Nani Brunini: “Mavi ve turuncu arasındaki zıtlık ve kitabın kapağındaki grupların ayrılması, iki karşıt grup arasında bir tartışma yaşandığının en doğrudan göstergeleri”

Ekim 10, 2025

Nani Brunini: “Mavi ve turuncu arasındaki zıtlık ve kitabın kapağındaki grupların ayrılması, iki karşıt grup arasında bir tartışma yaşandığının en doğrudan göstergeleri”

Söyleşi: Songül Bozacı

Nani Brunini’in Anlaşmazlık adlı kitabı Ocak 2023 yılında Ceyda Yücekal çevirisiyle 1001 Merak Yayınları tarafından yayımlanmıştı. The White Ravens Uluslarası Çocuk ve Gençlik Edebiyatı 2022 Yılı seçkisinde yer alan “Anlaşmazlık” Nani Bruni’nin ilk kitabı ve bir sessiz kitap. Kitabın kahramanlarının hangi konuda anlaşamadığını bilemesek de tartışma çevredekileri de içine alıp giderek büyüyor ve tüm kahramanlar destekçileriyle beraber tartışmanın yarattığı bir kaosun içinde kendini buluyor. Nani Brunini ile Anlaşmazlık kitabı üzerine konuştuk.

Öncelikle merhaba… İstanbul’a hoş geldiniz ve tatiliniz sonrasında bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz. Öncelikle kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

Merhaba, çok teşekkür ederim! İstanbul beni gerçekten çok iyi karşıladı! Türkiye uzun zamandır hayallerim arasındaydı ve beni gerçekten hayal kırıklığına uğratmadı!

Benim adım Nani Bruni. Aslen Brezilya, São Paulo’luyum ve Güzel Sanatlar ve Tasarım (Grafik ve Endüstriyel) alanında geçmişim var. Son 9 yıldır illüstratör olarak çalışıyorum.

Nani, çocukken büyüdüğünde ödüllü bir illüstratör olacağını hiç düşünmüş müydün? İlk kitabınla Bolonya Çocuk kitapları seçkisine girdin.Bu ödül çalışmalarını nasıl yansıttı?

Her zaman büyük bir mükemmeliyetçi oldum, bu yüzden iyi ya da kötü, büyük planlar her zaman benim için olağan bir durumdu. Ancak ilk kitabımla bu kadar önemli bir ödül alacağımı beklemiyordum! Çalışmalarımın hayran olduğum insanlarla birlikte takdir edilmesi bana sadece büyük bir cesaret vermekle kalmadı, aynı zamanda bana birçok heyecan verici yeni fırsat da getirdi.

Nani Brunini adını internette aradığımızda, çok farklı kültürlerden gelen bir sanatçıyla karşılaşıyoruz. Böylesine bir gezgin olmanızın sebebi neydi ve bu gezginlik sanatınıza nasıl yansıdı?

Son 21 yılda 3 Brezilya şehrinde (São Paulo, Recife ve Rio) ve 5 başka ülkede (Almanya, Finlandiya, Birleşik Krallık, ABD ve şimdi Portekiz) yaşadım. Bu, eşim ve benim için iş fırsatlarının yanı sıra farklı insanlar ve kültürlerle dolu yerlerde yaşama arzusunun da bir karışımıydı. Bu kadar çok eşsiz şehirde yaşama ve yurt dışında yaşamanın hem harika hem de can sıkıcı yanlarını deneyimleme şansına sahip olmak, bana dünyaya daha geniş bir bakış açısı kazandırdı. Eminim ki, bilinçli olarak ya da olmayarak, bu deneyim yaptığım işe yansıyor. Tarzımda biraz Finlandiya, Brezilya ve Portekiz izleri var. Ayrıca illüstrasyon ve ABD ve Birleşik Krallık’ta profesyonel illüstratör olmak hakkında da çok şey öğrendim. Çok da alışıldık bir şey değil, aksine gerçekten iyi bir samba-fado-rock-sauna-balık-patates karışımı!

Kendi tarzını bulman ne kadar sürdü? Tarzını yaratırken seni etkileyen sanat akımları veya sanatçılar kimlerdi?

Bir “tarz”a hiç ihtiyacım olmadığını anlamam uzun zaman aldı. Tasarım ve marka dünyasından geldiğim için, tanınabilir bir imzaya sahip olmak şarttı. ABD’ye taşındığımda bu daha da belirginleşti; her illüstratör bundan endişe duyuyordu ve çoğu uzman bunu araman gerektiğini söylüyordu. Saatlerce çalıştım, birçok şey denedim, çok okudum, birçok sanatçıyı takip ettim ve çalışmalarımı yorulmadan onlarınkilerle karşılaştırdım. Ancak Portekiz’e taşındığımda ve illüstrasyon dersleri almaya başladığımda bir şeyler yerine oturdu. Lizbon’a taşınmadan önce bile çalışmalarına gerçekten saygı duyduğum ve hayran olduğum hocalarım, bana buna gerçekten odaklanmadıklarını söylüyorlardı. O zaman onların “tarzlarının” farklı kitaplarında evrildiğini ve dönüştüğünü fark etmeye başladım. Ancak, tıpkı yıllar boyunca imzalarımızda ve el yazılarımızda olduğu gibi, kitabın kime ait olduğunu hâlâ anlayabiliyordum.

Çatışma kitabınızı incelediğimizde, duyguları ve kelimeleri renklerle aktardığınızı görüyoruz. Renklerin kaybolması sizde nasıl bir duygusal durum yaratıyor?

Mavi ve turuncu arasındaki zıtlık ve kitabın kapağındaki grupların ayrılması, iki karşıt grup arasında bir tartışma yaşandığının en doğrudan göstergeleri. Ancak, tartışmanın kaynağının ne hakkında anlaşamadıkları değil, kavganın kendilerini nasıl yutmasına izin verdikleri olduğunu açıkça belirtmek benim için çok önemliydi. Bunu yapmak için bazı görsel “hilelere” başvurdum; en önemlisi de konuşma balonlarını soyut lekeler gibi göstermekti. Sembol ve simge kullanımından kaçınarak, ne hakkında kavga ettiklerine veya kimin neye karşı ya da yanında olduğuna dair ipuçlarını gizleyebildim.

Karakterlerin abartılı ifadeleri ve konuşma bloklarının kullanımı, okuyucunun karakterlerin ne zaman kavga ettiğini (sivri ve üst üste binen) veya ne zaman işbirliği yaptığını (yuvarlak ve aralıklı) ayırt etmesine yardımcı oluyor. Bu, özellikle canavarın göbeğinde, tüm çizgilerin aynı renkte olduğu anda önemlidir. İki grubun yavaş yavaş yeniden yapılandırıldığını da bu karanlık ortamda görüyoruz.

Araştırmamda, kutuplaşmaların genellikle gruplar kendilerini mutlak düşüncelere; iyi – kötü, mantıklı- çılgın vb. kilitlendiğinde meydana geldiğini fark ettim. Bu basitleştirmelerde nüanslar ve karmaşıklıklar kayboluyor. Kitapta bunu, karakterlerin işbirliği yapmaya ve oradan kurtulmak için bir çözüm bulmaya zorlandığı canavarın göbeğindeki gri tonlarla temsil ettim.

Çizgileri ve renkleri sevenler için önerileriniz var mı? İyi bir illüstratör olmaktan asla ödün vermemeleri ve nelere dikkat etmeleri gerektiğini önerirsiniz?

Deneyin, deneyin ve asla vazgeçmeyin!

Yorum yapın