Frip’in Aşırı Israrcı Pırtlakları | Handan Gökçek

Aralık 3, 2018

Frip’in Aşırı Israrcı Pırtlakları | Handan Gökçek

George Saunders çağımızın en etkileyici öykücülerinden biri olarak anılıyor. DeliDolu Yayınları tarafından yayımlanmış altı kitabı bulunuyor. Öykülerinde yazarın gözlem yeteneğinin ne kadar derin olduğunu fark ediyoruz. İnsan davranışlarını, yarattığı karakterler üzerinden derin ve trajikomik bir biçimde ulaştırıyor okuruna. Görülen dünyanın, insan ilişkilerinin, kavramların görünmeyen tarafına bir ayna tutuyor sanki. Öyle keyif almak, zamanı iyi geçirmek için ve bir solukta okunacak öyküler değil bunlar. Emek isteyen, durup düşündüren, her okunuşta farklı anlamlara ulaşılan çok katmanlı diyebileceğimiz metinler.  

Frip’in Aşırı Israrcı Pırtlakları’nı ise bir çocuk kitabı olarak okumaya başlıyor, birkaç sayfa sonra aslında yaşsız bir kitapla karşılaşıyoruz. Yazarın gözlem yeteneğinin derinliği bu kitapta da karşımıza çıkıyor. Hikâyedeki önemli kahramanlar pıtraklar, hani şu dikenli tohumları hayvanların kıllarına ve insanların giysilerine takılan otsu bitkiler. Hikâyede biz onlara pırtlak diyeceğiz. Pırtlaklar zeki yaratıklar değil ama aptal da sayılmazlar. Kahramanımız ise bir tenis topu büyüklüğünde, turuncu ve bir patatesin kabuğundaki gözlere benzeyen birçok gözü olan irice bir pırtlak. O diğerlerinden biraz daha akıllı, ya da kurnaz mı demeliyiz ama lider bir ruhunun olduğu kesin. Genellikle hayvanlar âlemi, çocuklar, nesneler ve yaşamın içinden alıntılanan karakterlerin bulunduğu kitapların arasında alışılmadık kahramanları ile Frip’in Aşırı Israrcı Pırtlakları diğerler çocuk kitaplarından ayrılıyor.

Frip küçük bir köy hatta öyle küçük ki sadece üç aile yaşıyor, keçiler onların geçim kaynakları, tabii Pırtlaklar onlara rahat verirse…  “Becerikli” adı gibi becerikli bir çocuk, pırtlaklarla tek başına mücadele etmeye çalışıyor ama nafile, pırtlaklar çok inatçı ve kararlı. “Becerikli” komşularından yardım istiyor ve macera başlıyor… “Bir arada yaşayabilmek” kavramı üzerinden bir okuma yapıldığında karşılaştığımız bir alt metin var. “Çocukluk ve yetişkinlik” üzerinden de bir okuma yapabiliriz, bu kez başka bir alt metin kurabiliriz. “Dayanışma” kavramı üzerinden de okunabilecek bir metin. Çocuklar hikâyenin heyecanına kendilerini kaptırırken yetişkinler bu kavramlar üzerinden yeni metinler kurabilirler. Pırtlakların kendi içlerindeki dayanışma ile Frip Köyü insanlarının aralarındaki dayanışmayı karşılaştırdığımızda ise yaşadığımız dünya üzerindeki toplumların dayanışma-dayanışamama durumunu tartışabiliriz… “Becerikli”nin annesi ölmeden önce en son pilav pişirmiş ve babası beyaz olmayan hiçbir şey yemiyor. Bu durum üzerinden düşüneceğimiz tartışacağımız ne çok şey vardır… Yan evde oturan şarkıcı Bayan Romo oğullarının sürekli şarkı söylemesini istiyor ve oğulları sürekli kavga ediyor. Diğer evdeki Ronsenlerin kızları güzel görünmek için hiç kıpırdamadan duruyor. Erkek ve kız çocuklarının en belirgin özelliklerinden yola çıkarak kusursuz karakterler yaratırken yazar, davranışlar ve tepkiler üzerinden durum değerlendirmeleri yapıyor.

Hayat kusursuz değildi, ama yine de daha güzeldi.”(s.80)

“Hayattan payımıza ne düşünüyorsa ona razı olmalıyız. Bazılarımız şarkıcı oluyor, bazılarımız pırtlak fırçalayıcı … çocuklarının hayatları boyunca pırtlak fırçalayıcı olarak kalacaklarını mutlulukla kabul etsen, düşünsene ne kadar mutlu olurdun.” (s.62)

“Pek çok insanın aynı şeyi yüksek sesle, tekrar tekrar söylemesi, o şeyin doğru olduğu anlamına gelmez.” (s.49)

Alt metin her zaman hikâye anlatıcılığının bir parçasıdır, kavramlar üzerinden evrensel bir boyut yakalayan sıra dışı öykü Frip’in Aşırı Israrcı Pırtlakları güçlü alt metinleri ile okunmayı bekliyor.

Kitabı resimleyen ise Lane Smith. Smith New York’ta çeşitli dergilerde çizimler yaptıktan sonra çocuk kitapları resimlemeye başlayan başarılı bir sanatçı. Frip’in Aşırı Israrcı Pırtlakları’nı okurken zihnimizde canlanan karakter ve mekânlar sanatçının çizgileriyle daha farklı bir dünyanın kapılarını aralıyor. Resimlerdeki detaylar üzerinden farklı bir alt metin kurmayı ise hem minik hem büyük okurlara bırakıyorum…

Handan Gökçek – edebiyathaber.net (3 Aralık 2018)

Yorum yapın