
Agustina Bazterrica, çağdaş Arjantin edebiyatının en özgün ve cesur seslerinden biri olarak öne çıkıyor. 1974 yılında Buenos Aires’te doğan yazar, çocukluğundan itibaren hikâyelerle çevrili bir ortamda büyüdü ve yazma tutkusunu erken yaşlarda keşfetti. Kariyerine şiir ve kısa öykülerle başlamış olsa da, zamanla kalemini romana ve derin toplumsal temalı kurgulara yönlendirdi. Yazarlığının merkezinde, insan doğasının karanlık yönlerini, toplumsal adaletsizlikleri ve etik ikilemleri cesurca işleyen bir bakış açısı bulunuyor. Eserlerinde distopya ve toplumsal eleştiriyi harmanlayarak okuyucuya rahatsız edici ama düşündürücü bir deneyim sunuyor.
Bazterrica’nın edebi çıkışı, öykü kitaplarıyla oldu. İlk olarak yayımlanan öykü derlemeleri, yazarın karanlık, çarpıcı ve çoğu zaman gerçeküstü anlatım tarzının ipuçlarını verdi. Daha sonra kalemini romana yöneltti ve özellikle Leziz Kadavralar ile dünya çapında büyük bir ilgi topladı. Bu roman, hayvan eti tüketiminin imkânsız hâle geldiği bir distopik dünyada, insan eti tüketiminin meşrulaştırıldığı bir toplumu sarsıcı imgelerle resmediyor. Kitap, toplumsal çöküş ve etik sınırların erozyonunu sert bir dille ortaya koyarken, insan doğasının karanlık yönlerini sorguluyor ve okuyucuyu derin bir vicdan muhasebesine davet ediyor. Çarpıcı betimlemeleri ve sürreal havası sayesinde roman, okuru hem rahatsız ediyor hem de düşündürüyor.
2023 yılında yayımlanan Değersizler, Bazterica’nın temalarını daha da derinleştirerek ekolojik felaket, toplumsal çöküş ve dinsel baskı üçlüsünü bir araya getiriyor. Roman, Kutsal Kız Kardeşlik’in bir parçası olan bir grup kadının yaşamına odaklanıyor; başlarında Baş Rahibe ve gizemli bir figür olan “O” bulunuyor. Dış dünyadan büyük bir duvarla ayrılmış, acımasız bir dini tarikatın içinde hayatta kalmaya çalışan kadınlar, baskı, şiddet ve kontrol döngüsüne maruz kalıyor. Hikâye, başkahramanın yasadışı günlüğü üzerinden ilerliyor; bu günlük, karakterin varoluşunu kayda geçirme çabası olmasının ötesinde, tarikatın karanlık sırlarını ve uyguladığı zulmü de gözler önüne seriyor. Kitap ilerledikçe okuyucu, hem baskıcı sistemin hem de bireylerin yaşadığı ıstırabın katmanlarını keşfediyor ve insan doğasının sınırlarını sorguluyor.
Değersizler, sürreal ve büyülü gerçekçilikle örülü bir atmosfer sunuyor. Başlarda üsluba alışmak zor olsa da, bu rüya gibi hava eserin en güçlü yanlarından biri. Anlatıcı, günlük tutarken gizli kalması gerektiğini biliyor ve bu durum, yazıya bir aciliyet ve gerçeklik hissi katıyor. Bu gizlilik ve tedirginlik, yazı stiline yansıyor; cümleler zaman zaman yarım kalıyor, bu da okura anlatıcının korkusunu ve baskıyı birebir hissettiriyor. Bazterrica’nın doğrudan ve çarpıcı üslubu, kadınların maruz kaldığı istismarı sert bir biçimde gözler önüne sererken, okuyucuda şiddetin normalleşmiş olduğu bir dünyaya dair derin bir rahatsızlık yaratıyor. Genç kadınlar, fiziksel ve psikolojik şiddet döngüsüne o kadar alışmış ki, tarikatın beyin yıkaması sayesinde bunun farkına bile varamıyorlar. Buna karşın, karakterlerin küçük ama anlamlı isyanları, dayanışma anları ve içsel onurları, esere umudu ve direnç kırıntılarını da katıyor.
Bazterrica’nın başarısı, yalnızca karanlık temaları anlatmadaki cesaretinde değil; aynı zamanda bu karanlığı estetik ve sembolik bir dil aracılığıyla işleyebilmesinde yatıyor. Diyaloglar sert ve keskin, mekânlar sembolik olarak dolu; okuyucu karakterlerin iç dünyasına adeta tanıklık ediyor ve onların deneyimlerini neredeyse birebir yaşıyor. Yazar, acıyı ve umutsuzluğu duygusallığa başvurmadan aktararak esere çarpıcı bir gerçeklik kazandırıyor. Değersizler’deki anlatıcı, gizli tuttuğu günlük sayesinde hem kendi yaşadıklarını hem de tarikatın vahşetini kayıt altına alıyor; bu durum, esere “buluntu günlük” havası vererek gerçekçilik ve sürrealizm arasındaki dengeyi kuruyor.
Eserlerinde öne çıkan temalar arasında toplumsal cinsiyet eşitsizliği, dini ve kültürel sömürü, çevresel felaketler, etik ikilemler ve insan doğasının sınırları yer alıyor. Leziz Kadavralar’da tüketim kültürü ve etik sorgulaması ön planda iken, Değersizler’de baskı, özgürlük, kadın direnci ve toplumsal adaletsizlik gibi konular öne çıkıyor. Her iki roman da okuyucuya yalnızca edebi bir deneyim sunmakla kalmıyor; aynı zamanda günümüz dünyasına dair rahatsız edici ama düşündürücü bir aynayı da yansıtıyor.
Özellikle Değersizler’deki karakterlerin, küçük isyanlar ve dayanışma anlarıyla gösterdikleri içsel direnci gözlemlemek, eserin karanlık dünyasına rağmen umut kırıntıları sunuyor. Ayrıca sürreal anlatımı ve buluntu günlük tarzı, okurun olayları doğrudan deneyimlemesini sağlıyor; okuyucu, karakterlerin korku, acı ve umutsuzluğunu neredeyse kendi bedeniyle yaşıyor gibi hissediyor.
Özetle, Agustina Bazterrica’nın edebiyatı, karanlık ve rahatsız edici imgelerle dolu olmasına rağmen son derece etkileyici ve düşündürücü bir deneyim sunuyor. Değersizler, kışkırtıcı, güçlü ve derinlemesine düşündürücü bir eser. Dini, insani ve ahlaki temaları ustalıkla işliyor.
Bayıldığım, bir solukta okuduğum ve sinema uyarlamasını görmeyi çok istediğim bir eser olarak, Bazterrica’nın edebiyat dünyasındaki gücünü ve özgün sesini bir kez daha kanıtlıyor.

















