Yazarın Odası: Nuran Durmaz | Meltem Dağcı

Ekim 23, 2025

Yazarın Odası: Nuran Durmaz | Meltem Dağcı

Edebiyatçıların yaşamlarını, yazdıkları mekânları, son dönemde okuduğu kitapları, bu defa yakınlarının gözünden mercek altına almaya çalıştık. Yazar Nuran Durmaz’ı, ablası yazar Nesrin Baytok ile konuştuk.

1)Yazılarını nerede yazar? Yazarken denk geldiğinizde o an yaşadığınız ilginç bir anınız oldu mu?

Evde çalışma odasındaki masası onun yaratıcılık mekânı. İşlerinden ayırdığı zamanı yazmaya ve okumaya ayırır. Bu yıl Nuran’ın üçüncü romanı yayımlandı. Adı “Güz Baladı”. Benim ilginç anım ilk romanı “Kayıp Düşler Peşinde”yi yazdığı dönemle ilgili. Roman yazmaya başladığından hiç haberim yoktu. Daha doğrusu yazmaya olan merakımızdan birbirimize hiç bahsetmemiştik. Hele bir de konuyu belirlemiş, kurgulamış ve yazmaya başlamış. İlginç olanı o sıralar ben de bir roman yazıyorum. Doğal olarak o da benim yazdığımdan habersiz. Bir roman yazdığını söylediğinde şaşkınlıkla “A, ben de yazıyorum” demişim. Karşılıklı gülme krizine tutulduk. Okumaya meraklıydık ve kitap önerileri yapardık ama yazmak bambaşka bir şey. Yazdıklarını doğal olarak bana gönderdi. Kaleminden müthiş etkilendim. Nuran’ın güçlü anlatımı ve etkileyici bir dil kullanımı var. Okurken keyifli bir edebiyat yolculunda olduğunuzu hissettiriyor. Beklemediğim bir şeydi. Yeri gelmişken ikinci romanının adı da “Salyongozun yolculuğu”.  Ne okumalı, diyen okurlara öneririm.

2)Kardeşinizle yazı okuma üzerine neler paylaşırsınız?

Okuduğumuz kitapları sürekli birbirimize haber veririz. Üzerinde yorumlar yapar, edebiyatın inceliklerine, dilin güzel kullanıldığı örneklere dikkat çekeriz. Yazdıklarımızı da elbette ilk olarak birbirimizle paylaşırız. Bir hikâye gelişmeye başladığında önce sözlü olarak, ardından ilk yazılı örnekleri ortaya çıktığında görüş almak üzere paylaşırız. Keyifli bir süreçtir. Böylece editoryal gözden geçirme ve dışardan bakış olanağına sahip oluruz.

3)Yazdıklarıyla ilgili sizden ne tür fikir, öneri alır?

Daha ziyade nasıl bulduğumu öğrenmek ister. Kalemini beğendiğim için genellikle olay örgüsünün ilerleyişi, yazdıklarının anlatmak istediklerine karşılık gelip gelmediği, hikâyenin varacağı yeri konuşuruz. Konu zaten kafasında ana hatlarıyla vardır ve o konuda öneride bulunmama gerek yoktur.

4)Yazı yazarken vazgeçemediği ritüeller nelerdir?

Yazı masasının başında yazmaya oturduğunda çay veya kahve ona eşlik eder. Genellikle sabah sporunu yaptıktan sonra yazmaya oturur. Sabah saatlerinde zihninin çok daha açık olduğunu söylüyor. Daha iyi odaklanmak için erken saatlerin sessizliğini tercih ediyor. Bir de Güz Baladı’nı yazarken sürekli caz dinlediğini biliyorum. Roman bir caz atmosferinde geçtiği için caz dinlerden romanın havasını daha iyi hissedebildiğini söylüyordu. Bir de yine Güz Baladı’nı yazarken romanın atmosferini hissedebilmek için caz kulüplere normalden daha fazla gitmiştir. Yazma rutini dışında yanında hep defter kalem bulundurur ve bazen yazdığı romanla ilgili bazen farklı konularda aklına gelenleri mutlaka not alır.

5)Son olarak elinde en son gördüğünüz kitapları öğrenebilir miyiz?

Yüzücüler, Julie Otsaka; Değişim, Mo Yang; Üç İstanbul, Mihat Cemal Kuntay.

Yorum yapın