Çocuklara okumayı sevdiren yazardan… | Mehmet Özçataloğlu

Ocak 16, 2017

Çocuklara okumayı sevdiren yazardan… | Mehmet Özçataloğlu

mehmet-fotoKaranlık bir tünelde arkamdan itiliyormuşçasına hızla ilerliyorum. Öyle bir karanlık ki tarif edemiyorum. Sanki gözlerim kapalı ve üzerinde kat kat siyah bant varmış gibi. Bir ışık arıyorum, yok. Ama umudumu da yitirmiyorum. Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza”sında yazdıklarını anımsıyorum. “En koyu karanlıklarda, en uçsuz bucaksız denizlerde, sadece tek ayak üzerinde durabilecek kadar bir kara parçasının üzerinde de olsa yaşamak.” Bunları düşünerek, tünelin bir sonunun olacağını bilerek ilerliyorum. Sonra bir ışıltı karşılıyor beni. Henüz tünelin çıkışına varamamış olsam da ellerinde kitaplarla çocukları görüyorum. Müthiş bir ışık kümesi… Okuyan çocukların aydınlığı hiçbir şeye benzemez zaten. Yeter ki onlara kitapları ve okumayı sevdirelim.

Bu hafta yazımın konukları da çocukları okumayı sevdiren bir yazarın kitapları. Bunu öylesine söylemiyorum. Tecrübemle sabittir. Denedim ve karşılığını gördüm. Çocuklar, gerçekten onun kitaplarıyla okumayı seviyorlar. Evet, belki birçoğunuz anladınız kimden söz ettiğimi. Fatih Eroğan’dan söz ediyorum. Ve onun en yeni kitabı “Telefona Dönüşen Kız”dan. Kafka’nın “Dönüşüm adlı kitabını anımsatıyor bana bu kitaplar. Hamburgere Dönüşen Anne”, “Kanepeye Dönüşen Baba”, “Annem Bıyık Bıraktı” ve şimdi de “Telefona Dönüşen Kız.”

“Melis bir sabah uyandığında kendini akıllı bir telefona dönüşmüş olarak buldu. Buna çok şaşırmamak gerekirdi çünkü Melis akıllı bir kızdı ve tabi ki akıllı bir kız eğer telefona dönüşecekse ancak akıllı bir telefona dönüşebilirdi.”

Böyle bir başlangıç tabii ki Gregor Samsa’yı anımsatacaktır. Yazar, diğer kitaplarda olduğu gibi bu kitabında da toplumsal hayatımızı sorgulamaya devam ediyor. Kitabın kahramanı Melis bir öğrencidir. Akıllı telefonunu bir an bile elinden düşürmemektedir. Aksini söylesem de kimse inanmaz zaten. Öyle ki yemekhanede yanında oturan arkadaşıyla bile telefondan mesajlaşır. Böylesi görüntüleri yemek için bulunduğumuz ortamlarda da görebiliyoruz. Melis’in en büyük dileği ise para biriktirip telefonunun bir üst modelini almaktır. Ama bir sabah, kendisini bir telefona dönüşmüş olarak bulacaktır. Sonra? Sonrası bol gülmece, çokça şaşırtı ve soluksuz okunan bir kitap. Dizinin diğer kitapları ile kıyasladığımda onlar kadar gülmediğimi söylemeliyim bu kitapta. Ama bu söylediğim de yanlış anlaşılmasın. Diğer kitaplarda gülmenin sınırı yoktu çünkü. En yakın arkadaşları telefonları olan çocuklar için ilgi çekici bir kitap “Telefona Dönüşen Kız.”

Fatih Erdoğan, daha küçük yaş grubundaki çocukları da selamlıyor bu arada. “Keçi ve Ben” adlı kitabı onlara sunuyor. “Keçi ve Ben”i hem yazmış hem resimlemiş. Güzel bir kahramanlık öyküsü. Ötesinde ince bir eğitim sistemi eleştirisi! “Dağ keçisini yamacın kıyısından kurtarmak isteyen kahramanımız zorlu bir tırmanış sonucunda keçinin yanına ulaşsa da keçinin buna gereksinimi yoktur. Bu duruma bozulan kahraman yamaçtan düşer ve gözünü hastanede açar. Onu ziyarete gelen keçinin güzel sürprizinin yanında bir de öğüdü vardır: Önemli olan niyettir!” Eğitim sistemi üzerine yazılabilecek bir öyküde sorun ancak bu kadar ince görülebilirdi. Öyküde anlatıldığı gibi, sonuca değil de sürece odaklanmayı bilsek sanırım her şey çok daha başka olacaktır.

Çocuğum kitap okumayı sevmiyor, ne yapmalıyım, diye soranlar varsa eğer, işte sizin için iki güzel örnek. Mavibulut etiketiyle, çocukların kucaklaması ve okumayı sevmeleri için…

Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (16 Ocak 2017)

 

Yorum yapın