Bilgi Yayınevi’nden Çağdaş Türk edebiyatının genç ve yeni sesleri seçkisi

Ağustos 5, 2025

Bilgi Yayınevi’nden Çağdaş Türk edebiyatının genç ve yeni sesleri seçkisi

Bilgi Yayınevi’nden Çağdaş Türk edebiyatının genç ve yeni sesleri seçkisi.

Bültenden:

Modern edebiyat, zamanın ruhunu ve bireyin içsel dönüşümünü anlamak için güçlü bir mercek sunuyor. Bugünün yazarları; toplumun, doğanın, tarihin ve insan ruhunun izini sürerek evrensel konulara özgün yorumlar getiriyor. Kimi zaman bir bozkır ağacının sessizliğini, kimi zaman şehirle insan arasındaki duygusal bağı derinlemesine düşünmeye çağırıyor.

Okuma önerisi olarak sunduğumuz kitaplar, çağdaş Türk edebiyatının zengin anlatı evreninde keşfe çıkmak isteyenler için güçlü duraklar sunuyor.

Devridaim – Ezgi Tanergeç

Beşiktaş sokaklarında su taşıyan Serkan, gördüğü rüyalarla geçmiş ve gelecek arasında gidip geliyor. Bir taş ve bir mektup, birbirine uzak gibi görünen hayatlara temas ediyor. Ezgi Tanergeç, sıradan anların ardındaki sarsıcı bağları su metaforu eşliğinde ortaya koyuyor. Roman, 2022 Turgut Özakman İlk Roman ve 2024 Orhan Kemal Roman ödüllerini kazandı.

Mahya İblisi – Hürer Ebeoğlu

III. Osman devrinde, geceyi korsan mahyalarla delen gizemli bir figür ortaya çıkıyor. Mahya İblisi, şehrin karanlığında vicdanlarla oynuyor. Hürer Ebeoğlu, gerçek ve hülyayı iç içe geçirerek okuru, sakladığı hesaplarla yüzleşmeye zorluyor. Roman, tarihsel atmosferiyle korku ve merakı aynı potada eritiyor.

Kafka Oteli – İlhan Deliktaş

Şehir, iyileşmeyen bir yarayı andırıyor. İnsanlar, doğduğu topraklara görünmeyen bağlarla tutunuyor. İlhan Deliktaş, şehirle insan arasındaki duygusal bağı derinlemesine inceliyor. Kafka Oteli, kaybolarak var olunabileceğini söylüyor ve bir şehri tanımanın en iyi yolunun orada yitmek olduğunu hatırlatıyor.

Kitabın yazarı İlhan Deliktaş ile yapılan söyleşi: Kafka Oteli’ne misafir olun!

Gölgedeki Sırlar – Rana Erol

İnsan zihninin karanlık dehlizlerinde gezinmeye davet eden bu roman, hem tarihsel hem de psikolojik katmanlarıyla dikkat çekiyor. Doğumuna günler kalan ilk bebeğini bekleyen Sirap, öldürdüğünü sandığı bir genç kızın hayalini arkadaş bellemesiyle başlayarak kendi geçmişinin ve çevresinin karanlık sırlarıyla yüzleşmek zorunda kalıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun kültürel dokusu içinde geçen roman, ihanetlerin, saldırıların ve acıların ortasında sevgiye ve dostluğa tutunmaya çalışan karakterlerin içsel çöküşünü etkileyici bir dille resmediyor.

Siranuş’un Mızıkası – Ayla Önal

Toplumsal gerçekçiliği büyülü gerçekçilikle buluşturan bu roman, geçmişin gölgesinden sıyrılamayan bir kadının içsel yolculuğunu anlatıyor. Köklere sıkı sıkıya bağlılık ile özgürleşme arzusu arasında salınan kahraman, çocukluk travmalarının izini sürerken, kendi geleceğini yeniden inşa etmeye çalışıyor. Polisiye tadında ilerleyen anlatı, uğurlanamayanlarla yüzleşmenin ve anlatılmayanların içimizde bıraktığı izlerin romanı.

