Hissizliğin Estetiği ve Ruhun Uyuşması | Sinem Uğurlar

Kasım 15, 2025

Hissizliğin Estetiği ve Ruhun Uyuşması | Sinem Uğurlar

“If It Only Gets Better” ilk bakışta bir hüzün şarkısı gibi görünür; ancak Joji’nin evreninde bu hüzün sadece bir duygu değil, varoluşun tek biçimidir.
Şarkı sözleriyle klibin görsel dili arasında güçlü bir gerilim vardır:

Sözlerde “iyileşme umudu”,
Görselde ise “içsel çürüme” anlatılır.
Bu karşıtlık, Joji’nin sanatsal felsefesinin merkezindedir:
Yumuşak tınılar ile sert duyguların çarpıştığı bir alan — duygusuzlukta bile bir estetik bulma çabası.
Şarkı, insanın maddeye, bedene, anlık hazlara sığınarak ruhsal acısını uyuşturma eğilimini anlatır.
Klibin her karesi, bir tür “modern melankoli tablosu” gibidir — hem güzeldir, hem boğucu.
I. CİNSELLİK VE DUYGUSAL ÇÖKÜŞ: BEDENİN İSYANI
Klibin erotik çağrışımlı görüntüleri, tipik popüler kültür cinselliğinden farklıdır. Joji’nin kamerası, arzuyu parlatmaz; yorgun, kısır, neredeyse mekanik bir eylem olarak gösterir.
Film Dili:

Yakın plan: Tenin detaylarına değil, bakışların boşluğuna odaklanır.
Loş ışık: Cinselliği gizler, netleştirmez — izleyicide rahatsız edici bir belirsizlik yaratır.
Yavaş tempo: Eylemin içsel anlamdan kopuşunu vurgular.
Psikanalitik Okuma (Lacan üzerinden):
Lacan’a göre arzu, her zaman bir “eksiklik”ten doğar; doyum değil, sürekli bir arayıştır.
Joji’nin karakteri, arzunun bu sonsuz eksiklik döngüsünde sıkışmıştır.
Ten temasına yönelir ama ruhsal bağ kuramaz — bu, “Gerçek”le (the Real) yüzleşme korkusudur.
Cinsellik burada bir birleşme değil, kopukluğun ritüelidir.
Haz, artık bir kurtuluş değil, bir “ölüm dürtüsüne” (Freud’un Thanatos’una) dönüşür.
II. MADDE VE UYUMLULUK: POSTMODERN BOŞLUK
Klibin atmosferinde maddesel dünya —odalar, ışıklar, eşyalar, aynalar— canlılardan daha baskın görünür.
Bu durum, Baudrillard’ın simülasyon kavramını çağrıştırır:
Gerçek artık bir “görüntü” haline gelmiş, duyguların yerini yüzeysel yansımalar almıştır.
Film Dili:

Flu kadrajlar ve soğuk tonlar, anlamın çözülüşünü görsel dile dönüştürür.
Ayna ve cam yüzeyler, “ben” ile “yansıma” arasındaki farkı siler.
Nesnelerin aşırı varlığı, insani duyguların yokluğunu bastırır.
Felsefi Katman:
Madde, burada bir varoluşsal savunma biçimidir.
İnsan, içsel çöküşünü dış dünyadaki objelerle, görüntülerle, ışıklarla doldurmaya çalışır.
Ama Joji’nin dünyasında bu çaba hep “yarım” kalır: hiçbir şey, kaybolan ruhu geri getiremez.
III. ZAMAN VE TEKRAR: DÖNGÜNÜN MELANKOLİSİ
“If It Only Gets Better” sözü, dilsel olarak bir umut taşır — ama Joji’nin sesinde bu umut ironik ve yorgun duyulur.
Bu, kurtulma değil, kabullenme halidir.
Film Dili:

Zaman çizgisel değildir. Her sahne birbirinin yankısı gibidir.
Karakter, farklı mekânlarda ama aynı duyguda takılı kalır.
Bu, Bergson’un “durma hâlindeki zaman” fikrine yakındır: zaman akar, ama özne artık onu hissedemez.
Joji’nin karakteri yaşar, ama “şimdi”yi duyamaz — hep geçmişte kalmış bir benliğin gölgesindedir.
Psikanalitik Derinlik:
Tekrar, bilinçdışının kendini iyileştirme girişimidir.
Ancak burada tekrar iyileştirmez; sadece travmayı yeniden sahneler.
Bu, “ölü bir arzunun döngüsüdür.”
IV. DUYGUSAL SOĞUMA VE TEKNOLOJİK ESTETİK
Joji’nin görsel dünyasında dijital soğukluk vardır: pürüzsüz görüntüler, pastel ışıklar, sanki hiçbir şey “gerçek” değildir.
Bu estetik, post-human (insan sonrası) bir yabancılaşmayı yansıtır.
İnsan artık bedeniyle, duygularıyla, hafızasıyla bile “organik” bağ kuramaz.
Her şey simülasyonlaşır — dokunmak bile “ekran gibi” hissedilir.
Bu nedenle klip, yalnızca bir aşk hikâyesi değil, insanın kendi duygularını kaybetmesinin sinematik portresidir.
SONUÇ: HİSSİZLİĞİN POETİKASI
Joji’nin “If It Only Gets Better” klibi, modern insanın ruhsal yorgunluğunu sessizce çığlığa dönüştürür.
Cinsellik —artık bir birleşme değil, boşluğu hissetmemenin yolu.
Madde —artık anlam değil, duygusuzluğun maskesi.
Zaman —artık ilerleme değil, donmuş bir an.
Bu karanlık estetik içinde bile Joji’nin felsefi bir ironisi vardır:
“Hiçbir şey düzelmiyor… ama bunu bile güzel gösterebiliriz.”
Sanat, burada bir “teselli” değil, yarayı estetikleştirme biçimidir.
Joji’nin felsefesi budur:
hüzün, modern çağın tek dürüst duygusudur.

Yorum yapın