiyle okurla buluştu. Kitap yazar hakkında öznel bilgilerle açılıyor. Eriş’in başlangıçtan bugüne yaşam yolculuğuna mizahi bir bakış açısıyla şahit oluyoruz. Peşi sıra gelen önsözde, bir okur olarak yaşamın belli bir noktasında “Ne yapıyorum ben?” sorusunu sorarak bir şeyleri değiştirmeye girişebilmenin imkânsıza yakın olduğu, çünkü bizi biz yapan her şeyin o son durumda saklı olduğu, sahip olduklarımızın bizi dibe çektiğinin bir şekilde bilincine varabileceğimiz gerçeği açıklıkla dile getiriliyor. Sorun bize doğduğumuz günden beri öğretilenler de dahil, olup biten her şeye ve bazı kavramlara gereksiz biçimde anlam yükleme meselesi diyor Eriş özetle. 

“Bizlere büyük hayalleri olan büyük insanlar olma yolunda ilerlemememiz gerekliliğini her fırsatta hatırlatan, buna inanmayıp gerekeni yapmayanların yok olup, belleklerden silineceğini hissettiren yeni dünya … Böyle bir dünyada gönlünüzce yaşayabilmek ne kadar mümkün?” 

Son dönemde daha çözüm odaklı kişisel gelişim kitapları yazılıyor ancak Sorun Sende Değil, Nenende okurların hayatlarında köklü değişimler yaratmaya yönelik önerilerde bulunan klasik bir kişisel gelişim kitabı değil, çünkü çözümü özellikle kriz anlarında ancak insanın kendisinin bulabileceği gerçeği özellikle vurgulanıyor. Eriş, öncelikle kitabın adından başlıyor, peşi sıra içeriği oluşturan on beş bölümün bazı başlıklarında var olan kalıpları, kalıp yargıları sarsmaya yönelik hamleler yapıyor, öncelikle sözcükler ve cümleler üzerinden yapıyor bunu.(sanat sanmak içindir; giriş, gelişememe, son-uç ve düm te ka düm mül gibi başlıklar) Kitabın çoğu bölümünde kullanılan sen dili -ikinci tekil kişi anlatıcı- konuya ve sorunlara uygun olarak okura belli bir mesafeden bakan anlatıcının yaşam deneyimleri üzerinden okuru düşündürmeyi hedefliyor. Yazar, karşısında bir okur olduğunu varsayarak diyaloglar üretiyor, onunla adeta sohbet ediyor, bazen de kendi kendine konuşuyor.  

“Yeni Dünya Düzeni, new age öğretiler ve psikolojiyle el ele vermiş, büyük hayalleri olan, bunları şıp diye gerçekleştiren insanlar yaratmaya çalışıyor bizden, daha doğrusu bizi onlarca farklı yöntemle bunun olasılığına inandırmaya çalışıyor. Kimi kişisel gelişim çalışmaları bazılarımızda işe yarıyor görünse de çoğu kez hüsranla sona eriyor, astrolojik yol haritaları, sorunu kişide değil atalarında arayan uygulamalar ve daha nicesi gelip geçiyor yaşamlarımızdan. Halinden memnun olup bu uygulamalara yönelmeyen kaç kişi kaldı sahi aramızda? Peki bu türden çalışmalara yönelmeden önce kaçımız kendi derinlikleriyle, zayıflıklarıyla, güzellikleriyle yüzleşebiliyor? Küçük hayallerin izinde ama sahici, şöhretsiz ama mutlu bir yaşam istemek gerçekten o kadar fena bir şey mi?”

Eriş, kitabı oluşturan on beş farklı ancak birbiriyle tematik olarak ilişkili deneme metinlerinde gerçek anlamın üzerini örter gibi yapan hüsnü tabirlerden iletişim tekniklerine, ilişkilere ve evliliğe yüklenen anlamdan mutluluk arayışına, motivasyon toplantılarından kişisel gelişim endüstrisine kadar son yıllarda hayatımıza giren birçok meseleye günlük konuşma dili -yer yer ergen ve lümpen dili- ve mizahi üslup aracılığıyla eleştirel biçimde yaklaşıyor. Gerçekliğin üzerindeki perdeyi kaldırmaya ve sorunları yumuşatıp onlara kulp takmak yerine okurları kendileriyle yüzleşmeye davet ediyor. Bunun için özellikle sanat, felsefe, bilim ve hatta yeri geldiğinde magazin dünyasında tanınan kişilerin sözleri ve yapıp ettikleri üzerinden insana özgü tutarsızlıkları tartışmaya açıyor, özgün yorumlar geliştiriyor. 

Sorun Sende Değil, Nenende, Bora Eriş’in günlük yaşamdan olduğu kadar sanattan, felsefeden, bilimden beslenen sahici ve etkileyici anlatımıyla tanışmak, yer yer kahkahalara boğan, bazen de hüzünlendiren kaleminden damıtılmış cümleleriyle kendimize samimiyetle yönelmek için önemli bir fırsat sunuyor.”

İnsanları geçmişleri var eder, geçmişten kurtulmak mümkün değildir. Sorunların kaynağını çocukluk ve ergenlikte aramak bir tür kaçıştır aslında. Önemli, büyük insan olma dayatması modern bireyi her daim endişeye sevk eder. Ancak irili ufaklı kriz anlarında kendine gelinebilir. Temel arayış mutluluktur elbette. Ancak bu kavrama gereğinden fazla anlam yüklenmesi terapistlerden astrologlara, psikologlardan kişisel gelişim yazarlara kadar kendine özel bir endüstrinin oluşmasına hizmet eder. Doyumsuzluk olmazsa olmaz bir kavramdır artık. 

edebiyathaber.net (12 Ekim 2022)

Yorum yapın