Varlık dergisinin Ocak 2026 sayısı çıktı.

Bültenden:
Dosya: “Kronotop: Edebiyatta Zaman-Mekân Temsilleri” – Çağrı Öztürk, Ahmet Bozkurt, Ozan Öztepe, Meltem Terzioğlu, İlkay Noylan
Yazı: Gazetecilik ve Aktivizm: Mona Eltahawy ile Söyleşi (Fatma Berber) – Bedri Rahmi Eyüboğlu: Rengin, Sözün ve Motifin Peşinde (Güven Baykan) – Tiyatro Sanatı: “Meçhul Paşa” (Mehmet Konuk) – Resim Sanatı: Hayati Misman ile Söyleşi (Ege Işık Özatay) – İzdüşümler [3]: Göçebe (Ahmet Önel) – Çocukların Yalvaç Abisi (Lütfi Özgünaydın) – Hayatı İdrak Teşebbüsleri: Yaralar ve Yamalar [24] (Murat Batmankaya) – “Düşkıran Ülkede” Bir Şair: Enver Ercan (Aytuğ Tolu) – Çağdaş Gerçekçiliğin İzinde, Polisiyeler Arasında (Mustafa Bayram Mısır) – Orhan Veli İçin Bir Not (M. Şeref Özsoy) – Anna Karenina ve Aşkta Üçgen İlişki Diyalektiği (Tahir M. Ceylan) – Müzecilik: Pauline Benthede ile Söyleşi (Fatma Berber) – Türkçe Günlükleri (Feyza Hepçilingirler) – Rüzgâr Odası (Yavuz Özdem) – Yeni Şiirler Arasında (Şeref Bilsel) – Yeni Öyküler Arasında (Jale Sancak)
Şiir: Yücel Kayıran, Soner Demirbaş, Kadir Aydemir, Zeynep Tuğçe Karadağ, Yasemin Çargıt, A. Afrail Gök, Mehmet Özkan, H. İzzet Aziz
Öykü: Duygu Terim, Feyza Kartopu, Münevver Antczak
Desen: Melike Kılıç
Kitaplar Arasında: “Mumlar Sonuna Kadar Yanar” – Sandor Marai (Ayşe Nur Biçer) – “Kaybolduğum Şehirler” – Neşe Koçak (Yavuz Sezer Oğuzhan) – Esmahan Devran İnci ile “Çemberi Kıran” Üzerine Söyleşi (Aynur Turan) – “Camus Dansı” – Altar Kaplan (Nilgün Tutal) – Engin Kükrer ile “Kulübedekiler” Üzerine Söyleşi (Burçin Laçin Altay) – “Sisli Gece” – Adil İzci (Rüstem Kurtoğlu) – “Seri Katiller” – Fikret Topallı (Ali Bulunmaz)
Edebiyattan resme, felsefeden sanat tarihine, fotoğraftan sinemaya geniş bir alanda yazılar, söyleşiler yayımlayan Varlık bu ay da Çağdaş Sanat, Tiyatro Sanatı, Müzecilik, Nasıl Anlatılır, Türkçe Günlükleri, Yeni Şiirler / Öyküler Arasında köşeleri ve yeni kitapların tanıtıldığı Kitaplar Arasında bölümüyle okurlarıyla buluşuyor.
Editörden
Varlık’ın Ocak sayısının dosya konusu, “Kronotop: Edebiyatta Zaman-Mekân Temsilleri”. Dosyamıza katkıda bulunan isimler ise Çağrı Öztürk, Ahmet Bozkurt, Ozan Öztepe, Meltem Terzioğlu, İlkay Noylan.
Çağrı Öztürk, “Atlasın Boş Sayfaları: Görünmez Kentler’e Kronotopik Seyahat” başlıklı yazısında Calvino’nun kurmaca kentlerini sadece coğrafi değil, aynı zamanda hafıza ve hayal sınırlarını zorlayan poetik mekânlar olarak değerlendiriyor ve Bahtin’in kronotop kavramından hareketle Zaira, Valdrada, Eutropia, Maurilia ve Adelma’da mekân ve zamanın nasıl birlikte temsil edildiğini inceliyor. Her kenti hem geçmişin katmanlarını hem de düş ve arzunun yansımalarını taşıyan bir anlam koridoru olarak okumayı öneren Öztürk’e göre mekân anıların, düşlerin ve olasılıkların içine gömülmüş bir atlas işlevi görüyor.
Ahmet Bozkurt, “Labirentin İçinden Konuşmak: James Joyce’ta Kronotopik Yersizliğin İmgesi” başlıklı yazısında Dublinliler’de zaman ve mekânın iç içe geçtiği kronotopik yapıyı inceliyor. Bozkurt’a göre Joyce’un kronotopik evreni modern bilincin sıkışmasını, hafızanın mekâna nakşedilişini ve içsel çatışmaların görünürleşmesini sağlıyor. Merdivenler, koridorlar, kapılar ve salonlar karakterler için geçiş mekânı olmaktan çıkıyor, zamanın donduğu, kararların askıya alındığı ve varoluşsal tereddütlerin yoğunlaştığı modern bir trajedi sahnesine, bir labirente dönüşüyor.
Ozan Öztepe, “Kronotop’a Derkenar: Süre-Uzam” başlıklı yazısında kronotop kavramı aracılığıyla edebî metinlerde zaman ve mekânın çakıştığını, bu sayede olayların ve yaşantıların görünür ve aktarılabilir hale geldiğini vurguluyor. Henri Lefebvre’nin mekânın toplumsal üretimi ve Bergson’un süre kavramı üzerinden zamanın algısal ve öznel boyutunu ele alıyor, böylece kronotop fiziksel mekân ve kronolojik zaman olmanın ötesinde insanın algısı ve varoluşu ile bağlantılı bir nitelik kazanıyor.
Meltem Terzioğlu, “Çocukluğa Pencere” başlıklı yazısında Jale Sancak’ın “Bıçkın Melek ve Küçük Önemsiz Bir Kayboluş” adlı öyküsünü Bahtin’in kronotop ve karnaval kavramları bağlamında inceliyor. Kurmaca karakterlerin kendi iç dünyalarıyla karşılaşmalarının mekânsal ve zamansal düzlemde nasıl temsil edildiği üzerinde duruyor.
İlkay Noylan, “Eve Dönmek” başlıklı yazısında zaman, mekân ve belleğin birbirine kenetlendiği bir kronotop perspektifiyle içsel anavatanın ve aidiyet duygusunun önemini tartışıyor. “Çocukluğa dönme arzusu yalnızca nostaljik bir eğilim değil, varoluşsal bir ihtiyaçtır,” diyor ve çocukluk mekânlarının öznel deneyim aracılığıyla fiziksel alan olmaktan çıkıp ruhsal bir haritaya dönüştüğünü belirtiyor.
Sağlıklı, huzurlu, mutlu bir yeni yıl dileriz.


















