Yazarın Odası: Sidem Samsun | Meltem Dağcı

Kasım 13, 2025

Yazarın Odası: Sidem Samsun | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son zamanlarda okuduğu kitapları bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık.Yazar Sidem Samsun’u, eşi Can Samsunile konuştuk.

1)Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Sidem yazılarını oturma odasında, oldukça büyük bir masada yazar. Başlamadan önce masayı hemen yanındaki dolaptan çıkardığı kitaplar, bilgisayar, defter ve kalemlerle doldurur. Sabah 07.30 gibi herkes evden çıktığında oturma odası onun ofisine dönüşür. Ahşabın hâkim olduğu bu çalışma ortamı rahatlatıcı bir bahçe manzarasına açılır. Düzenli yazmaya başladığı dönemden ilginç bir anımız var, hatırladıkça güleriz. O sıralar yaratıcı yazarlık atölyelerine gidiyordu ve orada öğrendiklerini benimle de paylaşırdı. Ben de onun sayesinde kitaplara yazarın gözünden bakmayı, metinleri farklı açılardan okumayı öğrenmiştim. Bir gün yeni yazdığı bir öyküsünü okuttu. Çok güzel olmuştu ama “Atölyeye bunu yollarsan hayal kırıklığına uğrayabilirsin, çünkü biraz klasik kalmış, yeni öğrendiklerini tam olarak yansıtamamışsın,” dedim. Sidem de “Madem öyle, bu öyküyü atölye yerine bir öykü yarışmasına göndereyim,” dedi. Benim “yollama” dediğim öyküyle Sidem ilk mansiyon ödülünü aldı. Öykü Türkçe ve Almanca seçkilerde yayımlandı; Sidem için güzel bir başlangıç ve büyük bir motivasyon oldu.

2) Eşinizle yazı/okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Hem okuduklarımız hem de Sidem’in yazdıkları üzerine konuşuruz. Sidem yeni çıkan kitapları çok iyi takip ettiği için evimize sürekli yeni kitaplar giriyor, bana da tavsiyelerde bulunuyor. Onun sayesinde harika eserler okudum — buna yazar arkadaşlarının öykü ve kitapları da dahil.
Sidem Türkçe okumayı sevdiği için ben İngilizce ve ya Almanca okuduğum kitaplarda yazmaya dair farklı bir şeyler yakalarsam ona da öneriyorum. Sidem’in yazarlık yolculuğunu izlerken şunu gördüm: yazar olmak gerçekten kolay değil. Sadece iyi yazmak yetmiyor; bir de sabır isteyen bir yayımlatma süreci var. Üstelik bu kısım çoğu zaman yazarın elinde olmuyor, bu da insanın hevesini kolayca kırabiliyor. Böyle zamanlarda ben de kendi bilimsel yazarlık deneyimlerimi paylaşıyorum ve ona hep şunu hatırlatıyorum: “Yılma, hiçbir şeyi kişisel alma.”

3)Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir/ öneri alır?

Eskiden yazdığı öyküleri ilk ben okurdum; hem içerikle ilgili fikir verirdim hem de ilk düzeltmeleri yapardım. Son yıllarda gerçek anlamda bir editörle çalıştığı için öykülerini genelde bittikten sonra, ya da dergide veya kitabında yayımlandığında okuyorum. Şu an üzerinde çalıştığı romanın yarısından fazlası hazır olduğu halde tek bir satırını bile okumadım. Bu benim için çok sevdiğim bir yazarın yeni eserini heyecanla beklemekten farksız. Artık fikir alışverişlerimiz daha çok tematik düzeyde oluyor. Bir konuda yazmaya başladığında derinlemesine araştırmalar yapıyor, topladığı bilgileri benimle paylaşıyor ve fikrimi alıyor. Yani sadece yazıp okumakla kalmıyor; çok da araştırıyor, makaleler okuyor, belgeseller izliyor, podcastler dinliyor, yazdığı konuda kendini çok iyi hazırlıyor. Bu açıdan bir yazarla birlikte yaşamak çok keyifli, çünkü yazar kendini sürekli geliştiriyor ve entelektüel birikimini paylaşacak bir “tandem” arıyor.

4)Yazı yazarken vazgeçemediği ritüelleri nelerdir?

Sidem için yazmak adeta mesai gibi. Her gün aynı saatte oturma odasında aynı manzaradan ilham alarak yazıyor. Küçük geldiği halde yıllarca aynı masadan vazgeçemedi; yeni bir masaya geçmek onun için hiç kolay olmadı. Bilgisayarı onu engellemeye başlayınca da aynı markanın yeni modeliyle değiştirdi. Okumayı bile çoğunlukla aynı mekânda yapıyor. Eğer plan dışı bir iş çıkarsa morali hemen bozuluyor, çünkü yazma konusunda tam bir ritüel insanı.

5)Son olarak, elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Sidem’in her daim favori yazarları arasında Murathan Mungan, Oğuz Atay, Yusuf Atılgan, Gabriel García Márquez ve Nazım Hikmet var. Son dönem okudukları arasında Marilynne Robinson’un Evlerden Uzak, Magda Szabó’nun Kapı ve İza’nın Şarkısı ve Alice Walker’ın Renklerden Mor kitapları aklıma gelenler. Şu anda Paul Lynch’in Peygamberin Şarkısı kitabını okuyor. 

Yorum yapın