Dünyanın en sessiz örgütlenme biçimi okumak. Bunu daha önce de yazmıştım ama İzmir Kitap Fuarından getirdiğim kitapları rafa dizerken yeniden aklıma geldi.

Kitabı hayatımıza sokan üçgenin kenarları da geldi aklıma. Yazar, yayınevleri ve okur. Peki yayınevleri bu sessiz ve derinden giden örgütlenme biçiminin neresinde? Duruşları sisteme uyumlu. Öncelikli hedefleri net: Ürünlerini pazarlayıp marka değerlerini yukarıya taşımak ve bu arada yapabilecekleri azami kârı elde etmek. Bitti. E haliyle onlar çok satanlar listesine biat eden uslu okuru tercih ediyorlar. Eyvallah.
Peki üçgenin diğer kenarı yazarlar? Sonuçta onların okuyucu kimlikleri fiilen yazar kimliklerinden daha baskın olmak zorunda. Okuma rutinleri ortalama okurun üzerinde olmazsa iyi metinler çıkarmaları mümkün değil. Açıkçası yazarlarla ilgili kendi soruma cevap veremedim. Bilinçli ve ne istediğini bilen okur benim için çok kıymetli onu biliyorum. Toplum için de bilinci okur hazine gibi bir şey.
Lafı uzatmadan İzmir Kitap Fuarına dönmek istiyorum. Beşinci romanım Babam Aşık Olunca için Cumhuriyet Kitap standına gittim.
Benden önce okurlarıyla buluşan Yazar Halil Genç, Yazar Necdet Neydim henüz ayrılmamışlardı. Ege sorumlusu İsmail Çetinkaya da oradaydı. Ayak üstü sohbet ettik.
Asıl sürpriz otuz beş yıldır görmediğim Lütfiye Aydın’la aynı tarihe aynı saate denk gelip yan yana oturmak oldu. Sanki yıllar önce değil de dün ayrılmış gibi muhabbet etmek hoş oldu.
Hemen iki stant ötede Kekeme Yayınları vardı. Yazar Burçak Temel’in Eksi18 Grubu projesi olarak hazırladığı, Alaattin Topçu’nun editörlüğünü yaptığı, Gökyüzünü Tutan Eller de oradaydı. On üç yazarın kaleminden çıkan, on yaş üzeri çocuklar için hazırlanmış fantastik bilim kurgu tarzında yazılmış on dört öyküden biri benim.
Kadın Yazarlar Derneği standında İzmir’in üretken, edebiyata gönül vermiş kadınları, Zeynep Güner Batımor, Emine Şimşek Emiral, Meryem Gülbudak ve Selma Özhan ile karşılaşmak ayrıca keyifti.
Kitaplarınız, edebiyat dostlarınız eksik olmasın…

