Sofraya Bir Tabak Daha Koy – Gizem Hacımuto

Bir apartmanın mutfağında buluşan farklı karakterlerin hikâyelerini dokunaklı bir dille anlatan roman, gündelik hayatın küçük ayrıntılarında saklı büyük yalnızlıkları görünür kılıyor. Reçeli tutturamayan Aysel’den çorba içemeyen Melih’e, yemekler kadar hayatla da başa çıkamayan bu insanlar, okuru geçmişin hatıralarına ve bugünün sessiz tanıklarına yaklaştırıyor. Dokunaklı hikâyeleri sevenleri bu kitapta duygu yüklü bir yolculuk bekliyor…

Babalar ve Kızları – Selda Uygur

Selda Uygur, 2020 Turgut Özakman İlk Roman ödülüyle taçlandırdığı romanında gerçeküstü ama hiç de uzak hissetmediğimiz bir dünyadan sesleniyor…

1980’li yılların sıcak bir mahalle atmosferinde geçen bu roman, baba-kız ilişkisi üzerinden kadınlık, aşk ve delilik temalarını iç içe örüyor. Delirmenin eşiğinde bir babanın kızı, çocukluk hatıralarıyla bugünü arasında sıkışırken kendi kimliğini arıyor. Gerçeküstü ama tanıdık bir dünyada geçen anlatı, yemek kokuları, çocuk sesleri ve deniz manzaraları eşliğinde bir kadın kahramanın büyüme ve iyileşme hikâyesini sunuyor.

Kızıl Meşe – Ufuk Tekin

Bozkırın ortasında bir kızıl meşe ağacı yükseliyor. Kasaba halkı ona Şeref Ağacı diyor ama ondan çekiniyor. Sekiz farklı öykü, insan ilişkilerinin tekdüzeliğini sorguluyor; ahlakın ikiyüzlülüğünü, geçmişle ve gelecekle kurulan adalet bağlarını açığa çıkarıyor. Ufuk Tekin, doğanın ortasında yeşeren bir umudu merkez alarak okuru kendisiyle yüzleşmeye çağırıyor.

Tanrı’nın Karalama Defteri – Hürer Ebeoğlu

Absürt mizah ile hüzün arasında ustaca salınan bu roman, emekli öğretmen Zübeyir Bey’in kapısına bırakılan bir sarı zarfla altüst olan hayatını konu alıyor. Gündelik hayatın garipliklerini çarpıcı bir eleştiriyle aktaran roman, gizemli bir bulmacanın peşinden sürüklenirken, bireyin iç dünyasındaki çatışmaları da ortaya seriyor. Hem düşündüren hem güldüren anlatımıyla okuru kendi girdaplarıyla yüzleşmeye çağırıyor.
Gündelik hayatta sık sık karşılaştığımız ancak sıradanlaşan “gariplik”leri inceden bir eleştiriyle anlatan Hürer Ebeoğlu sizleri de girdaplarınızla yüzleşmeye çağırıyor.

Nergis Zamanı – Zeynep Paftalı

“Kusursuz bir huzur içindeyim, tam adını koyamıyorum. İçimdeki her şey yerine oturmuş gibi. Belki bazen gerçekten de insanın sevdiklerini öldürmesi gerekiyordur; kendi hikâyesini yazabilmesi için.”

Nergis Zamanı’yla 2024 Turgut Özakman İlk Roman Ödülü’nü kazanan Zeynep Paftalı, ustalıkla kullandığı dili ve benzersiz kurgusuyla edebiyatımızda yepyeni bir sayfa aralıyor.

Kendine ait bir alan yaratmak isteyen bir kadının İngiltere’deki otel odasında geçen dönüşüm hikâyesi, çoksesli kurgusuyla dikkat çekiyor. Kadın, Adam ve diğer karakterlerin iç içe geçmiş deneyimleri; üretmenin, yalnızlığın ve baskılardan sıyrılmanın kişisel anlamlarına odaklanıyor. Sinematografik anlatımı ve güçlü diliyle Nergis Zamanı, yıkım ve yaratıcılık arasında salınan cesur bir roman olarak öne çıkıyor.

Bozma Kızın Moralini – Semra Bülgin

Gülmece ile hüznü başarıyla harmanlayan öyküler, Muzaffer İzgü Gülmece Öykü Yarışması birincilik ödülüyle taçlandırıldı. On bir öyküden oluşan kitap, gündelik hayatın içinden seslenen karakterlerin görünmeyen dertlerini mizahi bir bakışla anlatıyor. Kimi zaman tebessüm ettiren, kimi zaman iç burkan bu öyküler; susanları, dışlananları ve gündüz düşleri kuranları incelikli bir üslupla görünür kılıyor.

Yorum yapın