“Yaşamın Kendisi Öyküler”  | Mehmet Özçataloğlu

Aralık 27, 2025

“Yaşamın Kendisi Öyküler”  | Mehmet Özçataloğlu

Dışarıda yağmurun çanak antenlere vuran o metal sesi var. Gecenin sessizliğinde odamın içini dolduruyor. Günlerim coşku dolu geçse de hep bir eksiklik duygusu da içimde. Derinlerde bir yerde tedirginliğin verdiği acı. “Kuraklık Tanrı’nın acı bir tembihidir” diyor Deniz Mahabad, Suyun Kırmızı Gölgesi’nde. Kuraklık geldi kapıya dayandı. Mevsim normallerinin üzerinde seyrediyor havalar. Anormal, bir başka deyişle. Düşünüyorum da normal olan ne var ki bugünlerde. Koca bir yıl daha geçti gidiyor işte ömürden. Günler bir bir akıp gitti. Elde kalan çok güzel anılarla neyse ki…

Her yılsonu kişisel bir muhasebe yapılır. Ben yapıyorum en azından. Okuduklarım, yazdıklarım, izlediklerim, dinlediklerim. Gezdiklerim diyemem, çünkü pek gezmem, gezmeyi sevmem. Yaşadığım anların değerlendirmesini yapıyorum ama. Dönüp bakınca yine mutlu bir yıl geçirdiğimi görüyorum, hissediyorum. Mesleki anlamda da oldukça parlak bir yıl geçirdiğimi ifade etmeliyim. Şimdi umutlar yeni yıla artık. Sadece rakamların ya da takvim yapraklarının değiştiğini bilsem de insanoğluyuz işte, umutsuz yaşanmıyor.

Yılın son deminde okuduğum kitap da “Suyun Kırmızı Gölgesi” oldu. Deniz Mahabad’ın Doruk Yayınları tarafından yayımlanan kitabı. Adını bu kitapla duymuş olsam da yazıları Bianet, Duvar, Ogitto, İshak Edebiyat, Sinedebiyat, Mevzu Edebiyat, Gazete Karınca ve Cumhuriyet Kitap’ta yayımlanmış. Hatta bizim burada edebiyathaber’de de…

Suyun Kırmızı Gölgesi, yazarın ilk kitabı. Arka kapakta diyor ki öykülerle ilgili olarak; “Yaşadığı coğrafyanın izdüşümünde bireyin derinliklerindeki öykü yolculuğunda, ısrarlı olacağını sözcükleri ve tümceleri, içtenlikle fısıldıyor. ‘Boşuna mı yürüdük bunca yolu? Sevdasıyla yürümenin ne demek olduğunu bilmiyor mu kimse? Ne büyük bir hastalık yaşama çabası. Hayat mücadelesini mi kaybetti? Ölümün her defasında kendini yenilediği mekândır o gövde. Yeryüzü geçmiyor. İçine yerleşiyor teninin. Ancak gerçek olanın yalnızlığını sırtlanır insan. Kıştır. Köydür. Kerpiçtir. Taştır. Kenttir.’ Diyor Deniz Mahabad.”

Tam olarak böyle yazdığına tanığım. Her satırı bu coğrafyadan. Her satırı insan. Doğaüstü mecralara akmamış yazar. Sözcükleriyle okuruna gösteriyor adeta anlatmak istediklerini. İzletiyor bir anlamda tüm canlılığıyla. Yaşamın kendisi öyküler bunlar.

“Yazsınlar yaşadıklarını sandıkları her şeyin insanı yutacağını” diyor Mahabad. Tam da yılın sonunda, muhasebe günlerine denk geldi bu satırlar. Ne denli derinlikli ne denli anlam yüklü bir tümce. Yutuyor mu gerçekten yaşadığımızı sandığımız her şey yoksa nefes mi aldırıyor bir nebze? Yaşanılanın ne olduğuna bağlı sanırım. Belki de hem nefes aldırıp hem de yutuyordur, kim bilebilir ki?

On altı öyküden oluşan Suyun Kırmızı Gölgesi, insan sıcaklığını, insan gerçekliğini arayan okurlar için.

Yeni bir yıl daha önümüzde beklerken, herkes için sağlık diliyorum öncelikle. Başucumuzdan kitaplar, yanı başımızdan sevdiklerimiz eksik olmasın… Mutlu yıllar.

Yorum yapın